Oğuzhan'dan nezaket dersi

Burada çay fiyatları sizin servis elemanlarına hitap şeklinize göre değişiyor. "Çay ver" diyenlere kolay kolay servis yapılmıyor örneğin. O çayın size gelmesi için cümlenizde "lütfen" geçmeli. Yahut cümlenizin sonuna "misin" soru ekini koymalısınız. Bu fikrin mucidi 15 yaşındaki Oğuzhan Korkmaz. Ona göre AB'ye girememiş olmamızın nedeni bile bu!

Yayınlanma: 05.07.2015 - 15:40
Abone Ol google-news

Oğuzhan Korkmaz. Bu ismi bir yere not edin. Not edin, çünkü bu yazıyı okuduktan sonra sadece 15 yaşında bir çocuğun yaptıkları sizi  şaşırtacak, şaşkınlığınız geçtikten sonra da yüzünüzü bir gülümseme kaplayacak. Üsküdar'da Balaban Pide ve Börekçi Salonu'nda çaycılık yapan Oğuzhan'ın hikayesi bu. Sadece yaşıtlarına değil, hepimize örnek olacak cinsten... "Müsaitseniz çay alabilir miyiz Oğuzhan Bey?" diyoruz ve bir yandan gelen çaylarımızı içerken bir yandan da onun hikayesini dinlemeye başlıyoruz.

Yaşıtları okula giderken, o babasının yanında çaycılık yapmayı tercih etti. Çalışmaya başladığı ilk günlerde insanların "Çay ver" demesi ağrına gitti ve ne yapabilirim diye düşünmeye başladı. Amacı basitti... Kendisine "Çay ver" diye seslenen insanlara, o cümlelerinin sonuna "misin" ekini koydurtabilmek. Geceler boyunca sabahlara kadar düşündü ve sonunda güzel bir fikir buldu. "Çay ver" diye seslenene daha fazla tarife uygulayacak, "Çay verir misin?" diyenden farklı ücret alacaktı. "Oğuzhan Bey, müsaitseniz çay verir misiniz" diyenlere ise en ucuz çay fiyatını uygulayacaktı. Son şıkkı tercih edenlerin ödediği rakam, ilkine göre hayli cüziydi! Ancak amacı para değildi. Kendisinin ifadesiyle, insanlara "insanlık öğretebilmek"ti.

İSTEDİM Kİ İNSANLIK ÖĞRENSİNLER

Oğuzhan'dan dinleyelim bu hikayeyi: "İnsanların bana emir vermesinden hiç hoşlanmıyorum. Babamın yanında çaycılığa başladıktan iki-üç hafta sonra böyle yürümeyeceğini anladım. İnsanlar çaya verdikleri 1 TL'yle tafra yapıyor, burayı satın aldığını düşünüyor, kendilerine hizmet edenlere değer vermiyor, sürekli emir cümleleri kuruyorlardı. Babamla konuştum ve devam edemeyeceğimi söyledim. Ayrılmamı kabul etmedi babam. Ama bu konuda nasıl bir çözüm üreteceksem onu uygulayabileceğimi söyledi. Ben de geceler boyunca düşündüm ve aklıma böyle bir fikir geldi. Şimdi hitaba göre farklı farklı ücret uyguluyorum. Bizim milletimiz paraya düşkün. İstedim ki bu yolla biraz insanlık öğrensinler. Kibar olmayı ve nazik davranmayı, rica edebilmeyi hayatlarına geçirsinler! Öğretebiliyorsam ne mutlu bana. Çok gururluyum."

ÜNİVERSİTEYE GİDİP İŞSİZ Mİ OLAYIM?

Oğuzhan okula gitseydi şayet, lise birinci sınıfta olacaktı. Lakin ileride cafeler zinciri açmayı düşündüğü için okula gitmek istemiyor. Biraz müstehzi gülümsemeyle, "Etrafımda çok üniversite mezunu işsiz var. Ben erken yaşta hayatı öğrendim. Zengin olmak ve insanlara bir şeyler öğretebilmek istiyorum. Biz ne okuyanlar gördük, gül gül öldük. Eğer ben okusaydım hayatı öğrenemezdim. Okuyanların çoğu hayatı öğrenemiyor. Üniversiteye gidip işsiz mi olayım?" diyor.

ÇAY TARİFESİ SOSYAL MEDYADA YAYILDI

İnsanlar Oğuzhan'ın hazırladığı hitaba göre çay tarifesini gördükten sonra daha farklı, tam da kendisinin istediği gibi daha nazik davranmaya başlamışlar. Oğuzhan dükkanlarının olduğu sokakta işleri de artırmış. Öyle ki, diğer dükkanlar da dolup taşmaya başlamış. Oğuzhan, "Ben bu afişi yaptıktan sonra sosyal medyada bir anda yayıldı. İzmit'te bile dükkanlarına bu afişten asanlar olmuş. İlk ben yaptım. Kızmıyorum, herkes assın duvarına. Yeter ki insanlara iyi olabilmeyi ve bir şeyler isterlerken kibar olabilmeyi öğretebilelim" diyor tüm özgüveniyle. Oğuzhan'a göre Avrupa Birliği'ne giremememizin nedeni de kibar olmamak ve istemeyi bilmemek. Oğuzhan'dan herkese mesaj var: "Düşüncelerinizi değiştirin. Nefret, kavga bunların hepsi boş işler. Herkesi, doğayı, tüm canlıların sevin, koruyun. İnsanlık bu kadar kolay. Neden zorlaştırıyorsunuz?"

Baba Serkan Korkmaz: ÇOCUĞUMU BURADA TANIDIM

Oğuzhan hep farklı bir çocuktu. Küçükken evimizin arkasındaki kömürlüğe tebeşirlerle bir şeyler çizmişti. "Ne yapıyorsun", dediğimde, "Bakkal burası", demişti, "Eee, buraya kimse gelmez ki" dedim, cevabını hâlâ unutamam: "Herkes görsün, bilsin diye sokağın başından buraya kadar oklar çizdim." Okumak istemiyor, kendisinin bilebileceği bir iş. Ben okumasını isterim. Çok haylaz bir çocuktu. Ben çocuğumu burada tanıdım. Çok değişik fikirleri var. Bu afişi yaptıktan sonra işlerimiz o kadar arttı ki, inanamazsınız. Oğuzhan burada kendini buldu. Onunla gurur duyuyorum.

 

SATIŞLAR ARTTI

İstanbul Üsküdar'daki Balaban Pide ve Börekçi Salonu'nun satışları hakkında da bilgi verelim. Oğuzhan'ın 'buluşu' öncesinde günlük bin çay satan salon, bu rakamı 1500'e çıkarmış. Oğuzhan'a göre, müşteri profili de bir hayli değişmiş, kalıcı müşteriler oluşmuş. Bu genç mucidi merak edip görmeye gelenler, resim çektirenler de hayli fazlaymış


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler