Başarılı müzisyenin albümleri ardı ardına yayımlanıyor

Usta davulcu ve müzisyen Ediz Hafızoğlu, eylül ayında çıkardığı “Nazdrave” projesinin Anadolu türkülerinden oluşan kısa albümü “Üç Türkü”den sonra yeni bir albüm daha yayımladı. Hafızoğlu, Cem Fakir’in 2010’da çıkan “Şimal Yıldızı / Son Kore Gazileri” isimli belgeselinin 13 şarkılık albümünü dinleyiciyle buluşturdu. Albümler sanatçının kendi şirketi Lin Records etiketiyle yayımlandı. Antalya’nın Kaş ilçesinde yaşamaya başlayan sanatçıyla müziğini konuştuk.

Orhun Atmış

Usta davulcu ve müzisyen Ediz Hafızoğlu, eylül ayında çıkardığı “Nazdrave” projesinin Anadolu türkülerinden oluşan kısa albümü “Üç Türkü”den sonra yeni bir albüm daha yayımladı. Hafızoğlu, Cem Fakir’in 2010’da çıkan “Şimal Yıldızı / Son Kore Gazileri” isimli belgeselinin 13 şarkılık albümünü dinleyiciyle buluşturdu. Albümler sanatçının kendi şirketi Lin Records etiketiyle yayımlandı. Antalya’nın Kaş ilçesinde yaşamaya başlayan sanatçıyla müziğini konuştuk. 

- Nasıl gidiyor Kaş’ta yaşamak? Genel olarak insanlar Kaş’ın yaz halini biliyor... 

Bayağı iyi gidiyor. Kış hali daha güzel. Hiç turist kalmıyor ve kendi kendimize kalıyoruz. Arkadaşlarımızla balık tutmaya gidiyoruz, mangal yapıyoruz. Daha çok çalışma fırsatı oluyor. Sıcak değil. Erken uyanıp bir sürü şeyi hallediyorum. Gerçi bizim de sezon başladı, çok konser var, bitsin diye bekliyorum.

- Ardı ardına albümlerin çıkıyor. Bu üretimin sırrı Kaş’ta yaşamak mı?

Aslında değil. Ama tabii o da yardımcı oluyor. Daha önce Trakya’daydım ve orada da çok fazla üretmiştim. Bir köpeklerim vardı bir de ben. Orada odun kesmek dışında yapacak çok da bir şey yok. Yemeğini yap, odun kes, bütün gün çalış. Konsantrasyon artıyor bir noktada. Bir gün sonra da olabiliyor, bir hafta sonra da, bir saat sonra da. Ondan sonra üretmeye başlıyorsunuz. 

‘ŞARKILAR KISALIYOR’

- Dijital platformların faydalı olduğunu düşünüyor musun? 

Evet, bireysel olarak bir şeyler yapmak olumlu bir yere gitti. Ama şöyle de bir gerçek var: Şimdi listeleri kontrol ediyorum; kim ne yapıyor, nereden parçalar dinleniyor diye. Apple Müzik bu konuda çok iyi değil ama Spotify’ın bütün olayı bir listeye girmek ya, bu senin dinleyici kitleni bir anda artırabiliyor. Dolayısıyla Spotify da bunu koz olarak kullanıyor her zaman. Dinlenmesini istedikleri parçaları koyuyorlar ve bu iş böyle yürüyor. Sizin az dinleniyor olmanız, o listede olmamanız siz kötü müzik yapıyorsunuz demek değildir. Müzisyenlerin bunu akılda tutmaları gerekiyor. Bir de şöyle bir şey var: Bütün parçaların süreleri kısalmaya başladı. Yeni öngördükleri şey, bütün parçaların 2 dakikanın altına inmesi. Ama bizde öyle bir şey yok. Biz istediğimiz kadar, istediğimiz sürede yapıyoruz. Dinleyen dinler, dinlemeyene yapacak bir şey yok.

- Sen siyasi konularda fikrini söylemekten de çekinmiyorsun, bu cesaret neyden kaynaklanıyor?

Biz konuşmazsak kim konuşacak? Herkes her şeyden korkuyor. Benim devlet ile iş yapacağım, yapmayacağım korkum yok. Yani, AKP bana iş verecek ya da vermeyecek; benim böyle bir şeyle alakam olmadı. Nitekim bir sürü insan bazı yerlerde çalarken biz çalmadık, çalamadık, bunun önüne engel kondu. Ama TRT’ye de girdim, TRT Caz Orkestrası’na devlet memuru da oldum böyle konuşurken, nasıl beni gözden kaçırdılar orada bilmiyorum ama sonra da kendim istifa edip Kaş’a gitme kararı aldım. Orada da kendi tercihlerimle yürümüş oldum yani. Devletten hiçbir beklentim yok açıkçası, AKP’den de Tayyip Erdoğan’dan da korkum yok. Korkacak bir şeyim yok çünkü, benim neyimi alabilir ki? Korkanlar genelde ticari ilişkisi olanlar, onlar fazla konuşmuyor, onun dışında da bence çok bir numara yok. Tweet attı diye içeri alıyorlar; evet, bunu yapacaklar. Dünyanın her yerinde yapıyorlar.

KAŞ’TA SANAT KÖYÜ...

- Kaş’ta bir caz köyü kurma projen de var. Ondan biraz bahseder misin?

Sanat köyü gibi bir şey. Tam adını koymadık ama orada büyük bir taş ev yaptık, altında kütüphanesi olan. Evi olduğu gibi kayıt alanı olarak kullanma planımız var. Bu sadece müzik ile ilgili bir şey değil, aynı zamanda amfitiyatro da yapıyoruz. Orada tiyatro oynanacak, resim, heykel, marangozluk gibi atölyeler, eğitimler de olacak ve insanlar oraya gelip hem çadırlar kurup kalabilecek hem de bungalovlar olacak. Dolayısıyla kayıt yapmaya, çalmaya gelen insanlar orada konaklayabilecek. Ortak bir yemekhanemiz olacak. 19 dönümlük bir yer, yani her şeyden arınıp orada daha iyi müzikler yapabileceğimizi düşünüyorum.