Boğazlar Karşılığında

02 Mayıs 2011 Pazartesi
\n

Yıl 2008di. İngiltere Kraliçesi II. Elizabethi taşıyan Queen Elizabeth HMS Illustriousuçak gemisi Çanakkale Boğazından özel izinle gece geçiş yaptı. Oysa, Montrö Sözleşmesine göre savaş gemileri Boğazları gece kullanamıyordu. Montrö Sözleşmesi, Çanakkale Boğazı açısından o gün delindi.

\n

Karşılığında ne mi oldu?

\n

Kraliçe Elizabeth, önce uçak gemisinde, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve eşi Hayrünnisa Gül onuruna resepsiyon verdi. Ardından, 2010da Abdullah Gül, İngiltere Kraliçesi II. Elizabethin elinden Chatham House Ödülünü aldı.

\n

Geldik 2011e. Recep Tayyip Erdoğan, onlara göreçılgın, bize göre uçuk kaçıkKaradenizi Marmaraya bağlayan kanal tasarımını açıkladı.

\n

Demek ki, sıra İstanbul Boğazına geldi.

\n

\n

Balyoz’un Gürler’i

\n\n\n

Silivride süren Balyoz davasında söz alan emekli Deniz Kuvvetleri Komutanı Özden Örnek ile emekli Hava Kuvvetleri Komutanı İbrahim Fırtına, 2003’te bir darbeyi önlediği ileri sürülen emekli Kara Kuvvetleri Komutanı Aytaç Yalmanı, bildiklerini açıklamaya çağırdılar.

\n

Son yıllarda Aytaç Yalmanın adı her nedense sıkça Faruk Gürler ile anılıyor. Ankaradaki kimi çevrelerde, Yalman için Balyozun Faruk Gürleri diyenlere rastlıyoruz.

\n

Neden böyle bir yakıştırma yapıldığını anlayabilmek için Faruk Gürlerin geçmişteki tutumuna bir bakalım:

\n

Dönemin 2. Ordu Komutanı Faruk Gürler, 1970te genç subayların gönlünü kazandığıgerekçesiyle 1. Ordu Komutanı Faik Türünün yerine Kara Kuvvetleri Komutanlığına atanır. Gürler, dönemin Hava Kuvvetleri Komutanı Muhsin Batur ve kimi genç subaylarla birlikte 9 Mart 1971de gerçekleştirileceksol darbegirişimini örgütlemektedir. Ancak, Gürler ve Batur, 9 Martta harekete geçmezler ve dönemin Genelkurmay Başkanı Memduh Tağmaç ile birlikte 12 Mart muhtırasını verirler. 12 Martın ardından da TSK kadrolarında soltasfiye gerçekleştirilir.

\n

Aytaç Yalman içinFaruk Gürlernitelemesini yapanlar, benzer bir tasfiyenin bugün Silivri davaları aracılığıyla gerçekleştirildiğini savunuyorlar.

\n\n\n

Heyecanlı başkan ve diğerleri

\n\n\n

İktisat kökenli Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç, heyecanlı konuşmalar yapıyor. Anayasalarımızın millet değil, devlet tarafından hazırlandığını savunurken, kurtuluş sürecimizin en önemli yasal aracı olan 1921 Anayasasının egemenliği doğrudan kullanabilen olağanüstü yetkilere sahip bir Meclis tarafından hazırlandığınıfilan söylüyor. 12 Eylül 2010daki referandumda kabul edilen anayasa değişikliklerinin yalnızca AKP imzasını taşıdığını unutup demokratik gelişmeler, dayatmacı anlayışlardan bunalan halkın bundan kurtulma arayışları ve tüm bu gelişmelere kayıtsız kalan yargısal direnç, yapılan anayasa değişikliklerinin zorunlu sebepleri arasında sayılabilirdiyebiliyor ve ekliyor:

\n

Geleneksel tarihle siyasal kabuller sorgulanmaya başlandı. Artık Türkiye farklılıklarının bilincinde olarak, geleceği özgüvenle kucaklayacak bir anlayışla kendini yeniden tanımlama aşamasına geldi.

\n

Merak ediyoruz:

\n

Kılıç, siyasi içeriği ağır basan konuşmalarını yalnızca kendi mi hazırlıyor, yoksa başkanlığa seçilmesine önemli katkılar sunmuş kimi üyelerin de görüşlerini alıyor mu?

\n

Anayasa Mahkemesi Başkanvekili, Kılıç Alinin torunu Osman Paksütün örneğin...

\n

\n\n\n\n\n

Zonguldak

\n\n\n

CHP Genel Başkan Yardımcısı Sencer Ayata, sahaya Zonguldakta indi. İşte gözlemleri:

\n

Zonguldak kömürün merkezi olma özelliğini yitirdikten, kömüre bağlı sanayilerin de gerilemesinden sonra bir durgunluk, gerileme içine girmiş. AKP döneminde de Zonguldaka halkın aklında kalan ciddi hiçbir yatırım yapılmamış. Emeğin şehri, emekli şehrine dönmüş.

\n

AKPnin 10 senedir akılda kalan ciddi bir hizmet yapmaması CHPye seçimde \tönemli bir avantaj doğuruyor. 85 binmiş CHPnin oyu, referandumda 185 bin hayır çıkmış. Bu çok büyük bir tırmanış. Bunun içinde elbette MHP oyu var, ama MHPnin oyunun 27 bin civarında olduğunu biliyoruz. CHPnin bu ilde bir yükselme içine girdiğini söyleyebiliriz. Zonguldaklı CHPliler 4-1i hayal ediyorlar, 3-2den çok ümitliler.

\n\n\n

Hukuk

\n\n\n

Sakalıyla, yeni giysisiyle Osmanlı şeyhülislamlarına özenen Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, Kürt sorununa el attı bu kez:

\n

Kürt kardeşlerimizle ilgili sadece kardeşlik edebiyatıyla sorunlar çözülmez. Kardeşlik hukukuna vurgu yapmak gerekiyor. \tYani, din kardeşliğinin getirdiği bir hukuk \tvar.

\n

Açıkçası yurttaşlık bilincini unutun diyor...

\n\n\n

Açık konuş

\n\n\n

AB Komisyonu 6 Mayısta Brükselde, Türkiye ve Batı Balkanlarda Medya ve İfade Özgürlüğükonulu konferans düzenledi.

\n

BaşlığıAçık Konuş!” olarak saptanan konferansa Türkiyeden Çağdaş Gazeteciler Derneği Genel Başkanı Ahmet Abakay ile Bilgi Üniversitesinden Prof. Yaman Akdeniz katılacak. Abakay, yola çıkmadan önce dedi ki:

\n

Derdimizi Türkiyede kırk kez anlattık, anlamadılar. Ne Başbakan, ne basından sorumlu bakan duydu sesimizi. Bari, dedik, dışarı çıkalım da oradan bağıralım, belki bu kez duyarlar.

\n

Abakay bir şey daha söyledi:

\n

Basından sorumlu bakan Bülent Arınç, ÇGDyi tanımadığını belirtmişti. Bizi dünya tanıyor, bir o tanımıyor. O yüzden de duyamıyor.

\n\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Şamar örnekleri 6 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları