Ham Yağ

01 Şubat 2014 Cumartesi

CHP Giresun Milletvekili Selahattin Karaahmetoğlu, Bakanlar Kurulu kararnamesi ile Fiskobirlik’in TMO’dan 2 yıl vade ile ham yağ aldığını belirtip Tarım Bakanı’na sordu:
“Fiskobirlik, aldığı ham yağı yine aldığı fiyattan BİM marketlerine niçin satmıştır?”
Tarım Bakanı’nın yanıt vermesini beklemeden biz bu soruya bir karşılık verebiliriz:
Telefonda, Başbakan ile Urla’daki villanın taharet fıskiyesi, Başbakan’ın “kerime”si Sümeyye Erdoğan ile de aynı villa havuzunun perdesi üzerine görüş alışverişinde bulunan, en zengin 100 Türk arasında ilk 13’e giren BİM Mağazaları’nın sahibi Mustafa Latif Topbaş’ın başı göğe ersin diye... Senaryo Ankara’nın başına yıllardır çöreklenmiş olan Melih Gökçek, seçim öncesi kendisine bir topaç buldu, savurup savurup çeviriyor. Yerel seçimler öncesi “dış güçlerin destek verdiği gruplar sokağa dökülecekmiş, suikastlar olacakmış” falan filan. Geçmişte de Celal Bayar, her yıl “Bu kış Türkiye’ye komünizm gelecek” derdi, beklerdik gelmezdi.

Edremit’in Makus Talihi
Balıkesir’in Edremit ilçesinde CHP, çok partili döneme geçildikten bu yana hiç belediyeyi kazanamamış bugüne değin.
27 yıldır CHP’den Güre Belediye Başkanı seçilen Kamil Saka, bu kez Edremit’te CHP’nin adayı. Çok iddialı, “Yüzde 50’nin üzerinde bir oyla Edremit’te seçimi alacağız” diyor. Niyesini de şöyle açıklıyor:
“Güre’de başkanlık yaptığım süre boyunca makam odamın hiç kapısı olmadı. Oysa, Edremit’te halkın en çok yakındığı konu, seçildikten sonra başkanı görememeleri. Ben böyle olmayacağım. Bunun güvencesi de, 4 bin nüfuslu Güre gibi bir beldede, 27 yıllık bir belediye başkanı olarak halkın arasında hâlâ alnı açık dolaşabiliyor olmamdır.
Edremit’in sorunları, ilçenin ekonomik yetersizliğinden değil, kenti yönetenlerin kendilerini düşünmekten kenti düşünememelerinden kaynaklanıyordu. Bu değişecek. Halka biz, yalanın ve talanın olmadığı bir belediye vaat ediyoruz.” Edremit’in makus talihi yenilecek olursa, bu, bir inançlı CHP’linin alın teri ile olacak.

Gidiş Nereye?
Prof. Dr. Bilsay Kuruç’a göre, Türkiye kapitalizminin 1980’den bu yana ayrılmadığı yoldan sonra geldiği çıkmaz, tam da dünya ekonomisinin kör düğümlerinin çoğaldığı zamana rastlıyor:
“Dünya kapitalizmine tabiyet içinde bir Türkiye. Yeni yatırım yok. El değiştiren kuruluşlara yatırım deniyor. Yatırım yapılmayan ekonomide ulusal tasarruf oranları düşer. Tasarruf oranı düşerse de dış açık iflah etmez bir şekilde büyür.”
Kuruç, varılan son noktaya, 33 yıllık bir siyasi kontrol düzeni ile geldiğimizi savunuyor:
“Askeri yönetim, ardından koalisyonlar ve son olarak da tek parti aşaması. Sermaye sınıfı ekonomi üzerindeki siyasi kontrolü kendine en uygun siyasal modeli son 11 yılda buldu. Bu, dünya kapitalizmine ekonomik olarak tabiyetin siyasal modelidir. Bu model içinde ekonominin lokomotifi rantlarla işliyor. Gayrimenkul ve inşaat, hizmet sektörleri ile işleyen bir lokomotif. Ama motor, 17 Aralık’tan beri skandallarla yağ yakıyor. Türkiye kapitalizminin siyasal iktidarı, dışardan başka bir sınıfsal mücadele ya da muhalefet olmadan kendi içinden çöküyor. Çöküşün zincirleme etkileri bu yıl içinde sürecek.”
Nasıl süreceğine gelince... Kuruç’un öngörüleri şöyle:
“Tasarrufun kanaması, dış açığın büyümesinin ilk doğrudan etkisi döviz kurlarına olur ve oldu da. Kurdaki artış, doğalgaza, elektriğe, maliyetlere artçı depremlerle yansıyacak. Şirketler döviz kurlarındaki değişikliği bilançolarına zarar yazacaklar ve yükselen maliyetlerine yansıtacaklar. Halk ise, ücret ve maaşlarına hiçbir şey yansıtamayacak ve zararı üstlenecek. Enflasyon da birkaç tur atacak: Attıkça da ekonomi durgunluğa uğrayacak.”
Kuruç, geldiğimiz noktanın bir yol kazası olmadığı inancında:
“İnsan zaiyatı ve kaynak hasarı arttıkça parlatılan bir ekonominin son durak tablosundayız. Amerika dolar bastıkça Türkiye’yi yönetenler ‘Yarabbi şükür’ diyorlar. Amerika’nın dolar basmasına bağlı Türkiye’ye girecek olan sermayeye bağımlı hissediyorlar kendilerini. Oysa, dünya ekonomisindeki kördüğüm, Amerika’nın mecburen daha az dolar basmasına neden olacak. Bu da, Türkiye ekonomisini daha da kötüye götürecek.”
Bütün bu olumsuz gidişi, iktidar ve muhalefetteki kimi siyasilerin tersine halkın Haziran direnişleri ile kavradığına da değindi Bilsay Kuruç:
“Son 33 yıldır Türkiye’nin siyasal sistemi sol kanadı iptal edilmiş bir uçak gibi. İktidarı da, muhalefeti de böyle bir uçağı uçurmaya çalışıyor. Bunda daha fazla ısrar edildikçe uçağın uçmayacağını ne zaman kavrarlar, bilemiyorum. Şu anda kim kazanacak, kimin oyu düşecekten ibaret bir yerel seçim hummasına tutuldular. Humma, karşı karşıya kaldığımız tablonun ciddiyetle üzerine gidilmesini erteliyor. Sanırım, 30 Mart’tan sonra ekonomik olarak çok daha ciddi bir tabloyla karşılaşacağız.”    



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Şamar örnekleri 6 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları