Tahran’la ‘yeni sayfa’ şart

19 Temmuz 2015 Pazar

İran Ortadoğu’daki tüm müzakere masalarına güçlü bir aktör olarak dönecek...
İran ekonomisi ve pazarı petrol devleri ve çokuluslu şirketlerin yatırımlarına başdöndürücü hızla açılacak...
İsrail’in Washington’daki etkisi sınırlanacak, İsrail-ABD paradigması değişecek; Filistin sorununun çözümü için fırsat doğacak...
Suriye’de “Esad’sız Esadizm” olarak tabir edilen uzlaşma için gereken şartlar oluşacak...
IŞİD’le mücadelede yeni döneme girilecek...
İki tarafın şahinleri tarafından sabote edilmez ve sekteye uğratılmazsa “İran’la nükleer anlaşmanın” -iyimserler tarafından!- öngörülen sonuçları bunlar.
Berlin Duvarı’nın yıkılmasıyla nerdeyse eşit büyüklükte bir gelişme olarak görülen ve bölgede kartların yeniden dağıtılmasına yol açan bu kritik ekonomik ve jeopolitik değişiklikler Türkiye’yi nasıl etkileyecek? Tahran, Ankara arasındaki ilişkileri yeniden nasıl biçimlendirecek?

‘Savunulacak taraf yok’
Abdullah Gül başkanlığındaki ilk AKP hükümetinin dışişleri bakanlığını yapan Yaşar Yakış’a işte bu soruları yönelttim.
Dünkü “Sağnak”ta da bahsettiğim görüşmede Yakış, öncelikle “bölgede dengelerin İran lehine değiştiği gerçeğinin bilincinde olmak gerekir” diyor ve dünya siyasetinde İran’la açılan “yeni sayfa”nın “Türkiye’nin dış politikasında da yeni sayfa açmayı gerektirdiğini” söylüyor.
Diplomatlık yıllarında Mısır, Suriye ve Suudi Arabistan gibi ülkelerde görev yapan eski dışişleri bakanı; “Ortadoğu politikasının sarpa sardığı ve savunulacak tarafı kalmadığı ortada” diyerek konuşuyor; İran’la ilgili son gelişmeler ışığında söz konusu politikanın köklü revizyondan geçmesi gerektiğini ifade ediyor.

‘Laik dış politika önceliği’
Telefonla yaptığımız görüşmenin satır başlarını mealen aktarıyorum:
Yapılması gereken ilk iş her tür mezhepsel vurgudan arındırılmış, laik dış politikaya dönmek olmalıdır!” diyen Yakış devam ediyor: “Mezhepsel eksene oturduğumuz takdirde İran’ı daha fazla karşımıza alırız. Ve de ekonomik avantajlardan mahrum kalırız. İki ülkenin büyüklüğünü karşılıklı olarak teslim eden, karşılıklı çıkarlara dayanan ve mezhep vurgusundan uzak, gerçekçi dış politika götürmek zorundayız...
Koalisyon çalışmaları önümüze altın fırsat sunuyor. ‘Yeni koalisyon hükümetinin çizgisi farklıdır’ demek suretiyle, bize geçmişin hatalarından geri dönmek fırsatı veriyor. CHP ile koalisyon kurulur ve hele de dışişleri bakanlığı CHP’ye giderse; her şey daha kolay olur. CHP; Ankara’nın Ortadoğu politikasını öteden beri eleştiriyor ve doğru şeyler söylüyordu. CHP ile sayfayı çevirmek sorun olmaz!”

‘Avrupalılarla rekabet hata tanımaz’
Birbirlerini ezeli “rakip” gören iki ülke ilişkilerinin Humeyni devrimi ertesindeki gibi geçmişte de türbulanstan geçtiğini ancak ne var ki o dönemlerin ardından daima bir “modus vivendi” (bir arada var olma
formulü) bulunduğunu ve şimdi yapılması gerekeninin de yeni bir “modus vivendi” bulmak olduğu gereğine parmak basan eski AKP bakanı; “Avrupalıların rekabetine ilaveten bu yeni döneme Türk-İran ilişkilerinde handikapla girmek başarı şansımızı azaltır” uyarısını yapıyor.
Yakış’a, Ankara’da “yeni durumu” masaya yatıracak kadroların bulunup bulunmadığını soruyorum.
Dışişleri diplomatlarının klasik özgüveniyle; “Hariciye altyapıyı iki günde hazırlar!” diye konuşan eski Bakan ekliyor: “Tüm mesele siyasi iradede! Siyasi iradenin anlattığımız yönde olması lazım.
Ama galiba en zor olanı da bu.
Ortadoğu politikasını rehin alan Erdoğan- Davutoğlu ikilisinin iki dudağı arasından “İran dosyasını” alıp, geleneksel dışişleri çizgisine devredebilmekte!
Herkese iyi bayramlar...  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Boş koltuk 5 Mayıs 2024
Yurttaşlara mektup 28 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları