Yargının polisle sınavı

Gözaltında kaybedilen, polis tarafından öldürülen gençlerin ailelerinin tek umudu adalet.

Yayınlanma: 24.12.2014 - 05:00
Abone Ol google-news

Marmara Üniversitesi Basın Yayın Meslek Yüksekokulu öğrencisi 26 yaşındaki İsmail Bahçeci’nin kaybedilişinin üzerinden tam 20 yıl geçti. Bahçeci, 24 Aralık 1994 günü İstanbul Levent’te sabah
09.30 sıralarında 4 sivil polis tarafından gözaltına alındı ve kendisinden o günden sonra bir daha haber alınamadı. İsmail’den geriye, çizdiği karikatürler, kazağı ve bir de şiir defteri kaldı.

Kardeşi Umut Bahçeci, 20 yıldır her gün acıyla uyandıklarını söylüyor. Bahçeci, “24 Aralık 1994’e kadar evimiz haftada bir, bazen 3 günde bir polisler tarafından basılırdı. Ama İsmail kaybedildikten sonra bir daha eve hiç polis gelmedi. Çünkü, polisin elindeydi. Eğer İsmail ellerinde olmasaydı evimiz basılmaya devam ederdi. Devlet kayıp aileleri ile dalga geçiyor. Failler belli, cezalar verilmiyor” diyor.

1969’da Siverek’te dünyaya gelen İsmail Bahçeci, dört erkek kardeşin en büyüğüydü. Ailesi ile birlikte 1979’da İstanbul Avcılar’a göç etti. Okulda çeşitli öğrenci derneklerinde aktif roller aldı. Bu nedenle polisin hedefinde olan İsmail, sık sık gözaltına alındı; kısa süreli cezaevlerine girdi. Ailesinin evi sürekli polis tarafından basıldığı için kaybolmadan bir yıl önce Levent’te arkadaşları ile kalmaya başladı. 21 Aralık 1994’te 4 sivil kişi tarafından karga tulumba sivil bir araca bindirildi. Ve bir daha kendisinden haber alınamadı... Yaşadığı strese dayanamayan baba Şeyhmus Bahçeci (60), 2002’de karaciğer yetmezliğinden yaşamını yitirdi.

Anne Fatma Bahçeci ise oğlunun bir gün geri geleceği umuduyla pencerenin önünden bir an olsun ayrılmadı, stresten şeker ve yüksek tansiyon hastası oldu, felç geçirdi ve yatağa bağımlı hale geldi. İsmail kaybedildiğinde 21 yaşında olan kardeşi Umut Bahçeci, ağabeyinin ideolojisini bütün üniversitelere yaymak için sık sık seyahate çıktığını anımsatarak “Hatta 1991’de Adana’da gözaltına alınmış ve 8 gün boyunca gözaltına alındığı inkâr edilmişti. 1994 Aralık’ta da yine böyle bir sürecin olduğunu düşünmüştük” diyor. Umut Bahçeci, başlattıkları hukuk mücadelesinin yanı sıra ağabeylerinin kaybolmasından birkaç ay sonra annesinin Meclis önünde giderek insan hakları savunucularıyla 15 günlük açlık grevine başladığını anlatıyor: “Orada görüştüğümüz dönemin İnsan Haklarından Sorumlu Devlet Bakanı Azimet Köylüoğlu, İsmail’in işkence ile öldürülüp bir çukura atılmış olabileceğini söylüyor. Annem de ‘çukuru gösterin, kemiklerini alalım diyor.’ Ama bir yanıt alamıyoruz.

2002’de bir oğlunun dünyaya geldiğini ve adını İsmail koyduğunu söyleyen Umut Bahçeci, şöyle devam ediyor: “62 yaşında olan annem her gün ağabeyimin gelmesini, kapıyı çalmasını bekliyor. Ben  de torununa baktığında İsmail’in gözlerindeki ışıltıyı görüyor, avunuyoruz. 20. yılında sesleniyorum. Hiç değilse kemiklerini bulalım, bir mezarı olsun, mezarına çiçek koyabilelim.”


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler