Akçam, 2020 yılının Nisan ayında 80. kuruluş yıldönümü kutlanacak olan Köy Enstitüleri’nin öyküsünü Cumhuriyet Anadolu’ya anlattı. Akçam, Yüce Önder Atatürk’ün Saffet Arıkan’ı Milli Eğitim Bakanı; Arıkan’ın ise İsmail Hakkı Tonguç’u İlköğretim Genel Müdürlüğü’ne ataması ile “Kutsal Ulusal Savaşı tamamlayan bir kültürel devrimin başladığını” söyledi. Akçam, “Köy Enstitüleri hareketi, Batı’da Rönesans ile yüzyılı aşan zamana yayılmış kültürel hareketin bizde 5-6 yıla sıkıştırılması gibiydi. Köy Enstitüleri, Anadolu Rönesansı’dır” dedi. Cumhuriyete kadar halk kültürüne karşı “soğukluk ve uzaklık” olduğunu ifade eden Akçam, “Bu soğukluğu ve uzaklığı önce Mustafa Kemal, arkasından da Köy Enstitüleri yıktı. Cumhuriyet, halk kültürü ve Anadolu toprağı ile ilişki kurarak, kültürün değiştirici ve yenileştirici, gücünün geniş halk kitleleri ile kucaklaştırmasını sağlamıştır. Bunu cumhuriyet yapmıştır” görüşünü dile getirdi.
‘Yüzlerce dönüm arazileri vardı...’
Köy Enstitüleri’nin yalnızca köydeki çocukların eğitimi için kurulmadığına da dikkat çeken Akçam, şunları kaydetti:
“Köy Enstitüleri, üretici örgütlenmesi, kooperatifçilik yaptılar. Bulunduğu yöredeki ürünlerle, ekonomik altyapıyla ilgilendiler. Köy Enstitülü öğrenciler, çayır biçtiler, hayvan yetiştirdiler. Köy Enstitüleri’nin yüzlerce dönüm arazileri vardır. Buralarda bölgesine göre üretim yapılmıştır. Köy Enstitülü öğretmenler, ekonomik alanda ve üretim alanında çalışmalar yapan birer tarımcı gibi yetişmişti. Ankara, Hasanoğlan’da bulunan Yüksek Köy Enstitüsü, Sabahattin Eyüboğlu önderliğinde dergi çıkarmaktaydı. Bu dergi bütün Türkiye’ye dağılıyor, burada köy araştırmalarına, tarım araştırmalarına yer veriliyordu.”
‘TOPRAK AĞALIĞI ETMENDİ’
Köy Enstitüleri’nin kurulduğu dönemde enstitülere karşı hem Meclis’te hem de Milli Eğitim Bakanlığı içinde muhalefet olunduğuna da dikkat çeken Akçam, enstitülerin kapatılma sürecinde de özellikle “toprak ağalığı” gibi etmenlerin etkili olduğuna işaret etti. Akçam, çok partili döneme geçişle birlikte Köy Enstitüleri’ne yönelen muhalefetin güçlendiğini kaydederek, “1946’da, Hasan Ali Yücel’in Milli Eğitim Bakanlığı’na atanmaması Köy Enstitüleri’nin ipinin çekilmesi kararıdır. Yücel yerine getirilen Reşat Şemsettin Sirer’in, Köy Enstitüleri’ni istemeyen bir eğitimci olduğu bilinmektedir” dedi.
‘HASANOĞLAN ONURUMUZDUR’
Yeni Kuşak Köy Enstitülüler Derneği’nin, Köy Enstitüleri’ni günümüz koşullarında tartışmaya ve enstitülerin felsefesini günümüz koşullarına taşımaya çalıştığını anlatan Akçam, “zamanında köylü çocukların kendi elleriyle yaptıkları binaların bugün bakımsız ve harabe durumda olduklarının” altını çizdi. Derneğin görevleri arasında bu binaların tarihsel ve anıtsal bir yapı olarak korunması ile gelecek kuşaklara aktarılması olduğunu da belirten Akçam, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş ile Elmadağ ve Çankaya belediyelerinin de bu çalışmalara destek verdiğini söyledi. Akçam, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Cumhuriyet Vakfı Genel Sekreteri Işık Kansu’nun başkanı olduğu İsmail Hakkı Tonguç Belgeliği Vakfı ile demokratik kitle örgütlerine, meslek odalarına çağrı yaparak, yeniden Hasanoğlan Köy Enstitüsi’ne dikkat çekmeye başladık. İlk hedefimiz, Köy Enstitüleri’nin 80. kuruluş yıldönümünü, Köy Enstitüleri’ne yaraşır bir şekilde anmaktır. 17 Kasım’da Ankara Üniversitesi ATAUM’da, üniversiteler ile bilimsel araştırmalar ışığında, Köy Enstitüleri’ni konuşacağız. 18 Nisan’da Çankaya Belediyesi Yılmaz Güney Sahnesi’nde, Ankara halkına açık olarak Köy Enstitüleri toplantısı yapacağız. 19 Nisan’da da Hasanoğlan’da, Hasanoğlan Atatürk Öğretmen Okulu Mezunları Derneği öncülüğünde 2010 yılından beri sürdürdüğümüz ‘Hasanoğlan Onurumuzdur’ adlı etkinliği, daha geniş bir katılımla bu yıl da sağlamak amacındayız.” ANKARA