Her Başbakan...

19 Ağustos 2014 Salı

Layık olduğu cumhurbaşkanını bulur!

***

Havuz medyasını ters köşeye yatırmazsa, Tayyip Bey, yeni başbakanı ve yeni genel başkanını belirlemiş:
- Ahmet Davutoğlu!

***

Neden Davutoğlu?
- Kafasına ve havasına en uygun onu bulduğu için mi?
- “Esed birkaç hafta içinde gidecek; İlk cumayı Şam’da kılacağız!” diyerek kalbini derinden fethettiği için mi?!
- Davulu en kolay onun boynuna asıp, tokmağı da rahatça kendisi sallayabileceği için mi?!!

***

Mezhepleri kadar meşrepleri de bir.
İkisi de tevazudan yana fazla nasipli değiller.
Sözlüklerinde yanlıştan dönme, özür dileme diye bir kavram yok.
Davutoğlu’nun, henüz İçişleri Bakanı gibi “Hz. Peygamber gibi gurura kapılmadık!” türünden bir açıklaması yok.
Ama, “Hilary Clinton, WikiLeaks için ABD bizden özür diledi!” gibi bir beyanatı var.
Bir adım ötesi neresi, Allah bilir?
O “fıtraten” Tayyip Bey gibi, AKP’nin konumunu - durumunu Hz. Muhammed üzerinden açıklama eğiliminde...
Sıfır sorun politikasını eleştirenlerle, Cumhurbaşkanı seçiminde Tayyip Bey’i desteklemeyenler, ikisi için de “müşrik”...
Siyaset ikisi için de “mutlak bir biat”.
Necmettin Erbakan Hocaları yaşasaydı bunlar için “Sizi gidi patates dinliler sizi!!” diyebilirdi.
Milli Görüş gömleğini çıkarmalarının bir nedeni de bu.

İnce Adaylığını Açıklarken
Siyasi Hayattan Lezzet Almanın Yolu...
“Güzel gören güzel düşünür. Güzel düşünen hayatından lezzet alır.”
Diyelim ve devam edelim...

***

Hayat elbette yaşayana göre anlam ve derinlik kazanır.
Hayatın merkezine siyaseti koymuşsanız “siyasetten lezzet almak için de güzel düşünmeniz şarttır!”
CHP Genel Başkanlığı’na aday olduğunu açıklayan Muharrem İnce de hayatın merkezine siyaseti koyanlardan.
Siyasetten lezzet almak ve bu lezzeti delegeye ve giderek halka da yaymak istiyor.
Bu sözün gereğini yerine getirme kararında.
CHP’nin geleceğini güzel görüyor.
Bunun için güzel düşünüyor..
Dün bu “güzel” düşüncelerini açıkladı.
CHP’yi bu seçimde olmazsa, bir sonraki seçimde iktidar yapacağını ilan etti.
Sözünü tutamazsa da çekip gideceğini ve bunu tüzük hükmü yapacağını da ekledi.
Genel Başkan gibi, parti yöneticilerini, milletvekillerini, belediye başkanlarını partinin şimdilik 1 milyon olan üyesinin seçmesini hedef aldığını da söyledi.
Hayatı düşünceler güzelleştiriyorsa..
Siyasi hayatı da güzelleştiren, eyleme dönüşen düşünceler olacaktır.
Muharrem İnce’ye, ona oy ve gönül vereceklerin siyasi hayatını da güzel kılacak olan da eyleme dönüşecek düşünceler..
Hayatın elbette özü kendine ve insanlığa güzel hedefler koyup o yönde yürümek.
Demokrasinin de erdemi bu.
İnce diyor ki, “Siyasete de, partiye de erdemi egemen kılmalıyız!”
Yoksa...
Adı ak da olsa içi dışı kapkara hale gelmiş olan iktidar partisinin elinden ülkeyi kurtaramayız.

***

“En olumsuz eyyâmda (günlerde), en olumsuz saatlerde, dakikalarda, saniyelerde ve anlarda dahi her hadiseyi güzel görmek, en azından hadiselerin güzel yanlarını görmek lazım.”
Bu sözler Başdalgacı Egemen Bey gibi, hakara makara yapmak üzere değil, zamanın ruhuna uygun düştüğü için, Bakara Suresi’nden:
Bazen hoşunuza gitmeyen bir şey hakkınızda hayırlı olabilir, buna karşılık hoşunuza giden bir şey de hakkınızda kötü olabilir. Allah bilir, fakat siz bilmezsiniz.” (Bakara, 2/216)

***

Dün yakın tarihin en centilmen, en açık ve belki de en yararlı CHP kurultay süreci başladı.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, ikiletmeden yetkisindeki kurultayı toplama kararı aldı.
CHP Tüzüğü’ne göre kurultayı, Genel Başkan, ya Parti Meclisi ya da delegelerin 1/5’i toplayabiliyor.
Tüzük de “çağrıyı yapan gündemi belirler” diyor.
Kurultayı toplama talebi bizzat “İnce’den geldiği için” bir oldubittiden, baskın kurultaydan söz etmek pek hakça olmaz.
Kaldı ki genel seçimlere 10 ay kalmışken, milletten “tek adamlık” ruhsatı aldığını vehmeden ama şu anda da “korsan” konumda olan bir “seçilmiş cumhurbaşkanı” tehdidi altında, her an erken seçim ihtimali varken...
Bu nedenle Kılıçdaroğlu’nun aldığı kurultay kararı, hem kendisi, hem parti hem şimdilik Muharrem İnce dahil herkes ve her kesim için hayırların en mükemmelinin tecellisine vesile olacaktır.
“Havanın bütün bütün karardığı, tek bir ışık şulesinin kalmadığı, her şeyin renk attığı, en canlı şeylerin bile partallaştığı, kaldırılıp bir kenara atılabilecek duruma geldiği günlerde bile elden geldiğince işin bir açığıyla, bir menfeziyle yine güzel görmeye çalışmak lazım. Günümüz açısından meseleye bakacak olursak, rahatsızlık verici şeyler vardır, fakat bunlar hiçbir zaman eksik olmamıştır ki!”

***

Said Nursi ve yakın tarihimizde de Fethullah Gülen, nasıl oluyor da bazı bireylerin gündelik yaşamını, zihinsel ve duygusal dünyasını böylesine derinden etkileyebiliyor.
Bunun sırrı acaba o meçhul, o sözde mi gizli:
“Şeyhi olmayanın şeyhi şeytandır!”
Said Nursi gibi Gülen de gündelik hayatın zorlukları, kargaşası içinde bocayalan insanlar için bir tür “hayat mihmandarlığı” ya da zamane lafı ile “yaşam koçluğu” yapıyorlar.
O niyetle dinlenip o niyetle okunuyorlar.
Sözlerinde de hikmet bulunması ondan.
Yazının başındaki cümle Said Nursi’nin.
İtalikler de Gülen’in dün yayımlanan yazısından.
CHP’deki gelişmelere denk düşmesi ise zihnar takdiri siyasi değil, takdiri ilahi!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Erdoğannâme... 14 Nisan 2024
At binenin 7 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları