Avukat Hüseyin Cimşit, seçimlerin iptali için dava açtı ve YSK'ye başvurdu

Samsunlu avukat Hüseyin Cimşit, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın seçimlerin 14 Mayıs’ta yapılmasına ilişkin kararı için Danıştay’da iptal davası açtı. Kararın Anayasa’ya aykırı olduğunu savunan Cimşit, cumhurbaşkanı ve milletvekili seçimlerinin iptal edilmesi için de Yüksek Seçim Kurulu’na (YSK) başvurdu.

ANKA

Samsunlu avukat Hüseyin Cimşit, AKP'li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın seçimlerin 14 Mayıs’ta yapılmasına ilişkin kararı için Danıştay’da iptal davası açtı. Kararın Anayasa’ya aykırı olduğunu savunan Cimşit, cumhurbaşkanı ve milletvekili seçimlerinin iptal edilmesi için de Yüksek Seçim Kurulu’na (YSK) başvurdu.

Samsun Barosu’na kayıtlı avukat Hüseyin Cimşit, Kahramanmaraş merkezli depremlerin ardından, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, bakanlar, 1999’dan bugüne tüm belediye başkanları ve belediye meclis üyeleri başta olmak üzere tüm yetkililer hakkında Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunmuştu.

“ANAYASA’NIN 116. MADDESİ CUMHURBAŞKANI’NA KEYFİ SEÇİM YENİLEME HAKKI VERMİYOR”

ANKA Haber Ajansı'ndan Mehmet Rebii Özdemir'in haberine göre, Hüseyin Cimşit, bu kez de Erdoğan’ın seçimlerin 14 Mayıs’ta yapılmasına ilişkin kararı için Danıştay’da iptal davası açtı. Kararın Anayasa’ya aykırı olduğunu savunan Cimşit, cumhurbaşkanı ve milletvekili seçimlerinin iptal edilmesi için de YSK’ya başvurdu. Hüseyin Cimşit, şunları söyledi:

"Kararı görünce, yani Cumhurbaşkanlığı’nın, 10 Mart 2023 günü Resmi Gazete’de yayınlanan mükerrer sayısında kararını görünce, seçimlerin yenilenmesi kararını, bunun Anayasa’ya aykırı olduğunu hemen anladım. Fakat buna rağmen etrafıma danıştım. Muhalefetten de bir ses gelsin bekledim. 116. madde, Cumhurbaşkanlığı’na keyfi olarak seçim yenileme hakkını vermiyor. Onun öncesinde ‘Meclis'te oylama’ diyor, ‘çoğunluk’ diyor.

"YÜKSEK YARGIÇLARA KİMSE EMİR VE TALİMAT VEREMEZ"

"Eğer anayasayı delmeyi alışkanlık haline getirirsek herkes deler. Her yerini deler" diyenm Cimşit, sözlerine şöyle devam etti:

"Nitekim yapılıyor da. Özellikle Anayasa’nın 90. maddesi de deliniyor. Bitmedi; bu karar, Anayasa’ya aykırı tek satırla alınmış hem de hiçbir gerekçe yok. YSK, kendisine kanunsuz gelen, Cumhurbaşkanı’ndan da gelse bir emre uymamak zorundadır. Bunların hepsi yargıç, yüksek yargıç. Bunlara kimse emir, talimat veremez; Anayasa 138 net. Peki ne yapıyor YSK? Hemen seçim takvimini işletiyor. Demiyor ki ‘Bu, Anayasa’nın 116/1-2. maddelerine aykırıdır. Bu, size böyle keyfi karar alma vermiyor’ demiyor. Ne gelirse kabul, mühürsüz oy kabul, Anayasa’ya aykırı seçim yenilemesi kararı kabul. O zaman rejim, çizgisinden çıkar, padişahlıktan da kötü hale gelir.

Bunun adı, hukukun üstünlüğünü savunmaktır. Kişisel görüşüm değildir. Meslek yeminimiz, hukukun üstünlüğünü savunmayı bize emrediyor. Anayasa’ya herkes uyacak. Uymazsa ne olur? İşte böyle olur. Danimarka 5,5 milyon, ortalama milli geliri nerede. Çünkü ‘Hukuk ile ülkeyi inşa edebilirsiniz’ diye mahkemenin üstüne yazmış. Biz ise tek adam ne derse herkes ona tabi olacak. Bunu sağ-sol olarak söylemiyorum. Her yerde tek adamlık kötüdür. Çünkü Roma hukukunun birinci prensibi; insan hata yapar. Şimdi de hata yapılıyor ve hatayı görmezlikten gelince o hata yok olmuyor.  Hata orada duruyor. Hukuka uymak zorundasınız, hepiniz, hepimiz. Uymazsak cezasını çekeriz."

"DANIŞTAY’DA DAVAMI AÇTIM"

Cumhurbaşkanlığı kararnamelerine karşı başvuru yolunun sadece Danıştay Başkanlığı’na yapılabildiğini belirten Cimşit, "Danıştay Başkanlığı bu konuda karar verecektir. Hangi daireyi görevlendirirse biz dilekçemizi oraya veriyoruz. O nedenle doğrudan bu sabah, Danıştay Başkanlığı’na itiraz dava dilekçemi UYAP üzerinden yükledim. Akabinde de YSK’ya faks çekerek bu kararlarının hukuka aykırı olduğunu, bunu düzeltmeleri gerektiğini, onu da talep ettim. Bakalım sonucu ne olacak, göreceğiz. Dilekçelerimde tamamen yasal unsurları ve Anayasa’nın ayrıntılarını dile getirdim. Kendimden bir şey katmadım. Çünkü biz avukatlar, mahkemeleri, kurumları aydınlatmakla görevliyiz. Ne ile aydınlatacağız? Elimizde fener tutacak halimiz yok ya yasalarla ve hukuk ile aydınlatacağız. Dolayısıyla gerek Danıştay’a verdiğim dilekçede gerek YSK’ya verdiğim dilekçede, bunların hukuki dayanaklarını belirttim. Bu dayanaklar çerçevesinde itirazımı ilettim. Değerlendirme onlara ait olacaktır, fakat onların yapacağı değerlendirmeyi değerlendirmek de bizlere ait olacaktır" diyerek sözlerini tamamladı.