Gazeteci Müyesser Yıldız'ın arkadaşları serbest bırakılması çağrısında bulundu

Odatv Ankara Haber Müdürü Gazeteci Müyesser Yıldız 153 gündür tutuklu olduğu için arkadaşları bugün bir kez daha Ahlatlıbel Atatürk Parkı’nda bir araya gelerek Yıldız’ın serbest bırakılması çağrısında bulundular. Müyesser Yıldız pazartesi günü başlayacak davası için, “Hakkımdaki sözde davaya ilişkin söyleyeceğim bir şey yok. Pazartesi günü takke düşüp, kel görünecek” açıklamasını yaptı.

ANKA

Tutuklu gazeteci Yıldız’ın dostları, 9 Kasım 2020 Pazartesi günü 09.30'da Ankara 26. Ağır Ceza Mahkemesindeki ilk duruşması öncesinde, açıklama yaparak Yıldız’ın serbest bırakılması çağrısını yinelediler. Yıldız’ın meslektaşları ayrıca Gazeteciler twitter’da ise kısa bir video ile #MüyesserYıldızaÖzgürlük etiketli paylaşım yaparak duruşmaya katılım çağrısında bulundular.

MÜYESSER YILDIZ MEKTUP YAZDI

Müyesser Yıldız, kendisi için bir araya gelenlere ve arkadaşlarına mektup göndererek pazartesi günü başlayacak dava için, “Hakkımdaki sözde davaya ilişkin söyleyeceğim bir şey yok. Pazartesi günü takke düşüp, kel görünecek. Sizler zaten ilk günden biliyordunuz; şimdi nasıl bir tezgâhla içeri atıldığımı cümle alem öğrenecek. 'Bir beklentin var mı?' diye sorarsanız; kendi hak ve hukukunu koruyamayan bir yargıdan, ne beklentim olabilir ki?!.. Hele de böylesi bir intikam davasından...” değerlendirmesini yaptı.

PAZARTESİ TAKKE DÜŞÜP KEL GÖRÜNECEK

Müyesser Yıldız’ın mektubu şöyle:

“Değerli dostlar,

Zor şartlarda ve zor günlerde gerçekleştirdiğiniz bir piknikte daha birlikteyiz.

Acımız var. Gözbebeğimiz İzmir’imizdeki deprem hepimizi yıktı. Yüzlerce canımızı kaybettik. Halen enkaz altında olanlar var, yaralılar var. Bir yanda onlar için ağlıyor, öte yanda minicik Elif’in, İdil’in, Ayda’nın direnişi ile umutlanıp, sevinç gözyaşları döküyoruz.

Hepimiz biliyoruz ki yaşanan bu acıların sebebi; sorumlu mevkidekilerin umursamazlığı, ülkemizde ölümün hak, yaşamanın mucize sayılmasının kanıksanması, insanlarımızı bile bile, göre göre Azrail’in insafına bırakanlardan hesap sorulmaması... Yani yine hukuksuzluk, yine haksızlık...

Ve maalesef, yine biliyoruz ki bu acı da kısa bir süre sonra unutulacak, eski tas eski hamam devam edecek.

Kendi güvenliği bahanesiyle beni tutuklayabilen devlet, keşke insanlarımızın can güvenliğini de azıcık düşünse ve önemsese!..

Bir düşünür demiş ki; “Bizim sorunumuz, sivil itaatsizlik değil. Bizim sorunumuz sivil itaat. Bizim sorunumuz; fakirlikle açlık, aptallık, savaş ve acımasızlık dünyayı altüst ederken, itaat eden insanlar. Bizim sorunumuz; hapishaneler küçük hırsızlıklar yapanlarla doluyken, esas hırsızların ülkenin başında olması.”

Ama sizler bu küçük, fakat anlamlı piknikle haksızlığı, hukuksuzluğu kanıksamadığınızı, ona itaat etmeyeceğinizi ortaya koyup Elif, İdil, Ayda oluyor, şu korku ikliminde cesareti ve vicdanı ayakta tutuyorsunuz.

Hakkımdaki sözde davaya ilişkin söyleyeceğim bir şey yok. Pazartesi günü takke düşüp, kel görünecek. Sizler zaten ilk günden biliyordunuz; şimdi nasıl bir tezgâhla içeri atıldığımı cümle alem öğrenecek.

“Bir beklentin var mı?” diye sorarsanız; kendi hak ve hukukunu koruyamayan bir yargıdan, ne beklentim olabilir ki?!.. Hele de böylesi bir intikam davasından...

Türkistanlı bir şairimizin şu dizelerindeki gibi:

Kim anarşist

Ben anarşist

Sen anarşist

Değil dostum, değil

Ne ben anarşist

Ne sen anarşist

O halde kim anarşist?

Beni de seni de

Yani ikimizi de anarşist edenler anarşist.

Güzel, yiğit, vatansever İzmir’imize geçmiş olsun dileklerimle, hepinizi sevgi, saygı ve minnetle kucaklıyorum.

Müyesser Yıldız

Sincan Kadın Kapalı Ceza İnfaz Kurumu

G4 Blok”