“Dünyamızın gerçek kahramanları”

2014 Cannes Film Festivali’nde Ken Loach’un yapımcısı Rebecca O’Brien, Jimmy’s Hall’un (Özgürlük Dansı/2014) ustanın son filmi olduğu açıklamasını yaptı.

Yayınlanma: 05.12.2014 - 19:37
Abone Ol google-news

“Bu açıklamayı üzerimde büyük bir baskı varken yaptım. Film çekmek için enerji gerek. Sabahın beş buçuğunda kalkıp 16 saat ayakta kalmak benim için  güçleşti” diyen 77 yaşındaki yönetmen Ken Loach 1960’larda girdiği sinemada savaşımını sürdürmekte. Karışıklığı, düzensizliği, güvensizlikleri gidermek için film yaptığını belirten Loach bugüne dek politik görüşünden, bakışından hiç ödün vermedi, daima işçi sınıfının, ezilenlerin, sömürülenlerin yanında oldu.
 

Denizci, asker, liman ve maden işçisi İrlandalı komünist lider, politik aktivist James Gralton’un gerçek yaşamından esinlenerek çektiği filminde Gralton’un 10 yıllık işçiliğinin ardından 1932’de ABD’inden İrlanda’ya dönüşünü anlatıyor. Ülke iç savaştan çıkmış, yeni hükümet çiftçilere, işçilere, gençlere umut kaynağı olmuştur. New York’tan Lietrim kasabasına yaşlı öğretmen annesi Alice’in(Aileen Henry) yanına dönen Jimmy(Barry Ward) gençlerin işsiz olduklarını, amaçsızca dolaştıklarını görür. Onların istekleriyse özgürce dans edilen, müzik, sanat, edebiyatla uğraşılan eski halk salonunun yeniden açılmasıdır. James Connolly ve Padraic Pearse’in kültür salonu kapatılmıştır, Jimmy’nin eski nişanlısı Oonagh(Simone Kirby) ise yeni bir aile kurmuştur. Eski düşmanları Katolik kilisesi ve toprak sahipleriyle karşılaşan Jimmy dostlarının
yardımıyla onlara karşı koyar.

Salon açılır, müzik, dans, resim, boks, jimnastik, şiir, edebiyatla ilgili dersler başlar. Jimmy ve halk salonu papazların, toprak sahiplerinin hedefi olurlar. Peder Sheridan(Jim Norton) vaazında cazın şehveti ateşleyen ritimlerle dolu olduğunu söyler, cemaatinden salona gidenlerin adlarını okur, Jimmy ve arkadaşlarını din düşmanı ilan eder. Pederle başbaşa yaptığı konuşmada Jimmy, dostlarına, sınıfına inandığını, yaşamlarını anlamak için çaba harcadıklarını, kendi içlerinde yalıtıldıklarını, yok olup gittiklerini, salonun onların içindeki en iyi şeyleri ortaya çıkardığını vurgular. Zamanla salonun işlevide değişir, toprak sahiplerince evlerinden çıkarılan ailelere yardım eder. 1920’lerin New York’unu, vahşi fırsatçılığı, herkesi saran açgözlülüğü, bolluk ülkesinin nasıl sefalete sürüklendiğini gören Jimmy “Yaşamlarımızın denetimini ele almalıyız, yaşamalı ve bundan onur duymalıyız” der.

Gralton, kilise ve varsıllarca çok tehlikeli bulunduğu için yasadışı yabancı olarak tutuklanır, Amerika’ya geri gönderilir. 29 Aralık 1945’te yaşamını yitiren Jimmy ömrünün sonuna dek New York’ta yaşar, İrlanda devletince yurduna dönmesi  yasaklanır. James Gralton, Katolik kilisesince aforoz edilmiş, yasalarla  istenmeyen kişi ilan edilmiş, 1933’te sürgüne gönderilmiş ilk İrlandalıdır. Carla’s Song’dan(Carla’nın Şarkısı/1995) beri Loach’un senaryolarını yazan Paul Laverty politikayı, aşkı, dramı, mizahı başarıyla harmanlıyor.  James Gralton’un gerçek öyküsünden çok etkilenen :”Onun öyküsü günümüz uygarlığını anlamak için gereken tüm temaları içeriyor. Kadınların, erkeklerin dans edebildikleri, birbirlerinden birşeyler öğrendikleri, politika hakkında konuştukları, evlerinden atıldıklarında dayanıştıkları bir özgürlük ortamı bulması çok önemli. Yaşamımda Jimmy gibi savaşımları uğruna özel yaşamlarını feda eden çok sayıda politik militan gördüm. Onlar dünyamızın gerçek kahramanlarıdır” diyen Ken Loach paranın desteğindeki kilisenin sermaye ilen ittifakını gözler önüne seriyor.

Tek umudu gençlerde gören Ken Loach’un insancıl, duyarlı, yaşam dolu Jimmy’s  Hall’u(Özgürlük Dansı) 12 Aralık’ta gösterimde.
 


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler