Erdoğan yine tehdit etti: Biz tökezlersek Türkiye de sıkıntıya düşer

AKP'li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan partisinin il başkanları toplantısında konuştu: Türkiye'nin kaderi AKP'nin kaderiyle bütünleşmiştir. Biz tökezlersek Türkiye de sıkıntıya düşer. AKP'nin kaybetmesinin bedelinin Türkiye'ye faturasının ne olacağını 7 Haziran ile 1 Kasım arasında gördük.

Yayınlanma: 06.09.2017 - 14:25
Abone Ol google-news

AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, AKP Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı'na katıldı. AKP Genel Merkezi'nde düzenlenen toplantıda hitap eden Erdoğan, Myanmar'ın Arakan eyaletinin kuzeyindeki olaylara ilişkin açıklamalarda bulundu. Özellikle sosyal medyada yer alan bazı görüntülerle haberlerin Arakan'la ilgisi olmadığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Arakan, bizim için meçhul bir yer, hiçbir ilgimizin olmadığı bir coğrafya değildir. Arakan'daki sıkıntının uzun geçmişi olan karmaşık sebepleri bulunan farklı hesaplarla sürekli kaşınan meselelerden kaynaklandığını elbette biliyoruz. Medyada özellikle de sosyal medyada dolaşan görüntülerin, resimlerin, haberlerin pek çoğunun da Arakan ile ilgili yoktur. Bu resimlerin bir kısmı, bizdeki Gezi olayları ve bölücü örgütün çukur eylemleri dahil dünyadaki pek çok hadisede kullanılmıştır. Merkezi farklı yerde. Bölgeyle ilgili provokasyonlar, sadece medyayla sınırlı da değildir. Bir anda ortaya çıkan ve arkası karanlık silahlı örgütlerden yerel devlet güçlerinin hukukla insanlıkla bağdaşmayan davranışlarına kadar pek çok sorun birlikte yaşanıyor. Rohingya diasporasının da bu meselede zaman zaman farklı kaygılarla hareket ettiğini biliyoruz. Tüm bunlara rağmen orada milyonlarca insanın mağduriyetine yol açan gelişmelerin yaşandığı bir hakikattir. Bölgede Birleşmiş Milletler dahil neredeyse hiçbir uluslararası kuruluşun ve yardım örgütünün faaliyet göstermesine izin verilmemesi yaşanan hadiselerin vahametini ortaya koymaktadır" diye konuştu. 

Almanya'da Türk Seçmen Anketi: Erdoğan Türkleri etkileyemedi

"MASUM İNSANLARIN CANI, KANI, GELECEĞİ PAHASINA BUNU YAPMAYIN"

Arakan'da yıllardır devam eden insani dramın bilinmesinin ve gündeme gelmesinin istenmediğini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: "Son gelişmelerin ardından yaptığımız görüşmeler sonunda, TİKA'nın bölgedeki yardım faaliyetlerini sürdürmesini temin ettik. Ben, dün başkanla bir görüşme yaptım. Görüşmeden sonra kapıları açtılar ve bin ton TİKA kamplara yardım götürüyor. Dışişleri Bakanı'mız, Bakü'den Bangladeş'e geçiyor. Eşim, oğlum, Fatma Betül Sayan kardeşimiz, Ravza Hanım bir heyet olarak gazeteciler, hep birlikte bu gece Bangladeş'te olacaklar. Kampları dolaşıp, yardım dağıtacaklar. Bu, ilk etap. İkinci etap da on bin ton yine gıda, ilaç, giysi vs. gibi yardımlar dağıtılacak. Önümüzde BM Genel Kurulu var. Orada da bütün yapacağımız görüşmelerde, konuşmada bizim önemli gündem maddemiz olacak. Arakan Müslümanlarının, bölgesel hesapların kurbanı olmaması için hem kendimiz çalışacağız hem de tüm uluslararası mekanizmaları harekete geçireceğiz. Bu mazlum halk, bölge üzerinde hesabı olan iki gücün arasında ezilmeyi kesinlikle hak etmiyor. Toprağın altındaki doğal gaz, petrol yatakları ve kıyılardaki limanlar için mücadele edenlerden tek istediğimiz, bunu masum insanların canı, kanı ve geleceği pahasına yapmayınız"

"ELLERİNDE EN GÜÇLÜ KİTLE İMHA SİLAHI BULUNDURANLAR, BİZE 'SAKIN HA' DİYOR"

Kuzey Kore'nin füze denemelerinden kaynaklanan gerilimi de yakından ve endişeyle takip ettiklerini vurgulayan Erdoğan, "Japonya ve Güney Kore gibi dostlarımızı birebir ilgilendiren bu krizin en kısa sürede çözülmesi dileğimizdir. Kitle imha silahları üzerinden yürütülen bir kavganın kazananının olmayacağı açıktır. Bizlere 'Sakın ha kitle imha silahı yapmayın' tavsiyesinde bulunanlar kimler? Ellerinde en güçlü kitle imha silahı bulunduranlar, bize 'Sakın ha' diyor. Tamam da sizdekiler ne olacak? Bu işin önünü açan sizsiniz. O zaman gelin, dünyada eğer nükleer silahlara yönelik mücadele başlatılacaksa bu önce sizden başlamalı. Böyle bir kavgada zararı sadece taraflar değil, tüm insanlık görecektir. Kuzey Kore'yi bir an önce gerilimi tırmandıran eylemlerden ayrıca vazgeçmeye davet ediyoruz" dedi. 

"PARTİM VE ŞAHSIMLA YATIP, KALKAN SİYASET TARZININ AVRUPA ÜLKELERİNE KAZANDIRACAĞI BİR ŞEY YOK"

Bir süredir Avrupa Birliği ülkelerinin, Türkiye'yle ilgili olumsuz yaklaşımlarda bulunduğuna dikkat çeken Erdoğan, Almanya'nın Türkiye karşıtlığını, kendi seçimlerinin ana teması haline getirdiğini savundu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Biz, şuna inanacağız. Türkiye, resmi devlet politikası olan AB üyeliği stratejik hedeflerinden şüphesiz ki vazgeçmiş değildir. Bu doğrultuda önce aday üyelik ardından tam üyelik müzakerelerinin başladığı günden beri üzerimize düşen görevi yerine getirdik; getiriyoruz. Biz görevimizi yaptık. AB'den kaynaklı gecikmeleri, bu reformların aynı zamanda kendi vatandaşlarımızın demokratik ve ekonomik standartlarını yükselteceği inancıyla mesele etmedik ve yolumuzda ilerledik; ancak ülkemize verdiği sözleri yerine getirmeyen AB'nin dönüp, bir de bizi itham etmesi açıkçası katlanılabilir bir durum değildir. Daha önce Avusturya, Belçika, Hollanda'nın şimdi de Almanya'nın Türkiye karşıtlığını, kendi seçimlerinin ana teması haline getirmiş olmasından fevkalade rahatsız olduğumuzu ifade etmek isterim. Adeta gece gündüz Türkiye'yle partimle ve şahsımla yatıp, kalkan bu siyaset tarzının Avrupa ülkelerine kazandıracağı hiçbir şey yoktur" diye konuştu. 

"BU ŞAHISLAR, BENİM YÜZÜME NASIL BAKACAK?"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: "Gün ola, harman ola. Bu şahıslar benim yüzüme nasıl bakacak? Ya ben sırtımı dönüp, geçeceğim ya onlar sırtını dönüp, geçecek. Bunun başka izahı olmaz. İkide bir yatıyorlar, kalkıyorlar 'Türkiye'; yatıyorlar, kalkıyorlar 'Erdoğan'. Erdoğan size ne yaptı? Bu seçim Türkiye'de mi Almanya'da mı yapılıyor? İşinize bakın. Bizimle niye uğraşıyorsunuz? Hadi biz seçimimizi yaptık. Sizin istediğiniz gibi olmadı, bizim istediğimiz gibi oldu. Şimdi siz, kendiniz seçim yapıyorsunuz. Yapın, kim kazanırsa kazansın; bizi ilgilendirmiyor. Ben Almanya'daki vatandaşlarıma, soydaşlarıma şunu söylüyorum. Aman ha, demokratik hakkınız olan oyunuzu kullanırken, Türkiye düşmanlarına oy vermeyin; diyorum. Varsın ana muhalefet partisi SPD ile iş birliği yapsın. Onlar bu dostluklarını sürdürsünler, ayrı bir konu. Ben, gerçek manada vatansever, milliyetperver, ülkemin aşığı olan Almanya'daki kardeşlerime diyorum ki 'Siz Türkiye düşmanlarının kim olduğunu biliyorsunuz, sakın ha onlara oy vermeyin'. Çünkü bu yaklaşım Avrupa'yı hızla İkinci Dünya Savaşı öncesi siyaset iklimine doğru sürüklüyor. Bizim 'Nazi' benzetmelerimize alınıyorlar ya Nazizim'de ne varsa siz onu yaptınız, onu yapıyorsunuz. Niye rahatsız oluyorsunuz? Ben 'Sen Nazi'sin, sen faşistsin' demiyorum ki olayı anlatıyorum. Bu olay, Nazizim'dir. Bu olay, faşizmdir. Siz bunu yapıyorsunuz. Seçim kampanyalarında, bu sıfatı hak etme yarışına girdiniz; açıkça ortada"

"TAM ÜYELİK MÜZAKERELERİNİ BİTİRMEYE ZORLAMAK; İKİYÜZLÜLÜK, RİYAKARLIK, SİYASİ AHLAKSIZLIKTIR"

Almanya'dan, Türkiye'nin AB üyelik sürecine ilişkin yapılan açıklamaların ardından AB'den gelen yanıtlara değinen Erdoğan, şunları söyledi: "Avrupa Birliği organlarından ve Avrupa ülkelerinden Türkiye'ye karşı olan politikalarında sahici ve samimi olmalarını istiyoruz. Neymiş? Türkiye'nin AB'ye karşıymışlar, engelleyeceklermiş filan falan. Seçimden sonra da müracaatı yapıp, şimdi AB'den de sesler gelmeye başladı. Ne diyorlar? 'Belirleyici olan Almanya değil. Bu, bir birliktir dolayısıyla karar beraber alınır'. Hayırlı olsun, bir an önce alın şu kararı. Buradan ben, kendilerine şunu söylüyorum. Türkiye'nin AB ile olan mevcut ilişkisine bile tahammül edemiyorsanız çıkın, bunu mertçe söyleyin ve gereğini yapın. Böylece Avrupa halkları ve tüm dünya Avrupalı siyasetçilerin gerçek yüzlerini görme, ona göre de değerlendirmesini yapma imkanına sahip olacaktır. Bu mertliği göstermek yerine Türkiye'yi, AB tam üyelik müzakerelerini bitirmeye zorlamak; ikiyüzlülüktür, riyakarlıktır, siyasi ahlaksızlıktır. Bizim, AB ile bir derdimiz olmadı; ama şöyle bir zaman tünelinde geri gidersek 59 fiili, 63 resmi üyelik sürecimiz. 63'ten bu yana Türkiye'yi kapıda bekleten siz oldunuz ve verdiğiniz hiçbir sözü de tutmadınız. Türkiye, geliyor; bunu gördünüz ve fasılların aç-kapa anlayışını kaldırdınız. Açılır, kapanırdı. Daha da öte bizi zirveye davet ederlerdi. 15 fasıl olduğu dönemde, zirve toplantılarına başbakan olarak katılırdım. Ne zaman ki Sarkozy ve Merkel, ülkelerinde başkan seçildiler ondan sonra Türkiye'yi bu zirvelere kabul etmemek için dediler ki 'Burada yeni bir anlayış getirelim. Zirvelere müzakere adayı veya müzakereciler katılmasın'. Ondan sonra bizi bu zirvelere almadılar. Sonra da zaten fasılları iyice çıkmaza sokmak için 35'e çıkardılar. Bütün tezgah, Türkiye üzerinde"

"SÖZLERİNİN ERİ DEĞİLLER, KENDİLERİNE YAKIŞANI YAPIYORLAR"

Vize meselesinde de verilen sözlerin tutulmadığını dile getiren Erdoğan, "Hiç ilgisi, alakası olmayan Latin Amerika'dan ülkeler AB'de Schengen'e dahil edildi; ama Türkiye'yi buraya dahil etmediler. İşleri, güçleri Türkiye. Bu kadar samimiyetsizlik olur mu? Türkiye'de 3 milyon mülteci var. Dediler, yardım. Biz, bunlardan yardım da istemedik; ama tabloyu gösterdik. Bizim şu ana kadar harcadığımız, rakam olarak 30 milyar Dolar'ı aştı. Onların bize verdiği, şu ana kadar 850 milyon Avro. Şu anda duraksama dönemine girdi; çünkü sözlerinin eri değiller. Geçen yılın temmuzunda 3 milyar Avro vereceklerdi, aynı yılın sonuna kadar bir 3 daha vereceklerdi. Sözlerini tutmadılar. Niye? Kendilerine yakışanı yapıyorlar. Bunları kendilerine söylediğinde 'Kenarda hazır şu an' diyor. Hazırsa ver. Bu para bizim bütçemize girmiyor zaten. Hadi, sözünüzün gereğini yapın. Yapmadılar" dedi. 

"TÜRKİYE'Yİ SEÇİM MEYDANLARINDA MEZE YAPMAYA ÇALIŞANLARA FIRSAT VERMEYECEĞİZ"

Türkiye'nin müktesebat, uyum süreci ve düzensiz göçün önlenmesi konularında tüm taahhütlerini yerine getirdiğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Şu anda adım atması gereken taraf, Avrupa Birliği'dir. Ya sözlerini tutup, tam üyelik sürecinin önünü açacaklar ve düzensiz göçün önlenmesiyle ilgili yükümlülüklerini yerine getirecekler ya da çıkıp, 'Biz, Türkiye ile yola devam etmek istemiyoruz' diyecekler. Bu işin başka çıkışı yok. Kusura bakmasınlar, Türkiye'yi seçim meydanlarında meze yapmaya çalışanlara bekledikleri fırsatı vermeyeceğiz. Bunu, böyle bilsinler. Kısa vadeli çıkarları uğruna Avrupa halklarını Türkiye ve onun üzerinden özellikle İslam ve Türk düşmanlığıyla dolduranlar, uzun vadede bunun acısını çok çekeceklerdir. Bugün bizi hedef tahtasına koyanların okları, tarihi bir hakikattir ki yarın birbirilerine dönecektir. Çok geç olmadan AB organlarını da Avrupa ülkelerini de Türkiye ile ilgili politikalarını hakkaniyete ve anlaşmalara uygun şekilde düzeltmeye davet ediyoruz" diye konuştu. 


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler