AKP'de Çatlak

18 Şubat 2013 Pazartesi

AKP’ye çok yakın kaynaklardan duyduk:
Sonbaharda AKP tüzüğünün üç dönem üst üste seçilememe hükmünden rahatsız olanların öncülüğünde bir ekibin partiden ayrılarak yeni bir yapılanma içine girmesi bekleniyormuş. Çatlağa,
Recep Tayyip Erdoğan’ın başkancı, otoriter tutumuna gösterilen tepkinin yanı sıra, Amerika’ya sığınmış emekli vaizin cemaati ile anlaşmazlıkların da yol açabileceği ileri sürülüyor.
Yeni yapılanmaya itici güç olacaklar arasında
Abdullah Gül’ün adı ön sıralarda anılıyor. Ancak Gül’ün liderlik yapmayacağı, geri planda bir ağabey gibi davranabileceği, yeniden yapılanmadan alacağı güçle Cumhurbaşkanlığı’na yeniden aday olabileceği ifade ediliyor. Liderlik için de TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu’nun adından söz ediliyor.
CHP Genel Başkanı
Kemal Kılıçdaroğlu’nun “İki Cumhurbaşkanı adayı olması durumunda Gül’e destek verir misiniz?” sorusuna yakın geçmişte “Eğer sadece iki aday olursa, sadece iki isim öne çıkmak durumunda kalırsa bakarız, neden olmasın” yanıtını verdiğine dikkat çeken kaynaklar, AKP’den kopması beklenen yeni yapının CHP ile olası bir koalisyona sıcak bakabileceklerini de dile getiriyorlar.
Öyle görünüyor ki, önümüzdeki aylar, siyaseten gök gürültülü ve sağanak yağışlı geçebilir.

\n


\n

Aday Bolluğu

\n


\n

Yerel seçimlere bir yıl kala Ankara’da adaylıklar için yarış CHP’de yavaş yavaş kızışmaya başladı. İşte konuşulan adlar:
Anakent Belediyesi: Ankara Milletvekili Levent Gök, Anadolu Organize Sanayi Bölgesi Başkanı Hüseyin Kutsi Tuncay, Ayaş Belediye Başkanı Ali Başkaraağaç.
Çankaya: Şu andaki Belediye Başkanı Bülent Tanık, eski başkanlar Doğan Taşdelen, Haydar Yılmaz, Kahramanmaraş Milletvekili ve Yurt gazetesinin sahibi Durdu Özpolat, Çankaya İlçe Başkanı Mehmet Perçin, eski Ürgüp Belediye Başkanı Bekir Ödemiş, sendikacı Yaşar Seyman.
Mamak: Eski Kırşehir Milletvekili Hüseyin Bayındır, hukukçu Necati Yılmaz, mimar Cem Saklavcı, ilçe başkanı Selahattin Emre.
Etimesgut: Apron Havacılık Şirketi Başkanı Zafer Yeşilgül, ilçe başkanı Mehmet Yula.

\n


\n

Anayasalardan Örnekler

\n

Anayasadan ulus tanımı olan “Türk” sözcüğünün çıkarılmasını önerenler için...
Fransa Anayasası: Başlangıç kısmı “Fransız halkı” diye başlıyor ve “1789 Beyannamesi’nde tanımlanan, 1946 Anayasası’nın başlangıç kısmında teyit edilip tamamlanan insan haklarını ve milli egemenlik ilkelerine, aynı şekilde 2004 Çevre Şartı’nda belirtilen hak ve ödevlere bağlılığını ihtişamla ilan eder” diye devam ediyor. Egemenlik tanımlanırken “Cumhuriyetin dili Fransızcadır” hükmü yer alıyor.
Federal Almanya Cumhuriyeti Anayasası: Temel Haklar bölümü, “Alman milleti” diye başlıyor, “dokunulmaz ve devredilemez insan haklarını, yeryüzünde her insan topluluğunun, barış ve adaletin temeli olarak kabul eder” diye sürüyor. Önsözde de “Bu anayasa bütün Alman milleti için geçerlidir” vurgusu yapılıyor.
Avusturya Federal Anayasası: “Avusturya Cumhuriyeti için milliyet birdir” hükmünü taşıyor.
İrlanda Anayasası: “Ulus” başlıklı maddesi “İrlanda ulusu” tanımı yapıyor. 2. madde ise, “Adaları ve denizleriyle birlikte İrlanda adasında doğan her kişinin doğuştan İrlanda ulusunun bir parçası olma hakkı vardır” hükmüne yer veriyor.
Polonya Anayasası: “Biz Polonya ulusu” tanımına yer veriyor ve Polonya Cumhuriyeti’nin üniter bir devlet olduğunu kaydediyor.
Portekiz Anayasası: Kanunların ya da uluslararası sözleşmelerin “Portekiz vatandaşı” olarak gördüğü herkesi vatandaş sayıyor ve Portekiz’in üniter devlet olduğunu belirliyor.
İspanya Anayasası: Ulusal egemenliğin devletin gücünü aldığı “İspanya halkı”nda olduğunu kaydediyor. Tüm İspanyolların devletin resmi dili olan Kastilyancayı bilme “ödevi ve kullanma hakkı” bulunduğu da belirtiliyor.
Bu ülkelerin hiçbirinin
“ırkçı” ve “faşist” bir yönetim altında olmadığını söylemeye gerek yok sanırız...

\n

Anlayamadığımız
 Şey

\n

Biz kalın kafalıların anlayamadığı şu: Türkiye Cumhuriyeti de-mok-ra-tik-le-şi-yor...

\n

Anayasa değişecek örneğin. Ana, başını bağlayıp özgürleşirken; yasa, sırtımızdan sopayı eksik etmeyecek...
Görüşme tokalaşma, öpüşme koklaşma, özürleşerek aflaşmanın sonunun nereye varacağı belli: Kavimler ve cemaatler koalisyonuna...
Türkiye Cumhuriyeti bitti, yaşasın Türlüye Tayyibiyeti...

\n

Ders Olsun

\n

Bir küçük haber: Kamuran Çörtük, sahibi olduğu Bayındırbank’ın paralarını zimmetine geçirdiği gerekçesiyle 5 yıl 10 ay hapse mahkûm olmuş.
Kamuran Çörtük, bir zamanların medyası, bankası, hastanesi ve şirketleriyle paraya para demeyen, burnu Kaf Dağı’nda patronuydu.
Turgut Özal döneminde, dünyanın tek ve ilk bir ilçede sonlanan otoyolunun yapımını ihalesiz alabilen müteahhit, Çörtük olmuştu. Süleyman Demirel de, Çörtük’ü “aile fotoğrafı”na sokmuş, koruyup kollamıştı.
Devran döndü, Çörtük mahkûm oldu. Onun durumu, bugün iktidarın kolu altında yeşillenen işadamcıklarının kulağına küpe olsun!

\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Şamar örnekleri 6 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları