Müdür ‘savcı’ olmasın

Nirengi Derneği’nce ergen istismarı, akran zorbalığı ve flört şiddetinin önlenmesine katkı sağlamak amacıyla ‘‘Çok Geç Olmadan’’ projesi yürütülüyor.

Figen Atalay

Türkiye’de gittikçe yaygınlaşan çocuk-ergen istismarı, akran zorbalığı ve flört şiddeti sorunu “buzdağı formu”na benzetiliyor. Fark edilen, kamuoyuna yansıyan, adli makamlara gelen vakalar sadece buzdağının görünen kısmını oluştururken, buzdağının altındaki durum bilinmezliğini koruyor.

Nirengi Derneği tarafından yürütülen “Çok Geç Olmadan” projesi” kapsamında ergen istismarı, akran zorbalığı ve flört şiddeti konularını ele alan paydaş analizi ve politika raporu yayımlandı.
Ergen istismarı, akran zorbalığı ve flört şiddeti konularının önlenmesine katkı sağlamak, öğretmen ve velilerin müdahale kapasitesinin artırılması, alanda çalışan paydaşların işbirliği ve koordinasyonunun iyileştirilmesine katkı sağlamayı amaçlayan proje çerçevesinde hazırlanan rapordan bazı veriler şöyle:
-“Ülkemizde her üç çocuktan birisinin istismara uğradığı gerçeği ile yaşıyoruz.

-Cinsel istismar vakalarının ancak yüzde 10-15’i adli makamlara ulaşabiliyor.

-Çocuk-ergen istismarı, akran zorbalığı, flört şiddeti toplumsal bir sorundur.

-Hiçbir sektör ya da kurumun tek başına çocuk-ergen istismarı, akran zorbalığı, flört şiddetini önleme konusunda kaynakları, yetki ve otoritesi yeterli olmaz. Konu; ilgili kurum ve kuruluşların rol ve sorumlulukları, Çocuk Koruma Kanunu’nda (ÇKK) ayrıntılı şekilde belirtilmekle birlikte, kurumlar arası işbirliği ve koordinasyon alanındaki boşluk, vakaların çocuğun yüksek yararına, bütüncül şekilde ele alınmasını, kaliteli ve hesap verilebilir bir hizmet sunulmasını engelliyor.

-Çocuk-ergen istismarı, akran zorbalığı, flört şiddeti ülkemizde yaygın, ciddiye alınması gereken, ama önlenebilir toplumsal bir sorundur. Bu konuda herkesin yapabileceği birtakım aktiviteler olmakla beraber kamu kurum ve kuruluşları bağlamında atılması gereken çok önemli adımlar bulunmaktadır. Bu adımların atılmasında karar vericilerin ve kamu görevlilerinin görevi ve sorumluluğu bulunurken, STK’ler, üniversiteler, fon sağlayan vb. kuruluşların da somut ve ülkemize uyarlanabilir öneriler ile karar vericileri desteklemesi önemlidir. Vatandaşların ve ailelerin de çocuk-ergen istismarı, akran zorbalığı, flört şiddeti konusunda öncelikle kendi tutum davranışlarının sonuçlarının farkında olması önemlidir. Ek olarak, vatandaşların, çocuk-ergen istismarı, akran zorbalığı, flört şiddeti konusunda karar vericilerin ve kamu görevlilerinin adım atmasını talep etmek ve izlemek hakkı ve sorumluluğu bulunmaktadır.”

‘ÇOCUK SUÇLU DEĞİL’

Raporda yer alan bazı görüşler şöyle: 
“17 seneden beri öğretmenlik yapıyorum. Bu tür birçok olayla karşılaştım. Ancak, bu olaylarla karşılaşınca bilmiyoruz gerçekten ne yapacağımızı. Prosedürü bilmiyoruz. Basitleştirilmiş haliyle öğretmenlere anlatılmalı. 
İlgili kuruluşları tam olarak bilmiyoruz; ÇİM’lerden (Çocuk İzleme Merkezleri) burada haberdar oldum. Öğretmenlerin çoğu bilmiyordur.” (Şube Müdürü) 

“Vakaları öğrenen ilk biz oluyoruz. Bizim bilgi eksikliğimiz var. İşbirliği önemli. ÇİM’i yeni öğrendik. Okullardan her kurumdan temsilci olması gerekli. Eğitim almamız gerekiyor. Öğrenci hangi öğretmeni yakın görecek bilmiyoruz.” (Rehber öğretmen)
“Bize gelen cinsel istismar mağduru çocuk bıkmış durumda. Özellikle bilmediği kavramları ezberlemiş durumda. Başına gelenleri defalarca anlatmış şekilde geliyor, önce okulda çeşitli kişilere anlatıyor, hastane polisine, ÇİM’de kolluk kuvvetine savcılık aşaması. En son bize geldiğinde anlatmaktan uzaklaşmış oluyorlar. ÇİM’de savcının olmaması sorun, bunun giderilmesi gerekiyor.” (Çocuk Mahkemesi sosyal hizmet uzmanı) 

“Öğretmenler açısından söylüyorum çocuğun yaşadığı istismarı beyanı ile ilgili olarak gerçek mi söylüyor acaba diye bunun peşine düşmek doğru değil. Şüphe varsa zaten bunu bildirmek gerekiyor. ÇİM’in açılma nedeni, bu ifadenin tek seferde adli görüşmeci tarafından alınması. Aksi durumda, çocuk defalarca anlatmak durumunda kalıyor ve örseleniyor.” (Psikolog, adli görüşmeci) 
“Vaka meydana geldiğinde okul müdürü ilçe MEM’i arıyorsa ne yapacağını bilmiyor demektir. Okul müdürünün kaygısı; okulun itibarının zarar görmesi ve görevlendirme sürecinde puanının düşmesi korkusu yaşayabilir.” (Şube müdürü)


“17 yıldır çocuk polisiyim. Son iki yıldır Mobil Okul Timi (MOT) polisi olarak çalışıyorum. Okullarda görev yapıyoruz. İstismar olaylarının değerlendirme aşamasında çoğu zaman okul müdürü okulun ismini düşünüyor, çocuğun ailesini düşünüyor, alacağı tepkiyi düşünüyor, kendisini savcı, hâkim yerine koyup olayı kendisi çözmeye çalışıyor.. Olayı çok geç bildiriyor. Rehber öğretmenler konuya daha hâkim olmalı. Okuldaki bir olayın bildirimi sırasında daha profesyonel yaklaşılması gerekiyor. Çocuk suçlu değil. (MOT polisi)