Esenyurt Üniversitesi’nin perde arkası: “Özyurt geldi, sükûnet bozuldu”

Dönemin AKP Esenyurt Belediye Başkan Yardımcısı Av. Emin Batmazoğlu, belediye tarafından vakfa tahsis edilen arazi ve Esenyurt Üniversitesi’yle ilgili Cumhuriyet’in sorularını yanıtladı.

Gizay Çelik

Türkiye son günlerde, Yüksel Özyurt ve Orhan Özyurt'un isimlerinin yer aldığı İstanbul Esenyurt Üniversitesi’nin de adının geçtiği iddiaları konuşuyor. Tartışmaların odağında ise bir arazi yer alıyor. Esenyurt Belediyesi tarafından mülkiyeti kendisine ait 25 dönümlük arazi, 2011 yılında 25 yıllığına ‘Yeşilköy 2001 Eğitim Sağlık ve Kültür Vakfı’na’ bedelsiz olarak tahsis edilmişti.

Üniversite, vakıf tarafından 2013 yılında açıldı. O dönem vakfın başkanı, AKP’li Esenyurt Belediye Başkanı Necmi Kadıoğlu’ydu. Şu anda üniversitenin mütevelli heyetinde 2017 yılında istifa eden Kadıoğlu’nun yer almasının yanı sıra başkanlığını Esenyurt'ta birçok inşaat projesi bulunan Özyurtlar İnşaat’ın sahibi Orhan Özyurt üstleniyor. Mütevelli Heyetinin Başkan Yardımcılığında ise eski AKP’li belediye başkanının oğlu Ahmet İsmail Kadıoğlu yer alıyor.

NELER YAŞANDI?

8 yıllık süre boyunca üzerinde çalışma yapılmayan arazi birçok kez tartışmalara konu olmuş, 31 Mart yerel seçimlerinde belediyenin el değiştirmesi sonucunda CHP’li Kemal Deniz Bozkurt başkanlığa gelmişti. Geçen hafta, mahkemenin söz konusu tahsis kararını iptal etmesi ve İstinaf Mahkemesi tarafından kararının onanması üzerine arazi tekrar Esenyurt Belediyesi’ne geçti.

Söz konusu gelişmeler, Özyurt ve Kadıoğlu’nun birbirinden ayrı ele alınamadığı Esenyurt Üniversitesi ve arazisini tekrar gündeme getirdi. AKP döneminde Belediye Başkan Yardımcılığı görevini yürüten Av. Emin Batmazoğlu, Orhan Özyurt’un vakfa nasıl dahil olduğunu, söz konusu üniversitenin kuruluş çalışmalarından itibaren yaşananlarla ilgili soruları Cumhuriyet’e yanıtladı.

Hiçbir siyasi çekişmeye dahil olmak istemediğini ve amaçlarının üniversitedeki gençlerin eğitimi olduğunu vurgulayan Batmazoğlu, üniversitenin kuruluş aşamasından önceki sürece ilişkin, “Nakipoğlu ve Gürlek aileleri İstanbul’da bir üniversite kurmak için yer arayışındalarmış. Kendilerince bir vakıf kurmuşlar ve belediyelere müracaat etmişler fakat olumlu gelişme olmamış. Bir gün Bakırköy’de dönemin Belediye Başkanı Necmi Kadıoğlu ile karşılaşmışlar. Bu isteklerinden bahsetmişler ve o da demiş ki Esenyurt’a gelin... Bizimde bu yönde bir düşüncemiz vardı, üniversite kurulmadan önce belediye imkanlarıyla 5-6 bin civarında Esenyurt’ta yaşayan öğrencilere burs veriyorduk.  Dedik ki, madem bu kadar öğrenciye burs veriyoruz, burada ihtiyaçta var, üniversite kuralım” bilgisini paylaştı.

YÖK ONAYIYLA ÜNİVERSİTE KURULDU

Kadıoğlu’nun görevlendirmesi üzerine 2 aileyle birlikte kuruluş çalışmalarına başladıklarına belirten Batmazoğlu, ailelerden üniversitenin adının Esenyurt olmasını ve rektörlük merkezinin hiçbir zaman ilçe dışına çıkmamasını istediklerini aktardı. Batmazoğlu, ailelerin vakfa davet ettiğini belirterek, “Ben ve Necmi Kadıoğlu Bey, vakfa girdik. Sonrasında üniversite kuruluşu resmen tamamlandı. Kanunu çıktı. İlçe içerisinde kampüs olabilecek bir yeri kiraladık ve YÖK’ün onayıyla üniversitemiz kuruldu” ifadelerini kullandı.

Batmazoğlu, belediye arazisinin vakfa tahsisinin ise, “Üniversitenin tabiatıyla yaşayabilmesi için öğrencilerin okuyabileceği bir kampus alanına ihtiyaç vardı. Belediyenin de sahip olduğu 25 dönümlük bir alanı bedelsiz tahsis ettik. Bu tahsise, ilçedeki bütün siyasi partiler, sivil toplum örgütlerinin de onay vermesi” şeklinde gerçekleştiğini belirtti.

‘AİLELER DİRENDİ’

“İlk başta hakikaten tertemiz bir başlangıç yaptık” diyen Batmazoğlu, Orhan Özyurt’un vakfa girişine ilişkin şu bilgileri paylaştı:

“Sonrasında Orhan Özyurt üniversite mütevellisine katılmak istedi. Gürlek ve Nakipoğlu aileleri uzunca bir süre direndiler. Bu şahsı, vakfa almak istemediler. Necmi Kadıoğlu’nun da ‘ya bu adam aramıza girerse kampüs yapacak. Belediyeden tahsis edilen arazi üzerine kampüs olursa üniversite kiradan kurtulmuş olur. Sağlıklı bir ortamda eğitim-öğretim yapılmış olur’ demesi üzerine aramıza girdi.”

‘ÖZYURT GELDİ, SÜKÛNET BOZULDU’

“Onun gelişinden sonra üniversitenin içerisinde sükûnet ve ahenk bozuldu” diyen Batmazoğlu,’Bu koşul ile geldi, sonrasında bu taahhüdünü unuttu ve yerine getirmedi’ ifadesini kullandı.

Batmazoğlu, ilk kiralanan binadan üniversitenin bugünkü bulunduğu alana geçişin ise şu şekilde gerçekleştiğini anlattı:

“İlk hazırladığımız kampüs yetmemeye başladı. Bina arayışında iken Orhan Özyurt isimli bu şahıs, belediyeden kat karşılığı aldığı yerde, ‘kabası bitmiş olan binanın içini donatın, eğitim-öğretim faaliyetini yapılabilir hale getirin bizde sizden kira almayalım’ şeklinde talepte bulundu. Bizde orayı eğitim-öğretime hazır hale getirdik. Bütün üniversiteyi oraya taşıdıktan sonra Orhan Özyurt dedi ki; ‘ben kira istiyorum. Benim ailem ücretsiz olarak binanın kullanılmasına izin vermiyor. Kusura bakmayın...’

‘DÖVİZ ENDEKSLİ KİRA SÖZLEŞMESİ: BİR MİLYON 250 BİN TL+KDV’

Bunun üzerine “döviz endeksli kira sözleşmesi yapmak zorunda kaldıklarını” aktaran Batmazoğlu, Bir ara aylık kira bedeli bir milyon 250 bin TL+KDV idi. Sonrasında bu kira meselesi aramızda sorun olmaya başladı. Dövizinde artışı nedeniyle neredeyse üniversitenin eğitim-öğretim gelirlerinin yarısına yakını kiraya gitmeye başladı. Bu konuda YÖK’ün yaptığı denetimlerde kiranın çok yüksek fahiş olduğu, kiranın azaltılması gerektiği ve üniversitenin kampüse ulaşması için uyarılarda bulundu” ifadelerini kullandı.

Bundan sonraki süreçte, vakıfta yer alan 2 ailenin huzursuz olmaya başladığını belirten Batmazoğlu, “Sonunda Özyurt’un baskıları, kendi değişik yöntemleriyle aileler huzursuz edildi ve ayrılmak zorunda kaldılar. Sonrasında onların boşalttıkları mütevelli heyeti koltuklarına, Orhan Özyurt’un bir kardeşi ve üç çocuğu dahil olmak üzere toplam 5 kişi, Necmi Kadıoğlu’nun çocuklarıyla beraber, iki aileden 9 kişi mütevelli heyeti üyesi oldu” dedi.

‘TASFİYE GİRİŞİMLERİ BAŞLADI’

Kendisiyle birlikte 2 kişinin azınlıkta kaldığını aktaran Batmazoğlu, “Bu olaydan sonra da bizi tasfiye girişimleri başladı. Bizi de orada istememeye başladılar. Böyle bir ortamda bulunmak istemediğim için bir koşul ile ayrılacağımı söyledim. O da belediyeden tahsis edilen 25 dönümlük arsanın iadesiydi. Eğer arsa iade edilmez ve kalmaya devam ederse ayrılmayacağımı belirttim. Bunun belediyeye iadesiyle ilgili de tüm hukuki süreçleri yürütürüm dedim. Kabul etmemeleri üzerine de defalarca müracaatlarım oldu. Maalesef, üniversite yönetimi de o tarihten sonra tümüyle Orhan Özyurt’un eline geçti” ifadelerini kullandı.

‘ADALET YERİNİ BULMUŞ OLDU’

Batmazoğlu süreç içerisinde belediyeye çok sayıda dilekçe verdiklerini ve sözlü taleplerde bulunduklarını ancak gündeme gelmediğini belirterek şunları söyledi:

“Son değişiklikten sonra tekrar dilekçe verdim. Mevcut belediye yönetiminde benim dilekçem belediye meclisinde gündeme geldi fakat meclisten tahsisin iptal kararı çıkmadı. Sonrasında hem belediye başkanı hem de ben, bu konunun iptali için İdare Mahkemesi’ne dava açtık. Belediye meclisi kararı ile mahkeme tarafından tahsis iptal edildi. Adalet yerini bulmuş oldu. O arazi belediyeye iade edildikten sonra ‘üniversite benim’ diyen Mütevelli Heyeti Başkanı Orhan Özyurt, o arsanın değeri kadar ya para koyacak ya da taşınmaz koyacak.”

ÜNİVERSİTENİN BAŞINA OTURDU

Vakfa tahsis edilen arazinin iptali için neden başvurduklarını ise Batmazoğlu şu şekilde açıkladı:

“Tahsis edilen koşullar ortadan kalktı. Üzerinden 7-8 yıl geçmesine rağmen kampüs yapılmadı. Taahhüdünü yerine getirmeyen mütevelli heyeti üyesi, üniversitenin başına oturdu. Dolasıyla artık orası kamu amacını güden bir üniversite olmaktan çıktı ve bir ailenin gelir kapısı haline geldi. Üniversite kapısına giden öğrenciler burs alamaz hale geldiler. Bizim oradaki amacımız dar gelirli ailelerin çocuklarının burs talebini kabul etmekti. Kim gittiyse kapıdan döndü. Paranı ödeyeceksin, okuyacaksın denildi. Bu da bizi rahatsız etti.”

Batmazoğlu ayrıca, “Ben kurucu olduğum üniversiteye giremedim. Kaba kuvvet dahil her türlü yol denendi. Bu konuyla alakalı Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunmuşluğum var” ifadelerini kullandı.

KİRA TESPİTİ DAVASI

“Fahiş kiranın düşürülmesi ya da üniversite kampüsünün başka yere tahliyesiyle ilgili defalarca mütevelli heyeti gündemi yapılmasını talep ettiğini” belirten Batmazoğlu, “Noter ile ihtarnameler gönderdim. Hiçbirisini dikkate almadı ve bu süreç 2 yıl kadar sürdü. Sonunda, Büyükçekmece Sulh Hukuk Hakimliği’nde kira tespit davası açtım. Kira tespit davası dilekçesinde de dedim ki; şu anda ne kadar kira ödeniyor, bu kiralar kime gidiyor, bunlar temlik (devir) edilmiş mi edilmemiş mi, hangi banka kayıtlarına nerelere gidiyor araştırılsın istedim. Dava mahkemece reddedildi, şu anda İstinaf Mahkemesi’nde karara itiraz ettik” dedi.