İktidar halkın haber alma özgürlüğünü kısıtlamaya çalışıyor

AKP ve MHP’nin teklifiyle gazetecilerin kimliği “basın kartı” ve internet haber sitelerine gelir sağlayacak resmi ilan “Saray’ın iki dudağı arasına” sıkıştırılıyor. Basın kartı komisyonunda çoğunluk Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı’nın, internet haber sitelerine verilecek olan resmi ilanda “son söz”, temsilcileri Saray’dan atanan Basın İlan Kurumu’nun olacak. Hukukçu Celal Ülgen, seçime kısa süre kala haberciliğin hedef alındığına dikkat çekerek “Susan, korkan bir toplum istiyorlar. Özgür bir rejim yerine baskıcı ve oligarşik düzen kurmayı tercih edenlerin son çırpınışları” derken Ömer Faruk Eminağaoğlu, “İfade özgürlüğüne yeni baskı, susturmanın yeni aracı niteliğinde” ifadelerini kullandı.

Selda Güneysu / Sefa Uyar

Dezenformasyonla Mücadele Yasa Teklifi, gazetecilerin meslek kimliği olan “basın kartı” ve internet haber sitelerine gelir sağlayacak olan resmi ilanı “Saray’ın iki dudağı arasına” sıkıştıracak. Basın kartı komisyonunda çoğunluk Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı’nın, internet haber sitelerine verilecek olan resmi ilanda “son söz” ise Genel Kurul temsilcileri Saray’dan atanan Basın İlan Kurumu’nun (BİK) olacak.

İKİ YIL SINIRI

Teklife göre, aynı gazetelerde olduğu gibi internet haber sitelerine de “görülebilir” şekilde “künye yayımlama” şartı geliyor. Ayrıca gazete ve internet haber sitesi gibi süreli yayınların kuruluşlarına ait belgelerden cumhuriyet savcılığı yerine BİK sorumlu olacak. Bununla birlikte internet haber siteleri de BİK’in belirlediği ilanlardan yararlanabilecek. Ancak sitelerin hangilerine ilan verileceğini belirleme yetkisi BİK’te olacak. 

Teklif ayrıca internet haber sitelerinde yayımlanan her türlü haberi iki yıl süreyle saklama zorunluluğunu da getiriyor. Herhangi bir haber veya yazı ile ilgili düzeltme ve cevap istenmesi halinde de internet siteleri, aynı punto ve yazıyla, haberin yayımlandığı aynı yerde “düzeltme ve cevap yazısını” yayımlamakla sorumlu olacak. Teklifte basın kartı komisyonunun kimlerden oluşacağına ilişkin madde dikkat çekiyor. Teklife göre, dokuz kişiden oluşacak komisyonda, iki üye ile temsil edilecek olan İletişim Başkanlığı, ayrıca belirleyeceği üç üye ile beş kişilik çoğunluğu elinde bulunduracak. Çoğunluğun, İletişim Başkanlığı’nca belirlenmesiyle birlikte basın kartı alacaklar üzerindeki yetki doğrudan İletişim Başkanlığı’nda olacak. 

ŞARTLAR DEĞİŞİYOR

Ayrıca yürürlükte olan 5187 sayılı Basın Yasası’na eklenen, ek 3. madde ile de “basın kartı” sahiplerinin “kasten işlenen bir suçtan dolayı beş yıl veya daha fazla süreyle hapis cezasına ya da şantaj, hırsızlık, sahtecilik, dolandırıcılık, görevi kötüye kullanma, yalan tanıklık, yalan yere yemin, iftira, suç uydurma, müstehcenlik, fuhuş, hileli iflas, zimmet, irtikap, rüşvet, kaçakçılık, ihaleye fesat karıştırma, suçtan kaynaklanan mal varlığı değerlerini aklama suçları ile milli savunmaya karşı suçlar, devlet sırlarına karşı suçlar ve casusluk suçundan hüküm giymemiş olması” koşulu getirildi. Bir kişinin bu suçlardan herhangi birini işlemesi halinde basın kartı doğrudan iptal edilecek. Sonrasında bu kişilerin kart almaya engel durum ortadan kalksa dahi iptal edilen basın kartı bir yıl süreyle verilmeyecek. Kişinin bu suçlardan birini işlemesi halinde ise kart iptal tarihinden itibaren beş yıl geçmedikçe o kişiye yeniden basın kartı verilmeyecek. 

‘SUSTURMA ARACI’

AKP ve MHP’nin hazırladığı, kamuoyunda “sosyal medya düzenlemesi” olarak da bilinen Dezenformasyonla Mücadele Yasa Teklifi TBMM’ye sunuldu. Ancak Cumhur İttifakı ortaklarının seçimlere yaklaşık bir yıl kala gündeme getirdiği düzenleme, içeriğiyle tepki çekti. Teklif ile Türk Ceza Kanunu’na (TCK) “halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma” suçu eklenirken bu suçu işleyenlere hapis cezası öngörülüyor. Basına yönelik para cezası, reklam yasağı ve sosyal medya ağlarına bant daraltma yaptırımları da öneride yer alıyor. Teklifi değerlendiren hukukçu Celal Ülgen, “Bu, tam olarak sansürün genişletilmesi ve istibdadın koyulaştırılması çabasıdır” dedi. 

Türkiye’de zaten düşünce ve ifade özgürlüğünün baskı altında tutulduğunu vurgulayan Ülgen, sosyal medya için de örneği görülmemiş bir yasaklama ve sansür getirildiğini kaydetti. “Burada temel sorun, gerçeği kim takdir edecek noktası” değerlendirmesinde bulunan Ülgen, “Gerçek AKP’ye göreyse bizim bütün söylediklerimiz bu yasa kapsamında suç sayılacak. Abdülhamit dönemini hatırlatınca kızanlar, bu yasa ile biraz daha Abdülhamit olduklarının farkında mı” sorusunu yöneltti. Ülgen, “Susan, korkan, pısırıklaşan bir toplum olmamızı bekliyor ve istiyorlar” diye konuştu. Hukukçu Ömer Faruk Eminağaoğlu ise “Teklifin içeriği, ifade özgürlüğüne yeni bir baskı, halkı susturmanın yeni bir aracı niteliği taşımaktadır” ifadelerini kullandı.