Bayırbucak Türkmeni eski MHP'li vekil konuştu: “Peker’in Türkmenlere yardımıyla ilgili bilgi gelmedi”

Bir dönem Suriye Bayır Bucak Türkleri Kültür ve Dayanışma Derneği Başkanlığı da yapan eski MHP'li vekil Mehmet Şandır, Suriye'ye gönderilen yardımlarla ilgili konuştu. Şandır, Sedat Peker’in "SADAT El Nusra'ya silah yolladı" iddiası ile ilgili, “Ne SADAT’tan ne de Sedat Peker’den Türkmen bölgesine yapılan bir yardım hakkında bize bir bilgi gelmedi” dedi.

Furkan Karabay

Hakkında "organize suç örgütü yöneticisi ve üyesi olmak" suçlamasıyla soruşturma başlatılan Sedat Peker, dün yayınladığı yeni videosunda, 2015 yılında, Suriye’deki iç savaşta, Türkmen Dağı bölgesinde Türkmenlere gönderilmek üzere yola çıkan 4 TIR’lık yardım hakkında konuştu. 

Peker’in bahsettiği, çok sayıda silah ve askeri teçhizatın olduğu TIR’ların üzerinde “Bayır Bucak Türkmenlerine Sedat Peker’den destek konvoyu” yazıyordu.

"SADAT, BENİM ÜZERİMDEN EL NUSRA'YA SİLAH VE ARAÇ YOLLADI"

Peker, Türkmenlere yardım diye gönderdiği askeri teçhizatların bulunduğu konvoyun, irticai faaliyetlerden dolayı TSK'den emekli edilen Tuğgeneral Adnan Tanrıverdi tarafından kurulan SADAT tarafından organize edildiğini iddia etti. 

Peker devamında, SADAT mensuplarının kendisiyle irtibata geçtiğini, Türkmenlere yardım amacıyla silah, araç ve teçhizat verdiğini fakat bu mühimmatların terör örgütü El Nusra’ya gönderildiğini iddia etti. Peker, “SADAT benim üzerimden El Nusra’ya silah ve araç yolladı” dedi. 

“NE SADAT NE DE PEKER’İN TÜRKMENLERE YARDIMIYLA İLGİLİ BİLGİ GELMEDİ”

Sedat Peker’in SADAT ve El Nusra iddiası tartışma konusu olurken, MHP’nin Bayırbucak Türkmeni eski milletvekili Mehmet Şandır konuyla ilgili Cumhuriyet’e açıklamalarda bulundu.

Bir dönem Suriye Bayır Bucak Türkleri Kültür ve Dayanışma Derneği Başkanlığı da yapan Mehmet Şandır, bölgede çok yönlü bir mücadele verildiğini söyledi. 

Peker’in Suriye Türkmenlerine gönderdiğini söylediği askeri mühimmatların da bulunduğu yardımları sorduğum Şandır, “Bölgeye Sedat Peker’in gönderdiğini söylediği yardımlarla ilgili bize bir bilgi gelmedi” açıklamasında bulundu. Şandır, Peker’in SADAT iddiası ile ilgili ise, “Kimsenin bölgedeki mücadeleye gölge düşürme hakkı yok. Devletmiz o dönemlerde yardımda bulundu. Fakat ne SADAT’tan ne de Sedat Peker’den Türkmen bölgesine yapılan bir yardım hakkında bize bir bilgi gelmedi” diye konuştu.

SİLAHLI KAMPLAR İDDİASI

SADAT ile ilgili iddialar ise geçmişte de gündeme sık sık gelmişti.

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener 2018 yılında, SADAT’ın Tokat ve Konya’da silahlı eğitim kampları kurulduğunu söylemişti. Akşener'e, yanıt ise SADAT Yönetim Kurulu Üyesi Emekli Tank Kıdemli Albay Ali Coşar’dan gelmişti. Coşar, “SADAT’a ait olduğunu iddia edilen eğitim kamplarıyla ilgili en ufak bir delili varsa derhal Cumhuriyet Savcılığı’na suç duyurusunda bulunmasını talep ediyoruz” demişti.

Konuyla ilgili konuştuğumuz İYİ Parti Genel Sekreteri Uğur Poyraz, Akşener’in konuyu gündeme getirdiğini, bu süreçte İçişleri Bakanlığı’nın ve adli makamların harekete geçmesi gerektiğini söyledi.

“MEHDİ GELECEK” DEMİŞTİ, İSTİFA ETMİŞTİ

Öte yandan SADAT ve kurucusu 1996 yılında irticai faaliyetlerden dolayı TSK'den emekli edilen Tuğgeneral Adnan Tanrıverdi ise geçmişte de tartışma konusu olmuştu.

SADAT, 1996 yılında irticai faaliyetlerden dolayı TSK'den emekli edilen Tuğgeneral Adnan Tanrıverdi tarafından kurulmuştu.

Tanrıverdi, “Gayri nizami harp eğitimi veren” SADAT için, “SADAT, ülkelerin resmi silahlı kuvvetleri­nin ihtiyaç duydukları alanda danışmanlıkla­rını yapmak, eğitimlerini vermek, harp silah, araç, gereçlerinin temini konusunda yardımcı olmak için kurulmuş bir şirket. Milis kuvveti veya o ülkelerdeki silahlı grupları destekleyip de ülkelerin devrilmesi, zor duruma sokul­ması gibi bir misyonu yok. Türkiye’nin dış politikalarına uygun olan ülkeler seçiliyor” tanımını yapmıştı.

Tanrıverdi’nin devlet içerisindeki faaliyetleri ve açıklamaları ise tartışmalara yol açmıştı.

2016 yılında atandığı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Başdanışmanı olarak da görev yapan Tanrıverdi, “Mehdi gelecek, ortamı buna göre hazırlamalıyız” açıklamasında bulunmuştu. 

Tanrıverdi, Yönetim Kurulu Başkanı olduğu Adaleti Savunanlar Stratejik Araştırmalar Merkezi Derneği’nin (ASSAM) kongresindeki “Mehdi gelecek” açıklamasından sonra Cumhurbaşkanı Başdanışmanı ve Cumhurbaşkanlığı Güvenlik ve Dış Politika Kurul Üyeliğinden 8 Ocak 2020’de istifa etmişti.

GÜVENLİK ZİRVESİNDE HAKAN FİDAN'IN YANINDA

Ocak 2018’de, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde Afrin'de düzenlenen sınır ötesi harekata ilişkin Güvenlik Değerlendirme Toplantısı yapılmıştı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında toplanan zirvede yer alan Tanrıverdi ise dikkat çekmişti. MİT Müsteşarı Hakan Fidan'ın yanında SADAT Kurucusu emekli Tuğgeneral Adnan Tanrıverdi'nin oturduğu görülmüştü.

EYALET SİSTEMİNİ SAVUNMUŞTU

Tanrıverdi, yöneticisi olduğu Adaleti Savunanlar Derneği (ASDER) ve ASSAM raporlarında “Eyalet sistemi getirilmelidir” demişti.,

2004'te YAŞ kararları ile ordudan atılan 7 askerin kurduğu ASDER, 2011 yılında hükümete yeni Anayasa için önerilerde bulunmuştu. Genel Başkanlığını Tanrıverdi’nin yaptığı ASDER’in Anayasa teklifinde de eyalet sistemi ve özerklik savunulmuş, Mustafa Kemal Atatürk ve laiklik hedef alınmıştı.

Ayrıca Ocak 2015'teki "Çözüm sürecinin ulaştığı aşamada ASDER-ASSAM raporu" sunumunda konuşan Tanrıverdi  şunları söylemişti:

“Eyalet sistemi getirilmelidir. Türkiye Cumhuriyeti’nin taşra teşkilatı ve devletin yönetim şekli tekrar düzenlenmelidir. Bu sistem hem Kürtlerin ve diğer etnik grupların özerklik isteklerini kaplayacak hem de devlete bağlılık ve aidiyet duygusunu artıracak şekilde oluşturulmalıdır. Her bakanlık kendine bağlı en fazla 6 veya 10 birimi layıkıyla sevk ve idare edebilir. 81 vilayet merkezden dirayetle yönetilemez.”

“YENİ ANAYASADA LAİKLİK OLMASIN”

Adnan Tanrıverdi, ASDER'in hazırladığı ve Meclis'e sunduğu Anayasa teklifi ile ilgili FETÖ’nün yayın organı Samanyolu TV’ye açıklamalarda bulunmuştu.

Ayrıca Tanrıverdi, 2004 yılında yaptığı açıklamada, "Resmi ideoloji Anayasa'da olmasın, Anayasa'da laiklik ilkesi olmasın, çünkü bunlar hep inançlı insanların üzerine baskı olarak kullanılmış meseleler” ifadelerini kullanmıştı.