Erdoğan hakkında suç duyurusunda bulunan Gezi gazisi Aydoğan: Ailem için tedirginim

Gezi gazisi Aydın Aydoğan, Cumhurbaşkanı Erdoğan hakkında suç duyurusunda bulunduktan sonra yaşadıklarını anlattı.

Yayınlanma: 03.03.2018 - 21:21
Abone Ol google-news

 

 Gezi direnişi sırasında yaralanan Aydın Aydoğan, 5 yıldır adliyeler ve hastaneler arasında mekik dokuyor. 11 Haziran 2013 tarihinde gaz kapsülü ile sol ayağından yaralandı. 1 ay hastanede yattı, aylarca ayağının üstüne basamadı. Polisler ve bakanlıklar aleyhine açtığı tazminat davası reddedildi. Suç duyurusu ise faili meçhule gönderildi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan hakkında, Gezi eylemine katılanlar için söylediği sözler nedeniyle suç duyurusunda bulundu. Şimdi, ne zaman adliyeye gitse gözaltına alındığını, polislerce darp edildiğini söylüyor. Aydoğan, yaşadığı sıkıntılı günleri Cumhuriyet’e anlattı.

Gezi’den sonra hayatınız nasıl değişti?

 Gezi’den önceki Aydın ve Gezi’den sonraki Aydın var. Zor günler geçiriyorum. Benim ve toplumun zor günler geçirmemizin nedeni ise Gezi’yi anlatamamış olmak. Hakkımı aramaya niyetlendim. Soruşturmama bakan savcı 7 kez değişti. Dosya şimdi faili meçhulde. Artık savcılarla görüşemiyorsunuz. Polisler kapılarında nöbet tutuyorlar. Dosyanızı takip etmek istediğinizde savcıya en fazla iki soru sorabiliyorsunuz, içerde zaten polisler oluyor. ‘Kaleme gidin’ diye polislerin sizi dışarı davet etmelerine şahit oluyorsunuz

Cumhurbaşkanı hakkında neden suç duyurusunda bulundunuz?

 Sayın Erdoğan’ın Gezi Parkı olaylarına karışanlarla ilgili hakarete varan söylemlerini yıllardır televizyonlarda, yazılı ve görsel medyada izliyorum. Söylediği kelimeler Türk Dil Kurumu’na göre hakaret içeriyor. Çapulcu, kemirgen, barbar, vandal, terrörist ajan, piyon...Birine onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnat etmek suçtur. Trabzon'da yaptığı bir konuşmada ‘15 Temmuz’un en büyük kahramanlarından biri de gençlerimizdir. O gece oraya gelenler, Gezi Parkı’nın gençleri değild’ diyerek, halkı ayrıştırmaya kalktı. Bayburt hariç her yerde bir karşılık bulmuş 10 milyon kişinin katıldığı bir halk eyleminin terörle bağdaştırılması kabul edilemez bence. Sayın Erdoğan Cumhurbaşkanı olduğu zaman ayrım yapmadan toplumun tümününcumhurbaşkanı olacağına yemin etti. Gezi eylemlerine katılanların bu vatanı sevme hakkı yok mu?

Suç duyurusunun ardından neler yaşadınız?

 Başıma gelmeyen kalmadı. Tehditler alıyorum. Bilişim şubeye suç duyrusunda bulundum. Çoğu Aktrol çıkıyor. En son tehdit eden bir kişinin ABD’den internete erişim sağladığını, dolayısıyla bir şey yapamayacaklarını söylediler. Daha sonra gözaltına alındım. İki gün Terörle Mücadele Şube’de tutuldum. Küfüre, hakarete maruz kaldım. “Sen kimsin lan, koskoca Cumhurbaşkanı hakkında suç duyurusunda bulunuyorsun’ denilerek darp edildim. Zorla tutanak imzalatmak istediler. İmzalamadım, savcı tarafından bırakıldım ama ‘Aklımı başıma almam gerektiği’ söylendi. Telefonum hala emniyette. 13 gün iş göremezlik raporu aldım ve polis memurları hakkında suç duyurusunda bulundum.

Erdoğan hakkındaki şikayet ne oldu?

 Takipsizlikle kapatıldı. İstanbul 10. Sulh Ceza Hakimliği, mahkeme masraflarının da benden tahsil edilmesine karar vermiş. 6 Şubat’ta adliyeye gittim. İki sivil polis beni takip ediyordu. Mahkeme masrafının ne kadar olduğunu ve neden benden tahsil edildiğini öğrenmek için kaleme girdim. Yargıç oradaymış, ‘Bize hesap mı soruyorsun’ deyince polisler beni ite kaka dışarı çıkardılar. O sırada yere düştüm ve başımı yere vurdum. ‘Akıllı ol. Dua edin nefes alıyorsunuz, seni de etrafındaki herkesi de toza çeviririz’ diye tehdit ettiler. Gözaltına alındım. Akşam altı gibi bırakıldım. Bu olay hakkında da suç duyurusnda bulundum ama ailemle ilgili tedirginim, korkuyorum. 3 çocuğum var. Bizlere vebalıymışız, potansiyel suçluymuşuz gibi davranılıyor. Neden? En baştaki kişi bizleri terörist olarak tanıtıyor çünkü. Anayasa Mahkemesi’ne başvuru yaptım. Oradan da bir şey çıkmazsa sayın Erdoğan’ın hakretlerini AİHM’e taşıyacağım.

Zor günler yaşıyorsunuz, destek alıyor musunuz?

 Beşiktaş Belediyesi’ndeki işimden beş ay önce hukuksuz bir şekilde çıkarıldım. Belediyede gördüğüm haksızlılara müdahale ettiğim için darp eldim. Şikayetimi geri almadığım için de çıkarıldım. İşsizlik maaşı bile alamıyorum. Türkiye İnsan Hakları Vakfı’ndan psikolojik destek alıyorum. Bir yıl önce lösemiden 3.5 yşındaki oğlumu kaybettim. Kan anonsu yaparken bile hakaretlere maruz kaldığım oldu. Hakaret edenlerden biri Nusaybin Jandarma Karakolu’ndan bir astsubay çavuş çıktı. Karakolu aradım o kişiye dedim ki ‘Hergün küfür yazdığın biri var ya çocuğuna kan arayan, işte o benim’ dedim. Sustu kaldı. ‘Devlet beline silah takmış, gündüzleri vuruyorsun geceleri de insanları yüreklerinden vuruyorsun’ dedim, kapattım. Oğlumun ölümünden sonra MS hastalığım çıktı. Ayağımdaki sıkıntılar sürülyor. Hep diyorum, devlet bizi vücudumuzdan değil söylemleriyle yüreğimizden vurmuştur. Devlet vatandaşını ayırmaz, sahiplenir.

Erdoğan’a neler söylemek istersiniz?

 Ben sayın Erdoğan’a sadece şunu söylüyorum. Hz Ömer’in adaletinden söz ediyorsunuz. Ben bir vatandaş olarak ağzınızdan düşürmediğiniz adaleti 5 yıldır adliye koridorlarında arıyorum. Hak, hukuk istiyorum. Formalite adaleti değil yüreğinde karşılığı olan adaleti istiyorum. Bir vatandaş olarak çok şey istemiyorum. Sizden nefret etmiyorum. Siz de bu toplumdan çıktınız lütfen bu toplumu ayrıştırmayın.

Polislerin size yönelik tutumu ne zamandır böyle?

Gezi'nin ikinci yılıydı Ankara'ya bir etkinliğe davet edildik . Gece dönecekken Ankara otogarda gözaltına alındık. Hakkımızda ihbar varmış. Sonrasında polisler hakkında seyahat hakkını engellemekten suç duyurusunda bulunduk lakin bir şey çıkmadı . Daha sonra Atatürk Havalimanı'nda polisler beni ismimle çağırıp gözaltına aldılar. Tazminat kazandım bu gözaltı nedeniyle istinaf mahkemesine gönderdiler. Bir gece yarısı evden üniversiteye giden oğlumu Terörle Mücadele ekipleri götürdü. Erdoğan hakkındaki şikayetim sonrası polis baskısını her alanda hissetmeye başladım. Terörle Mücadele'de iki gün gözaltında tutulduğum olayda, polisler gün ortasında beni durdurdular. Bizi takip et dediler. Arabamla takip ederken, bombalı araç ihbarı nedeniyle çembere alınan alanda gözaltına alınmışım gibi kumpas kurmak istediler.

Neden?

 Ses çıkarmamam için tabii... Yaşadığınız coğrafya sizin kaderiniz oluyor. Yapı itibariyleolaylara duyarsız kalamıyorum. Hangi yöne dönerseniz her yerde hukuksuzluk ve adaletsizlik var. Şimdi aslında doğrusu ben insanların da duyarsızlaştığına inanıyorum.Benimle konuştuklarında ise takdir ediyorlar. Sisteme başkaldırıyorum ve yarın başıma ne geleceğini bilmiyorum. Başıma bir şey gelirse sorumlusu siyasi iradedir diyorum. Çünkü yıllardır bizi hedef gösteriyorlar. Yıllardır hayatım polisin uyguladığı şiddet yüzünden hastane ve adliye arasında sıkışmış kalmıştır. Yaşamayı seviyorum ama duyarsız kalmayı da doğru bulmuyorum.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler