Volkswagen depremi

24 Eylül 2015 Perşembe

“Kampanya” demeye bin şahit isteyen Türkiye’nin “seçim kaosunda” kimsenin başka konularla ilgilenecek hali yok. Ama dünya, dudak uçuklatan “Volkswagen -VW- depremi” ile yıkılıyor. Belki gözucuyla olsun izlemişsinizdir:
Almanya’nın alameti farikası haline gelen araba şirketinin, ABD’de emisyon testlerini bilerek ve sistemli şekilde manipüle ettiği anlaşıldı.
Dünyada 11 milyon, ABD’de de 500 bin adet sattığı Diesel araçların ürettiği zararlı gaz emisyonunun, ABD’de yapılan testlerde olduğundan “40 misli daha düşük” gösterildiği anlaşıldı.
Ama konu sırf “teknik” bir meseleden ibaret değil...
Alman mükemmeliyeti, teknoloji uzmanlığı ve güvenilirliğinin simgesi görülen; Almanya’nın 2. Dünya Savaşı’nı izleyen yıllardaki gelişmesinin “biricik motorlarından” addedilen VW adının bu sahtekârlık olayıyla “lekelenmesi”; sadece araba şirketi adına değil, “Almanya markası” adına bir badire sayılıyor.
VW olayı bu yıl “Alman marka değeri”nin aldığı ilk yara değil.

Almanya şokta
İlk şok baharda Alpler’e çakılan Germanwings uçağıyla yaşanmıştı.
Lufthansa’nın “ucuz tarifeli yan şirketi” Germanwings kazasında da, uçağı düşüren pilotun “gözden kaçırılmaması gereken sorunları” olduğu ortaya çıkmış; sağlık denetimlerinden sıyıran 27 yaşındaki “şizofren kaptan”ın, kontrolündeki uçağı 149 yolcusuyla beraber “bilerek” dağa çaktığı anlaşılmıştı.
Böylelikle “sarsılmaz” olduğu varsayılan Alman markasından ve kırılmaz olduğu düşünülen “Alman kanatları”ndan geriye teneke parçacıkları kalmıştı.
Bu nitelikte bir pilotun istihdam edilmesinin nedeni olarak “tasarruf önlemleri” gösterilmiş, “pilot eğitimi” ve “formasyonuna” eski önemin atfedilmediği belirtilmiş; “Alman mucizesiyle özdeş” Lufthansa’nın da sonunda küresel sistemin acımasız piyasa şartlarına boyun eğmek adına kaliteden fedakârlık ettiği iddia edilmişti.
Spiegel o zaman “Ayağımızın altından toprak kaydı” diye yazmıştı:
“Depremler, savaşlar, stadyum faciaları, terör saldırıları, uçak kazaları... Hep başkalarına olmuyor muydu? Bunlar eskiden Federal Almanya Cumhuriyeti’nde değil, yalnız uzaklarda yaşayan insanları ilgilendiren trajedilerdi. (Germanwings kazasıyla!) Bu yanılgı sona erdi. Almanlara kendimizi emanet ettiğimiz sürece, emniyette olduğumuz duygusunun bir ‘hubris’ (kibir) olduğu anlaşıldı...”
Almanya işte şimdi “VW depremiyle” aynı şoku yaşıyor.
Lufthansa gibi “Almanya modeli” ile özdeş hale gelen çok büyük bir diğer “Alman markası”, yaşamsal darbe alıyor.

Akdeniz ‘Oh Olsun!’ diyor
Avrupa’da bu tabloya iki tepki var.
İlki Almanların iyi bildikleri ve “schadenfreude” dedikleri “Oh olsun!” tepkisi...
Özellikle Merkel’in kemer sıkma politikaları yüzünden bilenen Güney Avrupa’da bu duygu çok belirgin.
İspanya, İtalya, Yunanistan gibi ülkelerde “Hani bize 2. sınıf gözüyle bakan Almanların ahlaki üstünlüğüne ne oldu” diye soruyor ve “Demek onlar da bizden farksızmış!” diyorlar.
Beri yandan da “skandalın”, “VW” ile sınırlı kalmayıp; Avrupa’nın diğer otomotiv devlerine sirayet etmesinden; 2008 finans krizi gibi dal budak sarmasından, “sektörde” geniş işten çıkarmalara neden olmasından korkuyorlar.
Skandal hakkında şimdilik bilinmeyenler, bilinenlerden fazla.
Çevre ve insan sağlığını etkileyen dev sahtekârlığa VW üst yönetiminin ne düzeyde dahil olduğu belli değil.
Skandalın Merkel hükümetine kadar uzanıp uzanmayacağı da soru işareti.
Almanya’da büyük sanayi ile siyaset dünyasının “kurulu düzeni”, genelde kol kola yürüyor.
Bu durumda hükümette de konuyu bilen var mıydı?
Bilen neyi, ne kadar biliyordu.. gibi sorular ortada.
Ama şu bariz: Görünen yalnız aysbergin ucu.
 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Boş koltuk 5 Mayıs 2024
Yurttaşlara mektup 28 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları