Hikmet Çetinkaya

Umut, Öfkeye ve Ölüme Dönüştü!..

09 Ekim 2014 Perşembe

Kobani ateşi, ölüm, katliam...
Yanı başımızda bir insanlık dramı yaşanırken, o ateş Türkiye’ye sıçradı: 21 ölü!
Aslında Güneydoğu’da önceki gün yaşanan kışkırtmalar ya da bilerek çıkarılan şiddet olayları, bayrağımızın, Atatürk anıtları ve büstlerinin yakılması kuşkularımı artırıyor...
Acaba birileri Türkiye’de Türk-Kürt çatışması mı istiyor? Yoksa PKK-Hizbullah çatışmasını iyice körüklemek mi?
Olayların içinde hem PKK sempatizanlarının hem de köktendinci terör örgütlerinin olması endişelerimi artırıyor.
Mardin Kızıltepe’de IŞİD’i protesto eylemi bir anda yağmaya, talana ve şiddete dönüşüyor...
Güneydoğu’da beş kent, 21 ilçede sokağa çıkma yasağı konuluyor.
Gerilim yüksek!
İnsanlar, şiddet eylemlerini provokatörlerin örgütlediğini söylerken, işin içinde PKK’nin ayak izleri de görülüyor...
Benim baştan beri korkum, Ortadoğu’daki mezhep çatışmalarının Türkiye’ye sıçraması, Sünni-Alevi; Türk- Kürt çatışmasının çıkması...
Bizim yaşanan bu süreç içinde kardeşliğe, sevgiye, dostluğa, barışa gereksinimimiz var!
Dilimiz, dinimiz, mezhebimiz, dilimiz, rengimiz, inancımız ne olursa olsun bizim amacımız “sömürüsüz bir dünya” olmalı...
İlk “sömürüsüz uygarlık” denemesi 20. yüzyılda insanlığı umutlandırmıştı.
1917 Devrimi o nedenle bizim için özel bir değer taşır...
Eğer Rusya’da Bolşeviklik, çarı tahtından indirip yerle bir etmeseydi; emperyalizme karşı “Ulusal Kurtuluş Savaşı”mızda sırtımızı Kafkasya’ya dayayamayacak; dört bir yandan kuşatılacaktık...
Bugün sabah haberleri izlerken bunları düşündüm...
Kurtuluş ve Kuruluş’u...
Sarışın kurda benzeyen mavi gözleri çakmak çakmak olan Mustafa Kemal’i...
Türk-Kürt kardeşliğini, Çanakkale Savaşı’nı, 1919’u, 1923 Aydınlanma Devrimi’ni... 1934 kadınlara seçme ve seçilme hakkının verilmesini...

***

90 yıl sonra aynı gerçeklerle karşı karşıyayız... Sanki ortaçağın karanlığını yaşıyoruz...
Ben Güneydoğu’da yaşanan bu kışkırtıcı eylemlerde Hizbullah-PKK çatışmasının sokaklara sıçradığını görüyorum... Çok ama çok tehlikeli bir durum!
Güneydoğu’da kimi kentlerde, ilçelerde provokatif eylemler kamu binalarına, bankalara, araçlara, marketlere, okullara yönelik...
Diyarbakır’da Atatürk büstü yerlerde sürüklendi, heykelleri hedef alındı, bayrağımız yakıldı...
HDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş bu olayları kınadı...
Hizbullah’a yakınlığıyla bilinen Hüda-Par’ın binalarına saldırıldı.
Yine Diyarbakır’da PKK-Hizbullah arasındaki çatışmalarda beş kişi öldü. Kızıltepe, Varto ve Batman’da açılan ateş sonucu birer kişi öldü...
Ölüm ve vahşet Kobani’den Güneydoğu’ya sıçradı!
Birileri Türk-Kürt çatışması istiyor...
Oysa bizim demokrasiye, özgürlüğe, adalette eşitliğe gereksinimimiz var! 90’lı yıllarda çektiğimiz acılar, akan kan, faili meçhuller!
Bunları unutmadık!
PKK ve Hizbullah vahşetini biliyoruz!
Kan akmasın, emperyalizmin oyunu bozulsun!
Bunu yapabilmak o denli zor değil, tam tersi çok kolay...
Farklı ırklar, dinler, diller, kültürlerle bezenmiş bir coğrafyada yaşıyoruz... Yaşadığımız topraklar yeter de artar bize...

***

90 yıl önce emperyalistleri yenilgiye uğratan Türkiye, 2014 yılının sonbaharında Mustafa Kemal’in “mazlum uluslar” kavramını unutmuş...
Acı olanı bu!
Okulları ve Atatürk heykellerini kim yakarsa yaksın gaflet ve ihanet içindedir.
Batı’yla Doğu arasında iki dünyaya ders verebilecek bir uygarlık sentezinin yaşam laboratuvarıdır Anadolu...
Etnik kimlik, dinsel kimlik, iç çatışma, akan kan, ölüm, acı...
Bakın Ortadoğu coğrafyasına!
Kobani’ye bakın yeter!
Ortaçağ savaşlarının aynısıdır!
O ateş Türkiye’nin üzerine düştü, İstanbul’da belediye otobüsleri yakıldı!
Yeter artık!  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Aşklar ve sevinçler... 9 Eylül 2018
Hoşça kal hüzün... 6 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları