‘Avrupa Fatihi’ Brüksel’de

21 Ocak 2014 Salı

Erdoğan-Brüksel sözcüklerini yan yana görünce, ister istemez “Avrupa Fatihi” kutlamalarını hatırladım.
Belleğim on yıl öncesine uzandı…
Türkiye ile (açık uçlu!) müzakere açma girişimine Brüksel’den… Ankara’nın ısrarı sonucunda yeşil ışık yakılmış; 2004 Aralıkı’ndaki tarihi zirve dönüşünde Erdoğan tüm yurtta “Avrupa Fatihi” tezahüratı ile karşılanmıştı.
Kutlamalar öyle ciddiye alınmıştı ki “Avrupa Fatihi bayramına”, yalnız dünyadan bihaber sıradan vatandaşlar değil, en ön saftaki kanaat önderleri dahi (evlerinden de olsa!) katılmışlardı.
Ertuğrul Özkök geçende “O gece hepimiz oradaydık!” başyazısında (11 Ocak 2014), o sürreel bayramın yarattığı… evindeki heyecanı tüm ayrıntılarıyla anlattı.
İddialı hayallerin, fantastik vizyonların havada uçuştuğu o “Törkiş bayramdan” bu yana geçen on yılda, müzakerelere konu olan 35 başlıktan yalnız biri kapatılabildi. AB ve müzakere masasına Türkiye ile birlikte oturan Hırvatistan, bütün fasılları tamamladı ve geçen yıl üye oldu.
Erdoğan şimdi işte AB hayalinin böyle giderek uzak bir anıya dönüştüğü bir ortamda Brüksel’in kapısını çalıyor.
Son Brüksel seyahatinden bu yana beş uzun yıl geçmiş…
“Sünni dünyanın” liderliğine soyunan Başbakan, bu arada AB’ye ihtiyacı kalmadığını varsayarak Brüksel’i boşlamış. Ama evdeki hesap çarşıya uymamış. Müslüman Kardeş Mursi bağlantısı gitmiş. Sürpriz bir diplomasiyle Esad yerinde kalmış. Kartlar yeniden karılmış ve “seçim yılı 2014”ün dayattığı şartlar öyle ya da böyle… Avrupa ile yeniden “Merhaba’laşmayı” zorunlu kılmış.

‘RTE artık bir kanadı kırık kuş’
Brüksel temaslarında Erdoğan, Avrupa Konseyi Başkanı Herman Van Rompuy, Komisyon Başkanı Jose Manuel Barroso ve Avrupa Parlamentosu Başkanı Martin Schulz’la görüşecek. Nereden bakarsanız bakın, bu taraflar için kolay bir “Merhaba’laşma” olmayacak.
Yüzünü tamamen Ortadoğu’ya dönen ancak buradaki iddialarını yitiren, İsrail, Suriye, Mısır gibi üç ülkede artık “sefiri” bile olmayan Türkiye’nin Başbakanı, bundan böyle muhatapları için görüştüğüm bir Batılı diplomatın ifadesiyle “kanadı kırık bir kuş/avec du plomb dans l’aile”!
Gezi’ye dek Erdoğan’ın Kasımpaşalılıklarına ve her tür antidemokratik icraatina amenna diyen Avrupalı politikacılar dahi bu durumda TC Başbakanı’ndan mesafe almış durumda…
Avrupa Parlamentosu’nun en büyük ikinci grubu olan sosyalistlerin lideri Hannes Swoboda’nın… Today’s Zaman’a verdiği son söyleşi bu bakımdan ilginç ipuçları sunuyor.
Hatırlanacaktır! 2010 referandumunda “yetmez ama evet”çi kampta yer alan ve AKP adına damardan “evet” talep etmek için kampanya yapan Avrupalı sol lider; geçen yılın mayısında RTE için Kılıçdaroğlu ile uluorta bir kriz yaşamıştı.

‘Kişisel ajanda peşinde’
“Erdoğan gibi seçilmiş bir lideri sen ne cesaret Esad’la bir tutarsın?” diye CHP liderine had bildirmeye kalkan AP Sosyalist grubunun başkanı, Gezi ve son ayın olaylarından sonra kendine gelmiş! Bugün Erdoğan’ın AP Başkanı ile görüşmesi arifesinde bakın özetle neler söylüyor:“Türkiye’yi zayıflatan kritik son gelişmeleri kınıyoruz. Türkiye bizim için sade bir aday ülke değil, aynı zamanda bölgedeki partnerimiz. Erdoğan ilk yıllardaki reformları bıraktı ve değişti. Modern Türkiye vizyonunu(!) terk etti. Belki de yalnız kendi kaderini düşünüyor. ‘Erdoğan’ın gizli ajandası var!’ diyenler olmuştu. (Gizli ajanda) belki hep vardı ama ben görmüyordum. Şimdi ajandalarımız (açıkça) farklı. Bu bir problem. Erdoğan’ın başkan olmak vs. gibi bir kişisel ajandası var. Gezi ile ‘Herkes bana komplo kuruyor’ demeye başladı. Şimdi de yargı ile polis konusunda aynı çizgiyi sürdürüyor. Dış komplodan söz ediyor. Bu modern bir yaklaşım değil. Niye Türkiye’ye komplo kuralım?”

Zurnanın zırt dediği yer
“Dış komplo” meselesi zurnanın zırt dediği yer. Gezi baskılarına, penguen belgeselleri ile avunan medyaya, demir parmaklıklar ardına terk edilen rekor gazeteci sayısına, HSYK’nin pervasızca siyasileştirilmesine, yolsuzlukların örtülmesine değişen boyutlarda bozuk çalsalar da, RTE’nin ha bire Batı’yı işaret ederek “dış komplo” söylemine girmesini, müttefikler tahammül edilmez buluyor.
Geçen hafta TÜSİAD’daki bir konuşma için İstanbul’a gelen Amerikan Barolar Birliği Başkanı James Silkenat’la yaptığım bir sohbet sonunda edindiğim izlenim de tam bu yönde oldu. “Demokrasinin İşleyişi ve Hukuk Devleti” isimli bir konferansa gelen Silkenat’la, konferans ardından konuştuk. Türkiye’nin -hukuk devleti adına taş taş üzerinde bırakmayan!- hızlı gündeminde ABB Başkanı’nı en çok ilgilendiren konu bu olmuş olmalı ki, Silkenat döne döne salt bunu sordu:
“Erdoğan ısrarla neden kendisine yönelik bir dış komplo kurulduğunu söylüyor?” Brüksel’li muhataplar da eminim doğrudan bir şekilde bu soruyu Başbakan’a yöneltecek, durumdan duydukları hoşnutsuzluğu ileteceklerdir…
Büyükelçilere bizzat “Dünyaya komployu anlatın!” komutu veren Erdoğan’ın kısa devre yapmadan bu hassas temasları nasıl götüreceğini birlikte göreceğiz.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Boş koltuk 5 Mayıs 2024
Yurttaşlara mektup 28 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları