Beşikten mezara kadar ayrımcılık

CHP’li Erdemir: Alevilere yönelik mezhepçi nefret söylemi hayatın her alanında görülüyor.

Yayınlanma: 03.07.2013 - 07:12
Abone Ol google-news

‘Nefret için değil özgürlük için örgütleniyorlar’ CHP Bursa Milletvekili, Doç. Dr. Aykan Erdemir’in Türkiye’nin 14 ayrı ilinde yürüttükleri bir AB projesinde, Alevilerin okulda, işyerinde, kışlada, mahallede, işyerinde ve kamu kurumlarında yoğun bir ayrımcılık yaşadıklarını tespit ettiklerini söyledi. “Aleviler öldüklerinde bile ayrımcı uygulamalardan kurtulamıyor” diyen Erdemir, katliam ve baskıların Alevilerde nefret değil, hak ve özgürlükler için dayanışma ve ittifaklara yönelten bir etki yarattığını söyledi.

CHP Bursa Milletvekili, Doç.Dr. Aykan Erdemir’in Alevilere yönelik ayrımcılıkla ilgili araştırmaları var. Erdemir, açılım, süreç, Suriye üçgeninde Alevilerin durumuyla ilgili sorularımıza şu yanıtları verdi:

- Alevi deyince akla sosyal demokrat, solcu, muhalif, mağdur ve folklorik olarak da cem, semah görüntüleriyle özetlenebilecek bir kimlik geliyor. 21. yüzyılda kentleşmeyle birlikte Alevilerle ilgili bu algı değişiyor mu? Değişmeli mi?

Göçle birlikte Türkiye’de ve dünyada yeni Alevi özneler oluşuyor. Kentlerde Aleviliği yaşamanın yeni biçim ve pratikleri ortaya çıkıyor. Kentli, sınır aşan, yazılı ve çevrimiçi Alevilik deneyimleri kırsal, yöresel, sözlü ve çevrimdışı Aleviliğin kadim öğretilerinin yeni ve genç anlatıları her geçen gün daha da görünür oluyor.

- Aleviler katliamlar, mağduriyetler üzerinden bir birliktelik mi kuruyor? Bir anlamda Ermenileri ya da hatta belki Yahudileri çağrıştıran bir kimliğe, aidiyete tutunma hali mi söz konusu?

Katliam tarihçeleri ve mağduriyet anlatıları Aleviler için birleştirici bir rol oynuyor. Fakat bu mağduriyetlerin hatırlanma biçimleri “dışarıda” sorumluları ötekileştirmekten çok “içeride” topluluk kimliğini ve dayanışmayı güçlendirmeye yönelik. Bu yönüyle de tepkiyi harekete geçirip nefreti güçlendiren değil hak ve özgürlükler için ittifaklara yönlendiren bir nitelik taşıyor.

- Alevilere karşı ayrımcılıkla ilgili bir çalışmanız da oldu. Bugün belli başlı hangi konularda ayrımcılık var?

Türkiye’nin 14 ayrı ilinde yürüttüğümüz bir Avrupa Birliği projesinde gördük ki Alevi yurttaşlar beşikten mezara ayrımcılık mağduru oluyorlar. Hatta öldüklerinde bile kurtulamıyorlar çünkü cenazeleri ayrımcı uygulamalara maruz kalıyor. Okulda, işyerinde, kışlada, mahallede, işyerinde ve kamu kurumlarında yoğun bir ayrımcılık yaşanıyor. Mezhepçi nefret söylemi ve ötekileştirme ülkemizde çok yaygın. Belki de artık araştırılması gereken konu Alevi yurttaşların ayrımcılık mağduru olmadığı istisnai mekân, kurum ve süreçler.

- AKP, Aleviler konusunda neden bir türlü adım atılmıyor?

AKP’nin son derece başarısız Alevi açılımı girişimi gösterdi ki Alevilik söz konusu olduğunda AKP’nin mezhepçi doktrini ve siyasi pragmatizmi çatıştığında kazanan doktrin oluyor. “Alevi” ötekiler, Sünni muhafazakâr kimliğin inşası ve mobilizasyonunda anahtar rol oynuyor. Bu nedenle de Aleviler AKP için tüm diğer inanç toplulukları içinde eşit hak ve özgürlüklere sahip bireyler olarak kabul edilmesi en zor topluluk oluyor.

- Çözüm sürecinde Öcalan’ın açıklamalarıyla Türk-Kürt İslam sentezi değerlendirmeleri yapılmaya başladı. Yeni ittifaklar kuruluyor, Aleviler bunların neresinde?

Bir inanç topluluğu olan Aleviler, diğer tüm inanç toplulukları gibi, farklı dil, kültür, etnisite ve siyaset çeşitliliğini barındırıyor. Aleviler arasındaki bu farklılıklara rağmen mesele temel hak ve özgürlükler olduğunda, Aleviler bir başka topluluğun hakları pahasına taktiksel ve pragmatik ittifaklarla günü kurtarma manevralarına hep soğuk baktılar. Aleviler muktedir olma derdinde değil. Kendini muktedir sananların Alevi olsun ya da olmasın diğer insanlar üzerinde tahakküm kurmasının karşısındalar. Kısacası Aleviler birinci sınıf vatandaş olmak istemiyorlar, sadece bu ülkede kimse ikinci sınıf vatandaş olmasın istiyorlar.


Banaz, zulme direnen Pir'in ve Madımak'ta yitirilen 35 canı bağrına basmış

Pir Sultan’ın arkasında 35 güvercin

Sivas’ta utancın müzesi yok; ama Pir Sultan Abdal’ın köyü Banaz’da katledilenlerin Yıldız Dağı’na karşı heykeli, anıtı var. Banazlılar, Osmanlı düzenine başkaldırıp asılan halk ozanı Pir Sultan Abdal’ı dev bir heykelle, Sivas’ta diri diri yakılan canları da 35 güvercin anıtıyla selamlıyorlar.

Banaz halkı, köylerinde yaşamış Pir Sultan Abdal’ı yaşatmak için çalışıyor, mücadele ediyor. Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Sivas Şubesi Başkanı Hidayet Yıldırım, bizi her yıl geleneksel etkinliklerin düzenlendiği Banaz’a götürüyor. 24. Geleneksel Pir Sultan Abdal şenlikleri bugün başlıyor, yarın da devam edecek. Duvarlarda, ağaçlarda Pir Sultan Abdal 2 Temmuz Kültür ve Eğitim Vakfı’nın şenlik afişleri var. Musa Eroğlu, Yusuf Gül, Nilüfer Sarıtaş, Selahattin Akarsu, Hikmet Karadeniz-Ahmet Mercan, Üç Çınarlar, Mine Kuş ile Banaz Köyü Yaşlılar Semah Grubu ve Tokat Turhal Ulutepe Semah Topluluğu ziyaret tepesinde olacak. Ayrıca, “muhabbet ve söyleşi”ler de var.

Banaz’da her adımda Pir Sultan Abdal var. Evi, adına yapılan çeşme. Çeşmenin üzerinde Pir Sultan’ın “Dönen dönsün ben dönmezem yolumdan” sözleri. Köyde sokaklarda dolaşırken “Kuşatılmış Bir İnancın Tarihi Alevilik” gibi kitapları bulunan Murtaza Demir’le karşılaştık. Demir, “Kızılbaşlıkta Pir Sultan’ın direnç damarı”na vurgu yaparken, Hidayet Yıldırım da “Bu köyde yaşayanlar 12 Eylül’den sonra çok işkence gördü” diye darbe dönemi acılarını anımsatıyor.
Köyün içinde çok sayıda Avrupa’da yaşayan Alevi yurttaşla karşılaştık. Köylerine, kültürlerine sahip çıkıyorlar. Hollanda’dan gelen Gültekin Bey, Yavuz Sultan Selim zulmünden kaçanların buralara sığındıklarını anlatırken, 3. köprüye Yavuz Sultan Selim adının verilmesine isyan ediyor. Köyde şenliklerin hazırlıkları sürerken, cemevinde bir semah gösterisi de izliyoruz. Arkasından ziyaret tepesine çıkıyoruz.

Heykelin yapım süreci

Pir Sultan Abdal’ın isyanını, direnişini, ilenişini simgeleyen 8 metrelik dev heykel çok etkileyici. Cahit Koççoban’ın yaptığı heykelin üzerine ziyaretçiler dileklerini yazmış, önündeki çalılıklara çaputlar bağlanmış. Heykelin üzerinde “2 erkek, bir kız ver, hayırlısından” benzeri yazılar gülümsetiyor. Bu heykelin yapım sürecini öğrendiğimizde -Gezi Parkı eylemlerini anımsayıp- yüzümüz gülüyor, yüreğimiz şenleniyor. Bakın, Cahit Koççoban nasıl anlatmış heykelin yapım sürecini:
“Bir ay süren tasarı çalışmaları sonunda üç önerinin maketini hazırlayıp önce Sivas’ta sonra Banaz’da halkın beğenisine sundum. Sivas’ta üç gün sergilendi. Şimdi uygulaması yapılan beğenildi. Daha sonra Banaz’da köylülerin tümü aynı tasarıyı seçtiler. Bu tasarıda Pir Sultan Abdal’ın başını göğe kaldırıp, ilenişi yazgısına isyanı, koyup gittiklerine yakınışı, ölüme direnişi simgeleşmiştir. Diğer tasarılarda sazı kucağında oturmuş, uzaklara bakan bir Türkmen kocası elinde bir gül tutuyordu. İkincisi sazını dizlerine tutmuş, başını göğe kaldırmıştı. Tüm köylülerle birinci tasarıda karar kıldık. Ertesi gün çalışmalara başlamak üzere iş bölümü yaptık.(...) Uzun ve yorucu çalışmadan sonra temmuz ayı ortalarında anıt bitti. 8 metre boyunda siyah bir kütle kayaların arasından göklere doğru yükseliyordu. İskeleyi yıktık. Tüm dağda olan insanlar birbirlerine sarıldı, kutladı. Göz yaşartıcı, gönendirici bir andı. Tek tek gruplar halinde genç yaşlı köylüler dağa doğru tırmanıyorlardı. Köyün hocası yıldırım çarpmasın, yıkılmasın diye içtenlikli bir dua okudu. Yaşlı kadınlar yüzünü merak ediyorlardı. Yüzü görünmeyecekti. Öyle tasarlamıştım. Ozanın sureti herkesin imgesinde nasılsa öyle kalsın istedimdi.”
Aynı tepede, aynı sanatçı tarafından yapılan bir de “Sivas Şehitleri Anıtı” var. Anıtta 35 rengârenk güvercin var ve altlarında Nâzım Hikmet’in dizeleri: “Sen yanmasan, ben yanmasam, biz yanmasak, nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa.”


PSAKD aracı hedef alındı

Alevilere bıçaklı sopalı saldırı

Ataşehir Pir Sultan Abdal Kültür Derneği’ne (PSAKD) ait araç, Kartal Adliyesi yakınlarında taşlı, sopalı saldırıya uğradı. Araca saldıran grubun tekbir getirerek “Bütün Alevileri öldüreceğiz” şeklinde bağırdıkları belirtildi.

PSAKD Ataşehir Şube başkanı Metin Arslan ve şöför Mahmut Aktaş, dün öğlen saatlerinde Taksim Gezi Parkı olayları sırasında yaralanan yurttaşların haklarını savunmak için Kartal Anadolu Adliyesi’nde suç duyurusunda bulunmaya gitti. Çağlayan Adliyesi’ne yönlendirilen Arslan ve Aktaş’ın içinde bulunduğu PSAKD aracına, Kartal Cevizli’de arkadan bir beton firmasına ait kamyon çarptı. Kamyondan inen şoför, ikiliye küfür ve hakaret ederken Kartal İlçe Müftülüğü ve camii çevresinde bulunan 40-50 kişilik grup da bıçak ve sopalarla şube başkanı ve şoförü linç etmek istedi. Polisin olay yerine gelmesiyle grup dağılırken Arslan ve Aktaş yaralı olarak Kartal polis merkezine götürüldü. Kamyon şöförü gözaltına alınırken diğer saldırgan gruptan kimse gözaltına alınmadı. Arslan ve Aktaş gittikleri hastaneden aldıkları darp raporuyla suç duyusunda bulundu. Arslan “Saldırının Başbakan’ın ‘yüzde ellisini evlerde zor tutuyoruz’ açıklamasının ardından Alevilere karşı başlatılan linç kampanyasının devamıdır. Saldırganlardan bir kişi bile gözaltına alınmadı” dedi. Saldırının bölgede inşaat yürüten bir müteahhit tarafından organize edildiğini belirten Arslan, gerekli bilgileri savcıya ilettiğini kaydetti. Olayın ardından sözkonusu beton firmasının genel müdürünün kendisini aradığını da kaydeden Arslan, müdürün özür dilediğini ve kamyon şöförünün iş akdinin feshedildiğini söyledi.


PİR SULTAN anılıyor

Banaz’a kültür akını

Pir Sultan Abdal Kültür ve Anma etkinliklerinin 24.’sü Pir Sultan Abdal’ın doğduğu Sivas’ın Yıldızeli ilçesine bağlı Banaz köyünde bugün başlıyor. Hafta sonu sürecek etkinliklere Musa Eroğlu başta olmak üzere pek çok sanatçı da destek veriyor. Pir Sultan Abdal 2 Temmuz Kültür ve Eğitim Vakfı’nın organize ettiği etkinliklere Pir Sultan Abdal Kültür Derneği, İstanbul, Ankara Banaz Köylüleri Sosyal Dayanışma ve Kültür Derneği, Kartal Cemevi Vakfı, Kızılırmak Yerel Dernekler Federasyonu ile Ankara Hacıbektaş Eğitim ve Kültür Derneği destek verdi. Bu yılki etkinliğe İstanbul, Ankara, Tokat, Çorum, Sivas ve ilçelerinden, çevre köylerden katılımın yoğun olacağı belirtilirken Eroğlu, Yusuf Gül, Nilüfer Sarıtaş, Mine Kuş, Hikmet Karadeniz, Ahmet Mercan, Selahattin Akarsu’nun da aralarında bulunduğu pek çok sanatçı da etkinliklere katılacak. Anma etkinlikleri kapsamında İsmail Şimşek, Hüseyin Gazi Metin, İsmail Kaya, Ozan Çatalyürek’in katıldığı söyleşi ve bu yıl 4.’sü gerçekleştirilen Âşık Deryani şiir yarışması ödülleri verilecek. İki gün sürecek etkinlikte Tokat Turhal Ulutepe Semah Topluluğu ile Banaz Köyü Yaşlılar Semah Grubu gösteri yapacak.


Alevi örgütlerinden miting

Ötekileştirmeye karşı Kadıköy’e!..

Alevi örgütleri, AKP’nin kendilerini dışlayan ve nefret söylemi içeren politikalarına karşı Kadıköy İskele Meydanı’nda pazar günü miting düzenleyecek. Siyasi iktidara bir kez daha seslenecek olan Aleviler, başta 3. köprüye verilen Yavuz Sultan Selim adının kaldırılması için inkârcı ve asimilasyoncu politikalardan vazgeçme çağrısı yapacak.
Alevi Bektaşi Fedarasyonu (ABF) bileşenleri ve Pir Sultan Abdal Kültür Derneği (PSAKD) İstanbul Şubesi tarafından 2 Temmuz 1993’te Sivas’ta katledilen aydın ve yurttaşları anmak ve 3. köprüye verilen Yavuz Sultan Selim adına tepki göstermek amacıyla Kadıköy’de yarın miting düzenleyecek. Saat 15.00’te Söğütlüçeşme ve Numune Hastanesi önünde toplanarak Kadıköy’e yürüyecek Alevilere, çeşitli siyasi parti ve sivil toplum örgütleri de destek verecek.Saat 17.00’de başlayacak mitingde CHP Milletvekili Sabahat Akkiraz ve sanatçı Arif Sağ da türkü ve deyişlerini seslendirecek.


BDP’li Sebahat Tuncel kendisini, ‘Kürt Alevisiyim, sosyalistim, feministim’ diye tanımlıyor

‘Erdoğan’ın dili mezhepçi’

*Sebahat Tuncel, Öcalan’ın mesajının bazı çevreler tarafından Kürt ve Alevi hareketini birbirinden uzaklaştırmak için manipüle edildiğini savundu. AKP’nin Alevi açılımını, kontrol altına alma, engel olmaktan çıkarma çabası olarak değerlendiren Tuncel, Erdoğan’ın Reyhanlı saldırısına ilişkin sözlerini de ‘ayrıştırıcı, çatıştırıcı bir dil’ olarak yorumladı.

BDP İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel, kendisini “Kürt Alevisiyim. Etnik olarak Kürt, inanç olarak Aleviyim. Bütün öteki kimlikleri üzerimde taşıyorum. Kürt, Alevi, kadın, sosyalist, feminist...” diye tanımlıyor. Kimlik politikası eleştirilerine “Bu ülkede bir kimlik ezildiği için bu sorunlar yaşanıyor, kimse durduk yerde, kimlik siyaseti yapayım demiyor” karşılığını veriyor. Öcalan’ın Nevruz mesajında Alevilerin dışlandığı eleştirileriyle ilgili olarak şu değerlendirmeleri yapıyor: “Kürt hareketiyle yakınlaşan Alevi hareketini birbirinden uzaklaştırmaya yönelik özel bir politika olarak, bir kesimi manipüle etmeye yönelik yorumlar yapılıyor. Sayın Öcalan daha sonra Avrupa’daki Alevi konferasına gönderdiği mesajda net olarak ifade etti.

Kürt hareketinin Alevilere karşı bir tavrı olmamıştır, aksine hak ve özgürlük mücadelesi konusunda çok net tavır almıştır. Türk-Kürt-Sünni ittifakı yorumları da doğru bir yaklaşım değil. ‘İslam kardeşliği’ lafı üzerinden manipüle edildi. Sayın Öcalan mesajında, ‘Türk halkı bilmeli ki, Kürtlerle bin yıla yakın İslam bayrağı altındaki ortak yaşamları, kardeşlik ve dayanışma hukukuna dayanmaktadır. Gerçek anlamında bu kardeşlik hukukunda, fetih, inkâr, ret ve imha yoktur, olmamalıdır’ diyor. Bu, bir gelecek tasavvuru olarak yorumlandı. Kürt özgürlük hareketinin gelecek tasavvuru daha özgürlükçü, daha eşitlikçi, daha seküler bir toplum yapısıdır. ”

Sebahat Tuncel, “Devletin ‘açılım’ dediği Alevileri kontrol altına alma, engel olmaktan çıkarma yaklaşımıdır” derken, Yavuz Sultan Selim köprüsü tartışmalarıyla ilgili olarak “Biz 3. köprünün yapılmasını kabul ediyormuşuz gibi ismini tartışıyoruz” diyor.


Reyhanlı saldırısı

Tuncel, BDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın Reyhanlı saldırısından sonra yaptığı “Hükümetin yanındayız” açıklamasını anımsatmamız üzerine “O açıklama, Alevi-Sünni çatışması yaratmak isteyenler var, saldırının aydınlatılması konusunda hükümetin yanındayız, anlamındaydı. BDP, AKP’nin Suriye politikasını hep eleştirdi. Türkiye’nin bu kadar Suriye’nin içişlerine karışması kabul edilebilir bir durum değil” görüşünü dile getiriyor. Başbakan Erdoğan’ın “Reyhanlı’da 53 Sünni vatandaşımız şehit oldu” sözlerini de hayretle izlediklerini vurguluyan Tuncel, “Çok ayrıştırıcı, çatıştırıcı, yangına körükle gitmek isteyen bir dil. 53 yurttaşımız demek varken, neden bu dil? Bu mezhepçi bir yaklaşım” diyor.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler