Hatalı test yanlış tedavi demek

Doğru ve uygun olmayan malzemelerin kullanılması, hijyenik olmayan ortamlarda testlerin yapılması gibi durumlar tahlil sonuçlarını etkiliyor.

Yayınlanma: 05.07.2018 - 21:25
Abone Ol google-news

 

Doktorun doğru karar vermesinde büyük oranda etkisi olan laboratuvar testleri (genellikle kan testleri), tanıdan tedaviye ve hastalığın gidişatına dek pek çok alanda gösterge olarak kullanılıyor. Ancak kan, idrar, gaita (dışkı) alma işlemi, standartlara aykırı bir şekilde doğru ve uygun malzemelerle yapılmadığı takdirde hastalar için hayati riskleri de beraberinde getiriyor. Türk Biyokimya Derneği (TBD) Başkanı Doç. Dr. Doğan Yücel, laboratuvarlarda yapılan hataların yaklaşık yüzde 70’e yakınının “preanalitik” veya analiz öncesi aşama olarak adlandırılan, test isteminin doktor tarafından yapılması ile başlayan ve testin yapılışına kadar geçen süreçte meydana geldiğini söylüyor. Doç. Yücel, labarotuvar test sürecini 3 aşamaya ayırdıklarını anımsatarak “Biri preanalitik, biri analitik, biri post analitik evredir. Preanalitik evre klinisyenin (hekimin) testi istemesinden başlayıp numunenin bize gelip analiz için çalışmaya başladığımız zamana kadarki süreci kapsıyor. Yani preanalitik evre, hastadan tahlil istenmesiyle başlıyor” diyor. Daha çok kan ve idrarla çalıştıklarını anlatan Yücel, en çok yapılan hatalara ilişkin şunları söylüyor: “Numune almadan önce hastanın hazırlanması, açlık gerekiyorsa aç olması, ilaç kullanıyorsa bazı ilaçları almaması, daha sonra hastanın kimliklendirilmesi yani doğru hastadan numuneyi almaktır. Kan tüplerinin belli özellikleri var, bunların birbirine karıştırılmaması gerek. Uygun tüple alınması, uygun şekilde laboratuvara transferi ve laboratuvarda da yine analizden önceki işlemler önemli. Diyelim kan alınacak; önce damar tespit edilecek, alkolle silinecek, kuruması beklenecek, sonra iğneyle belli bir açı tutturup damara girilecek (eskiden enjektörle yapılırdı, kan enjektöre çekilirdi), sonra da vakumlu tüplere numune alınacak. Hangi test için hangi tüpe örnek alınacağı, tüp kapaklarının renginden belli. Bu tüpler mor, sarı gibi renklerdedir, farklı analizler için kullanılır, belli sıralaması vardır. Hastadan pek çok test istenir, onların belli sırayla alınması gerek. Gelişigüzel alınırsa sıkıntı yaşanır, çünkü tüplerin içinde katkı maddeleri var, bir sonraki kanı veya tüpü etkileyebilir. Tuvaletler temiz olmalı. Bu hem tahlilin sonucunu hem de hastanın sağlığını olumsuz etkiler.”

‘Yüzde 70 hata oranı’

Tahlilin yanlış yapılmasının yanlış tedavi ile sonuçlandığını ve bunun son derece önemli sonuçlar doğurabileceğine dikkat çeken Yücel, şöyle devam ediyor: “Diyelim yanlış bir hastadan kan alındı, bambaşka bir sonuç gider veya yanlış tedavi ile sonuçlanabilir, zaman kaybı yaşanır. Ayrıca uygun olmayan tüp ile kan alınmasıyla, tüpün içindeki kimyasal testin sonucunu etkileyebilir. Örneğin kalsiyumu ve magnezyumu sıfır ya da gerçek değerin çok altında bulunabilir gibi... Preanalitik evredeki hataların oranı ortalama yüzde 70. Yani toplam hataların yüzde 70’i bu evrede yapılıyor. Bu oran dünyada da benzer. En sık görülen yanlış tüp kullanımına bağlı hatalardır. ” Dernek Preanalitik Çalışma Grubu Üyesi Doç. Dr. Mehmet Şenes ise hataları engellemek ve doğru test sonuçları alınmasını sağlamak amacıyla ulusal kılavuzlar hazırlandığını kaydediyor.

Uzmanlar uyarıyor

Laboratuvarlarda yapılan hataların yaklaşık yüzde 70’i ‘preanalitik veya analiz öncesi aşama’ olarak adlandırılan, test isteminin doktor tarafından yapılması ile başlayan ve testin yapılışına kadar geçen süreçte meydana geliyor


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler