İki Türkiye

20 Ocak 2009 Salı

Yıl 1934. Genç Cumhuriyetin Bağdat Elçisi Tahir Lütfü Bey, Hariciye Vekâletine (Dışişleri Bakanlığı) şu notu gönderiyor:

Cumhuriyet Türkiyemizde harf inkılabı yapıldıktan sonra, Türkçe okumaya Irakta bir durgunluk gelmiş idi. Eskiden tahsillerini Türk mekteplerinde yapmış ve Türkçeye hakkile sahip bulunmuş olanlar bile, yeni harfleri öğrenip yeni neşriyat ve asarı okumaya hemen teşebbüs etmemişler idi. Bu suretle Türkçe okumak ve Türkçe asardan ve Türk kültüründen istifade etmek hususunda bir tevakkuf devresi hasıl olmuş idi.

Fakat bu devre çok sürmemiş ve Türkçe okumak heves ve iştiyakı yavaş yavaş tekrar uyanmıştır. Bugün Türkçe okumaya, Türkçe öğrenmeye rağbet hayli artmıştır. Son üniversite inkılabı, bu rağbete kuvvetli bir hız vermiştir.

Yalnız Türkçeyi evvelden bilen münevverler de ve ana lisanı olan Türkler de değil, Türkçeyi hiç bilmeyen Arap, Kürt ve sair kavimlere mensup gençlerde dahi Türkçe öğrenmek için kuvvetli bir heves uyanmıştır. Zira burada tahsil eden gençlik, fikir ve kültür ihtiyacını tatmin için Arapçada kâfi asar bulamamaktadır. Bu gıdayı ancak Türkçede bulacağına emindir. Garp asarından ziyade Türk asarına müteveccih bulunmaktadır. Zira şarkta inkılap ruhunu ancak bugünkü Türkiye menbaından iktisap edeceği kanaatindedir.

Son zamanlarda Türkçe öğrenmek için hususi dershaneler açmak yolunda bazı teşebbüsler başlamıştır.

Bu cihetle lrakta Türk lisanı ve Türk kültürü için gayet müsait bir hava hasıl olmuştur. Bu müsait şerait içinde dilimizin ve kültürümüzün propagandasını yapmak için, şimdilik bize terettüp eden, bizi ve inkılabımızı ve kültürümüzü tanıtacak ve sevdirecek kitaplar tedarik etmek ve yetiştirmektir.

İmamı Azam türbesi harimindeki dini medrese talebesi arasında bile Türkçe okumak hevesi uyanmıştır. Istanbul Üniversitesindeki son tekamül, birçok Irak gençlerinde ikmali tahsil için oraya gitmek ve aynı zamanda Türkiyedeki inkılap havasından feyz almak meyli hasıl olmaya başlamıştır.

Memleketimizi Irak gençliği için yakın bir istikbalde bir kültür kıblesi yapabilmek için, burada propagandamıza ehemmiyet vermek ve evvela kitap ve asar yetiştirmek lazım geldiğini arz ederim efendim...

Yıl 2009. Kürtçe yayın yapan devlet televizyonu TRT-Şeşin program sunucusu Rojin, Kanal 24te katıldığı bir açık oturumda şunları söylüyor:

TRT-Şeşe Kürdistandan, yani Kuzey Iraktan Kürtçe bilen sanatçı ağabeylerimizi çağıracağız.

 

Adalet duygusu

 

Ergenekonun son dalgasında soruşturmaya uğrayan BCP Genel Başkan Yardımcısı Engin Aydının savunmanı Turan Karakaş ile konuştuk. Farklı bir hukuk anlayışı ve yorumuyla karşı karşıya olunduğunu söyledi:

Bu hukuk yorumunda faraziyeler ağır basıyor, bu yüzden uygulamada zulüm düzeyinde haksızlıklara neden olunuyor. Örneğin, Engin Aydının soruşturmaya uğraması, gerçekten adalet duygusunu incitecek boyutta bir hadisedir. Dosyada Engin Aydın için yoğun suç şüphesine neden gösterilecek ne bir olay, ne de bir delil vardır.

Engin Aydın ile ilgili üç tür iddia edilen delil bulunmaktadır: Birincisi, ev ve çalışma ofisinden alınan dokümanlardır. Bu dokümanlarda delil niteliğinde hiçbir şey bulunamamıştır. İkinci iddia edilen delil olan, telefon konuşmaları, ancak diğer olgu ve delillerle desteklenirse ve hukuka uygun dinleme yapılmışsa geçerli sayılabilir. Engin Aydının telefon konuşmaları da onun suçlanmasını gerektirecek içerikte değildir. Üçüncü iddia edilen delil grubu da, Ergenekon davası kapsamında ifadesine başvurulan kişilerden elde edilen dokümanlardır. Bu dokümanlar da Engin Aydının ilgili kişilerle dostça ilişkilerini göstermektedir. Yani Engin Aydının adının geçtiği yerlerin hiçbirisi, bir örgütsel ilişkiyi kanıtlayamamaktadır.

Turan Karakaşa göre, Türk hukuk sistemi bir sırat köprüsünde:

Adalet duygusunu inciten kararlar, yargıya olan güvenin çürümesine neden olabilir. Yargı, ancak adil ve insaflı kararlarla hukukun temelini güçlendirebilir.

İşkence

AKPnin Çankaya belediye başkan adayı Bülent Akarcalı ile ilgili bir küçük not. Alıntı, Erbil Tuşalpin Artık Demokrasi İsteyinkitabından:

TBMM Cezaevlerini Ziyaret ve İnceleme Komisyonu Başkanı ANAP Genel Başkan Yardımcısı Bülent Akarcalının 1986da Amerikanın Sesi Radyosunun sorularına verdiği yanıt:

- Hükümet ve Türk devleti bütünüyle her türlü işkenceye karşıdır. Biz hapishaneleri gezerken mahkûmlarla yalnız kalarak, ne sivil, ne de resmi herhangi bir gardiyan olmadanTürk hukuk devletinin vermiş olduğu müeyyideler dışında size bir müeyyide uygulanıyor mudiye açıkça sorduk. Türk cezaevlerinde anarşi ve terör suçundan mahkûm olan ya da tutuklu bulunan kişilerden bazılarının verdiği cevap şu oldu: Bize burada işkence uygulanıyor, zorla İstiklal Marşı söylettiriliyor.Eğer Türkiyede yaşayan birisi, İstiklal Marşının söylettirilmesini işkence olarak kabul ediyorsa, böyle kişilere bu tür işkence yapmaya devam edeceğiz.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Şamar örnekleri 6 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları