Çatışmalar faiz kararını nasıl etkileyecek? Ekonomiyi bekleyen büyük tehdit

İsrail-Filistin çatışması, piyasalarda sınırlı da olsa emtia fiyatlarında yükselişlere yol açtı. Dolar ve altın fiyatları art arda rekorlar kırarken Merkez Bankası'nın ekim ayı PPK toplantısı daha da kritik hale geldi. Ortadoğu'da yaşanan gerginliklerin faiz kararını nasıl etkileyeceği merak konusu oldu. Ekonomist Hayri Kozanoğlu, jeopolitik sorunların Türkiye ekonomisine ilişkin risklerini değerlendirdi.

Remzi Akkök

Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası (TCMB) Para Politikası Kurulu (PPK) ekim ayı politika faizini belirlemek için 26 Ekim Perşembe günü toplanacak.

Merkez Bankası, son 4 toplantıda politika faizini 2150 baz puan artırarak yüzde 8,5'ten yüzde 30'a çıkardı.

Hafize Gaye Erkan yönetimi art arda yaptığı faiz artışları ile Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek'in uluslararası sermaye görüşmelerinde elini kısmende olsa güçlendirdi.

Yeni ekonomi yönetiminin rasyonel zeminlerde attıkları adımlar piyasalara umut verirken Ortadoğu'da yaşanan gelişmeler tekrar endişelere yol açtı.

DOLAR VE ALTIN FİYATLARI REKOR KIRDI

Dolar/TL kuru 28 lirayı aşarak yeni tarihi zirvelere ulaşırken gram altın fiyatları ise art arda rekorlar kırdı. Borsa İstanbul endekslerinde de hızlı kayıplar yaşanırken uluslararası piyasalarda Brent petrolün varil fiyatı ise 90 dolar seviyesini aştı.

Halihazırda yavaşlama eğiliminde olan dünya ekonomisinin, Ortadoğu'daki gerginliklerin ardından daha da yavaşlaması öngörülüyor.

Risk algısının arttığı bu dönemlerde vatandaşlar haliyle tasarrufa yönelim eğilimi gösteriyor ve emtia fiyatlarında artışlar ortaya çıkıyor. Merkez bankaları ise genellikle faizleri düşürerek vatandaşların tasarruf eğilimini azaltmaya çalışarak ekonomiyi tekrar canlandırmak için adımlar atıyor.

PİYASALARDA GÖZLER MERKEZ BANKASI'NA ÇEVRİLDİ

Fakat Türkiye, bu denklemin dışında kalacak gibi gözüküyor. Ülkenin içinde bulunduğu yüksek enflasyonist ortam Merkez Bankası'na 'gevşeme' adımlarının atılmasına imkan tanımıyor.

Böylece piyasalarda negatif hareketlilikler yaşanırken Merkez Bankası'nın ekim ayı PPK toplantısı çok daha kritik hale geldi. Ekonomistlerin ekim ayı faiz beklentisi ise 250 ile 500 baz puan arasında değişkenlik gösteriyor.

Ortadoğu'da yaşanan gerginliklerin Merkez Bankası'nın faiz kararını nasıl etkileyecek merak ediliyor. Ekonomist Hayri Kozanoğlu, jeopolitik sorunların Türkiye ekonomisine ilişkin risklerini değerlendirdi. 

ÇATIŞMALARIN FAİZ KARARINA ETKİSİ NE OLACAK?

Hayri Kozanoğlu, Türkiye ekonomisinin bıçak sırtında olduğunu belirterek, "Merkez Bankası, İsrail-Filistin çatışmasından önce de zor bir durumdaydı. Ancak şimdi ise durumu daha da zorlaşmış gözüküyor. Türkiye ekonomisi bıçak sırtındayken emtia fiyatlarındaki artışlar sınırlı da olsa Merkez Bankası'nın faiz artış hızında olası bir yavaşlama görülmesi şu ana kadar gelmeyen yabancı sermayeyi Türkiye'den daha da uzaklaştırır. Ortadoğu'daki gelişmeler ekonominin kıskaçını daralttı" şeklinde konuştu. 

Politika faizinde 250 baz puan altında bir artışın enflasyonu körükleme tehlikesi olduğunu belirten Kozaoğlu, "Risklerin ve gerginliklerin olduğu dönemlerde kişiler tasarrufa yönelir ve ekonomik yavaşlama gerçekleşir. Bu gibi risk algısının yükseldiği ortamlarda faizlerin artırılmaması gerekir. Ancak Merkez Bankası'nın manevra alanı çok daralmış durumda gözüküyor. Ekim ayında 250 baz puanın altında bir artış, dolara yönelimi ve yabancı sermayenin gelmeyeceğine yönelik beklentileri artıracaktır" ifadelerini kullandı.

"BU FAİZLER ÇOK BÜYÜK FATURALAR ÇIKARIR"

Hayri Kozanoğlu, 'Türkiye'nin İsrail-Filistin çatışmasında bir taraf seçmesi yabancı sermayenin yönünü nasıl belirler?' sorusuna ise şöyle yanıt verdi:

"Filistin'de insani bir trajedi yaşanıyor. Filistin'in bağımsızlığını ve İsrail'in işgalininin engellemesi temelinde bir çözüm önermek gerekiyor. Ancak henüz bir destek sağlanamadı. Filistin meselesine hem tavır koyamamak hem de yatırımcıların güvenli limana kaçış eğilimi, yabancı sermayenin Türkiye'ye yönelmeyeceğini gösteriyor. Tıkanmış ekonomi için tek çıkar yolu ABD ile ilişkileri güçlendirmek ve batı sermayesinin ülkeye girişi için uygun ortam yaratmaktır."

Türkiye'nin borçlanma şartlarının giderek zorlaştığını da belirten Kozanoğlu, "ABD'de faizler yüzde 5-5,25 aralığında yer alırken 10 yıllık tahvil faizleri de yüzde 5'i geçti. Yatırımcılar bu şartları risksiz faiz olarak kabul eder. Türkiye'nin ise yüzde 10 civarlarında faiz sunması sıcak para çekebileceğini işaret ediyor. Yabancı yatırımcı ancak bu durumda Türkiye riskini de üstlenerek para girişi sağlar. Fakat bu faiz oranları orta ve uzun vadede ekonomi için çok büyük faturalar çıkarır" dedi.

"EKONOMİ İÇİN EN BÜYÜK TEHDİT OLACAKTIR"

Ekonomist Hayri Kozanoğlu, Türkiye ekonomisi için en büyük tehditin Jeopolitik risklerin bölgesel olarak genişlemesi olduğunu vurgulayarak şunları kaydetti:

"İsrail-Filistin çatışmasının bölgesel olarak genişlemesi dünyadaki dış ticaret ağını etkiler. Türkiye'nin de ekonomisi büyük ölçüde dış ticarete bel bağladığı için krizi çok daha derinden hisseder. Yatırımcılar, piyasalarda risk algısının artmasıyla birlikte Türkiye benzeri ülkelerden kaçarak güvenli limanlara sığınacaktır. Burada en önemli faktör İran'ın çatışmaya dahil olup olmama meselesidir. Türkiye ekonomisi için en büyük tehdit çatışmanın bölgesel olarak genişlemesi olacaktır."