Boş koltuk
Nilgün Cerrahoğlu
Son Köşe Yazıları

Boş koltuk

05.05.2024 04:00
Güncellenme:
Takip Et:

Zuhal Olcay ve Haluk Bilginer’le şu sıra kapalı gişe oynayan bir temsil var: Kel Diva… 

İletişimsizliği” irdeleyen absürt tiyatronun babası ünlü Fransız yazar Eugène Ionesco’nun ’50 li yıllarda yazdığı bir eser Kel Diva. 

Ionesco’nun Kel Diva ile aynı dönemde yazdığı bir başyapıt daha bulunuyor: Sandalyeler/Les Chaises. 

1952’de ilk kez Paris’te sahnelenen eser Eski Kıta’da pandemi sonrasnda yeniden keşfedildi ve farklı yorumlarla izleyici ile buluştu. 

Özel-Erdoğan görüşmesinde baş köşeye boş koltuk yerleştirilince ister istemez aklıma Ionesco’nun Sandalyeler’i geldi. 

Tiyatroda devrim yaratan yazarın “trajik güldürü”sünde sahnede sadece boş sandalyeler vardır. 

Boş beklentilerin ifadesi olan boş sandalyeler özetle, tarihi zirvede olduğu gibi başroldedir. 

Bir yaşlı karı koca, karşılayacakları konuklar için hazırladıkları boş sandalyeler arasında gelmişlerini, geçmişlerini, olabilecekken olmamış ve olamamış gerçekliklerini tartışırlar. Ve hayali konuklarını aslında fiziken dolmayan sandalyeler üzerinde sanal biçimde eylerler. Bu sürede aslında hep insanlığa umut verecek bir mesajcı beklemektedirler. 

İzleyici bütün bu olan biteni kollektif bir hezeyan/sanrının parçası gibi yaşar. 

Özel-Erdoğan buluşmasını, elde değil birebir işte böyle bir “Sandalyeler” duygusuyla izledim. 

Zirve’nin boş koltuğu, Ionesco’nun boş “Sandalyeler”ini çağırır gibiydi. 

Bizler de umutlarımız adına “kurtarıcı mesajlar” yüklediğimiz yeni genel başkan Özgür Özel’in büyük çıkışına bel bağlamıştık. 

DAKKA BİR, GOL BİR 

Ama o da ne? 

Erdoğan’la tokalaştığı andan itibaren Özel başka bir formata bürünmüş; kapalı kapılar ardına varsayımsal bir yeni anayasa üzerinde “al gülüm, ver gülüm” kelamlar etmeye başlamıştı. 

Ana muhalefet lideri elini, “Normalleşmeyi başlatacak sizsiniz. Başlatırsanız, biz de karşılık veririz!” sözleriyle açıverdi. 

Normalleşme? Hangi normalleşme? 

Daha bir gün öncesinde Saraçhane’de biber gazları sıkılmış. Özel’in bizzat vaat ettiği Taksim yürüyüşü engellenmiş. Barış Terkoğlu’na yeni bir hapis cezası gelmiş. Pasaportı iptal edilen meslektaşımız Celal Başlangıç sürgünde çileler içinde ölmüş,… 

“Dünya Basın Özgürlüğü Günü” vesilesiyle ilan edilen karşılaştırmalı basın özgürlüğü endeksinde Türkiye 180 ülke arasında “çok vahim” ifade edilen bir tabloda, savaştaki Filistin’in bir arkasında 158. sıraya yerleşmiş. 

Bunlar olurken, muhalefet elinde hediyelerle, bir Paşabahçe biblosu ve mesir macunu ile koşa koşa AKP genel merkezine gitmiş ve de karşısına boş koltuk çıkarılmış. 

Çıkışta da ortak açıklama yapmamak kaydıyla sınırlandırılmış… 

Karşılıklı armağan alıp vermek, başlı başına bir defa muhatabın konumunu meşrulaştırmak, sağlamlaştırmak değil midir? 

Zorunlu koşullar nedeniyle görüştüğünüz biriyle hediyeleşir misiniz? 

Mesafeler baştan böyle hemen niye yakılıyor? 

Dakika bir, gol bir. 

Boş koltuk için ardından Özel’e “Canım işte kasıt yok. Hep böyleydi. Yeni bir durum yok!” denmiş. 

Ama tam da “yeni bir durum” olması için gidilmedi mi oraya? 

Eski tas, eski hamam olacak idiyse… niye yapıldı ki bu toplantı? 

Bitmedi. 

Toplantının sonunda eşit konumda, eşit ağırlıkta aktörler olarak basına mesaj vermek seçeneği de ortadan kaldırılıyor. 

Meydan fısıltı kulislerine kalıyor. 

Bu nasıl bir yeni başlangıç? Nasıl bir şeffaflık? 

SULTANİZMDE MUHALEFET

Yaygın kanıya göre yeni dönemden amaç, “Anayasa değişikliği ile Cumhurbaşkanının süresini uzatmak!” 

Cumhurbaşkanı ile yaşıt Angela Merkel ülkesinde Bismarck’ı eşitleyerek 16 yıl iktidarda kaldı. 

Liderliğini sonsuza değin uzatmak için ülkenin anayasasını değiştirmeye kalktı mı? 

Bunu yapan bir tek lider var, o da “Çar” lakabıyla anılan Putin

Erdoğan’a da boşuna Sultan denmiyor. 

Sultanlık ve demokratikleşme bir arada gitmiyor. 

Prof. Ersin Kalaycıoğlu bu konuyu ekranlardan döne döne vurgulayan, hatırlatan ender siyasi gözlemcilerden biri. 

Tele 1’de konuyu değerlendirirken, özetle şöyle dedi: 

“Buluşmanın demokratik bir rejimde değil, sultanizm içinde gerçekleştiğini unutmayın. Bir tarafta Sultanizm, diğer yanda Özel’de vücutlaşan demokrasi arayışı var. Bu iki farklı rejimin-yeni anayasa konusu dahil!-bir ortak noktası bulunmuyor. Ya biri, ya öteki. Sultanizmde ana muhalefet yoktur. Ana muhalefet parlamenter sistem terminolojisidir. Herşey bir kakafoni içinde tartışılıyor. (Tarihi zirvenin) mesajı eşitsizlik mesajıdır. Demokrasinin mesajı eşitsizlik olmaz. Eşitsizlik Sultanizmin mesajıdır. Boş  koltuğun kazananı binaeleyh Sultanizmdir. Halihazırda o rejim içinde yola devam ediyoruz. Zirveyi değerlendirirken Sultanizme meşruiyet sağlayacak adımlar atıldı mı, atılmadı mı? Ona bakmak lazım.” 

Ne dersiniz sizce? Atıldı mı? Atılmadı mı?

Yazarın Son Yazıları

2025 ‘müesses nizamın’ sonu

Yılbaşı mesajları şimdiden akmaya başladı.

Devamını Oku
21.12.2025
Nermin Abadan Unat

Nermin Abadan Unat’ı en son TV’de 2022 Aralık’ında İmamoğlu için yapılan destek mitinglerinin ilkinde gördüm.

Devamını Oku
14.12.2025
Masterchef’te yılın kelimesi: Nasip

Görmüşsünüzdür: “Siyaset dışı en güvenilir isimler anketi”nde Sedat Peker ilk sıraya oturdu.

Devamını Oku
07.12.2025
Epstein: Körlerin fil tarifi

“Gerçeklerin, çoğumuzun gözünden kaçan bir yapısı var”...

Devamını Oku
23.11.2025
BBC’ye darbe... Faşizme kayış

İngiliz yazar Ian McEwan uyarıyor...

Devamını Oku
16.11.2025
Mamdani tarih yazdı

Turhan Selçuk’un çok sevdiğim bir karikatürü vardır: Küçük balıklar bir araya gelip devasa bir köpek balığını kovalar.

Devamını Oku
09.11.2025
Mamdani kasırgası

Annesi Mira Nair...

Devamını Oku
02.11.2025
Kaddafi’nin İntikamı

Mezardan yükselen intikamlar bunlar...

Devamını Oku
26.10.2025
Ortadoğu’da altın çağ...

Shehadeh Dajani’nin yüzü hâlâ gözlerimin önünde...

Devamını Oku
19.10.2025
Nobel’in prestiji çakıldı

Michael Wolff... Trump döneminin kara kutusu.

Devamını Oku
12.10.2025
Geç olmadan

"87 yaşındayım" diyor Jane Fonda...

Devamını Oku
05.10.2025
Meşruiyet nedir?

“Cesur bir adım atalım ve ona (Cumhurbaşkanı Erdoğan’a!) bire bir ilişki temelli gereksinim duyduğunu verelim. O nedir? Meşrutiyet!”

Devamını Oku
28.09.2025
Trump’ın korku imparatorluğu

Sizler bu satırları okurken Trump Amerika’sı geçen hafta içinde öldürülen radikal sağ aktivist Charlie Kirk’ü ulusal törenlerle uğurluyor olacak.

Devamını Oku
21.09.2025
Hedef muhalefeti yok etmek

Amaç, muhalefeti etkisizleştirmek ve işlevsizleştirmek...

Devamını Oku
14.09.2025
Titanik’te olmak

Proizvol ve prodazhnost... Rusça iki sözcük.

Devamını Oku
07.09.2025
Hür dünyanın sonu

Prodi’yi hatırlarsınız...

Devamını Oku
31.08.2025
Midas’ın Kulakları

Çocukluğumda “Midas’ın Kulakları” diye çok ünlü bir oyun vardı.

Devamını Oku
24.08.2025
Başyücelik hutbesi

İslam inkılabının ana kanun maddesi şudur: Bütün kanunlar Allah’ın emirlerine uygun ve bağlı olarak insani selim duygu ve düşünceye dayanır.

Devamını Oku
17.08.2025
Epstein Vakası

"Epstein vakası ABD siyaset kültüründe merkezi bir komplo kertesine erişti, bu gidişle Kennedy suikastı mitosu ile yarışır” diyor Michael Wolff.

Devamını Oku
10.08.2025
Kara düzen

II. Trump badiresine karşı Başkanlık yarışına girmek cüretini gösteren Demokrat Parti adayı Kamala Harris ilk kez konuştu ve...

Devamını Oku
03.08.2025
Sevgili Altan bey

Sevgili Altan bey

Devamını Oku
27.07.2025
Siyasette gerçeklik yok oldu

“ Otokratlar rakiplerini artık öldürmüyor” diyor Anne Applebaum ve devam ediyor...

Devamını Oku
20.07.2025
Grok zamanlarında yaşamak

Bir arkadaşımdan geldi. Instagram iletisi... ’70 li yıllar. Bikinili dört kadın güneşin altında mutlu mesut uzanmış.

Devamını Oku
13.07.2025
Zohran efsanesi

Faşizm gemi azıya aldıkça, çarenin yerel siyasetten geçtiği anlaşılıyor.

Devamını Oku
06.07.2025
Venedik’te düğün

Thomas Mann “Venedik’te Ölüm”ü tam Birinci Dünya Savaşı arifesinde, bir “çöküş” hikayesi olarak kaleme almıştı. “Belle époque/Muhteşem devir”tabir edilen 19. yüzyıldaki 2. sanayi devriminin sonu ile 20. yüzyıl başının sonsuz istikrar, refah ve özgüven çağı sonlanmış, baş döndürücü teknolojik değişimlerle toplumun değerler skalası değişmişti.

Devamını Oku
29.06.2025
İsrail’in ‘pis işleri’

Deyim, Almanya’nın yeni Şansöylesi Friedrich Merz’e ait. Bir haftadır Mertz’in şok...şok...şok bu sözleri konuşuluyor.

Devamını Oku
22.06.2025
Trump’ın ‘oyuncak askerleri’

14 Haziran’da Washington’da bir kutlama için, yerleri dolduracak yedeklere ihtiyaç var.

Devamını Oku
15.06.2025
Dekadans

Donald Trump, Beyaz Saray’a çıktığı ilk yıllarda, “New York’un ortasında, 5. caddede çıkıp birini vursam bir tek seçmen kaybetmem!” demişti.

Devamını Oku
08.06.2025
Kurşun hızı

Adına “muzzle velocity” diyorlar. Deyimi siyasi jargona sokan isim Trump’ın “karanlık prensi” Steve Bannon.

Devamını Oku
01.06.2025
Habeas Corpus nedir?

“Habeas Corpus nedir? Tanımlar mısınız?”

Devamını Oku
25.05.2025
Arabistanlı Donald’ın evreni

İç gerilimlerin cümlemizi sersem ettiği, burnumuzun ucunu göremez hale getirdiği Türkiye’nin dışında bir dünya var.

Devamını Oku
18.05.2025
Trump Vatikan’a da göz dikti

Trump Vatikan’a da göz dikti

Devamını Oku
11.05.2025
Psikolojik harekât

Psikolojik harekât

Devamını Oku
04.05.2025
Vatikan’da dönüm noktası

Vatikan’da dönüm noktası

Devamını Oku
27.04.2025
Romancının ölümü

Romancının ölümü

Devamını Oku
20.04.2025
Starmer’ın sessizliği

Starmer’ın sessizliği

Devamını Oku
13.04.2025
İmamoğlu ‘rakip’ olmasaydı...

İmamoğlu ‘rakip’ olmasaydı...

Devamını Oku
06.04.2025
Pikachu’nun anlattıkları...

Pikachu’nun anlattıkları...

Devamını Oku
30.03.2025
Kafka senaryosu

Kafka senaryosu

Devamını Oku
23.03.2025
Avrupa'da neler oluyor?

Avrupa'da neler oluyor?

Devamını Oku
16.03.2025