'Wild Turistik Card'

04 Ekim 2013 Cuma

Turgay Demirel “Önce Wild Card sonra teknik direktör” demiş... Turizm acentesi miyiz yahu biz? Kartı al, dünya şampiyonasına avantadan katıl; gelen yensin giden yensin. Bu mu istediğimiz? 

Ah! Bizim değil ama Turgay’ın tek istediği bu olabilir. “Ben soktum takımı dünya şampiyonasına” diyecek ve bir taşla birçok kuş vuracak. Dilediği seyahat acentesine organizasyonu verip paraları havalarda uçuşturacak... Dilediği teknik adamı seçip onun üzerine danışman olarak Tanjevic’i koyacak. Ona da büyük paralar ödeyecek; yetkiyi, sorumluluğu ve her şeyi paylaşacak... Basketbol mu? Kim takar basketbolu! İşler yürüsün, sponsor paraları gelsin-gitsin, evinin üzerine gözüktüğü seyahat acentesi mutlu olsun, ödüller gelirse gelsin, üleşilsin, paylaşılsın hesap verilmesin, FIBA Başkanlığı ayağına politik destek alınsın, politikacılar federasyon kurullarına alınsın, AKP ve Spor Bakanı ayıplara ortak edilsin falan filan... Basketbolu boşverin!
Sayın 
Suat Kılıç! Adınızı Turgay Demirel ile birlikte anmaktan hiç zevk almıyorum ama ne yazık ki son seçimlerde ona en büyük desteği siz verdiniz. Onu siz seçtirdiniz. Günahlarından da siz sorumlusunuz... Sayın Bakan! Siz her yerde “etik”ten söz ederken seçtirdiğiniz başkanın yaptıklarını incelettirmek hiç aklınıza gelmiyor mu? Siz, “Bizde ince işlere tolerans hiç olmaz” diyorsunuz ama şu villa-seyahat ilişkisine ve Tanjevic’in maaşına baktırmak hiç aklınıza gelmiyor... Siz, “Dopinge sıfır tolerans” diyorsunuz ama aynı günlerde Turgay’ınız henüz doping cezasını tamamlamamış Hidayet’e kaptanlık veriyor. Bakın Orlando Magic’e, kontratlı oyuncusu Hido’yu kadroya bile almamış. “Ailesinin yanında kalsın biraz” deyip şutlamış. Sizinki ise onu baş tacı yapıp oynatıyor; yüzüne gözüne bulaştırdığı bir şampiyonanın ardından, çok gerekliymiş gibi, onu basın toplantısına çıkartıp, yorumcuya (İbrahim Kutluay) saldırtıyor...
Hay Allah! İbrahim Kutluay’ı koruyacağım hiç aklıma gelmezdi. Falso üstüne falsodur bizim İbo. Son olarak da Ankara’daki Darüşşafaka maçında şahane bir görgüsüzlük tablosu yaratmış sevgili kardeşimiz: bomboş tribünlerde
Aydın Örs aşağıda otururken bizimkisi kendisine loca açtırmış. Gelsin çaylar, gitsin kahveler! Beyefendi Doğuş’un basketbol CEO’su ya; her yer bomboş ama... Ye koltuğum ye!
Neyse! Gelelim ulusal takıma. Bak Turgay! Ulusal takımımızın 
“Wild Card”dan önce, hemen yarın bir teknik direktöre gereksinimi var. Elimizde çok iyi teknik adamlar var. Seç birini, getir göreve. O araştırır, soruşturur, danışır büyüklerine ve sıvar kolları. Sen ve ortağın Tanjevic onu rahat bırakırsanız geleceğin Türk basketbol modeli çizilir, uzun vadeli planlar yapılır ve yola çıkılır. Tanjevic’in modası geçmiş oyun kurucusuz sistemi yerine, Türk basketbolcusuna çok uygun olan bol penetreli, hızlı hücuma dayalı (elbette ki sert savunmalı) yeni bir model geliştirilir. Takım buna göre seçilir, sistem buna göre kurulur. Gençler Avrupa Şampiyonu olan takımımıza bu sistem benimsetilir ve eskilerle yeniler kaynaştırılıp, yepyeni bir ulusal takım yaratılıp, bu ıstıraba bir son verilir...
Masa başında kazanılan başarılara gereksinimi yok basketbolumuzun. Biliyorsun: orada kazanılan orada kalıyor; sonra da sahada geri veriliyor...“2001 Avrupa ikinciliğini ben kazandırdım” diye dolaşıyorsun ortalıkta. Haklısın ama kimse bilmek istemez o şampiyonayı nasıl kazandırdığını. Dünya şampiyonasındaki katkılarını (!) da yadsımamalıyız ama son 10 yılda sınırlarımızın dışında tek bir başarımız yok. Sence neden? 
Ya siz Sayın Suat Kılıç! Hiç mi merak etmiyorsunuz seçtirdiğiniz adamın sevaplarını ve günahlarını? Hiç mi soruşturmuyorsunuz Türk basketbolundaki çöküşün nedenlerini? Tablo ortada. Yapın bir şeyler!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Sorumluluk! 11 Mayıs 2020
Mücbir sebep! 24 Mart 2020
Ergin-Larkin 18 Mayıs 2019

Günün Köşe Yazıları