Sultan Çıplak

06 Haziran 2013 Perşembe

Başbakanın bir önceki Arpa Baharı turundan ne kadar farklı bu son Fas-Cezayir-Tunus, Magreb gezisi.

\n

İki yıl önce Mısır’a gittiğinde yer gök inlemişti. Tahrir’in ateşli günlerinde Mübarek’e “Halkın sesine kulak ver!” diye seslenen Erdoğan’a Araplar bugün ayar çekiyor.
Türkiye’nin yangın yerine dönüştüğü bir anda gittiği Fas’ta, kral tarafından kabul edilmedi başbakan örneğin.
Arap Baharı’nın patlak verdiği Tunus’ta da muhalifler tarafından geri çevrildi.
Arap Baharı ayaklanmalarını ateşleyen
“Yasemin Devrimi”nin ülkesinde, “Halk Cephesi” liderlerince boykot edilen başbakan için muhalif kesimler;Erdoğan’la akşam yemeğine davet edilmiştik ama reddettik. Biz despotlarla yemek yemiyoruz!” dedi.
Bitmedi!
“Sonu isyanla biten Türk modeli” Tunus’ta ayrıca günün espirisi olmuş. İtalyan gazetelerine demeç veren Tunuslu yazar Velid Süleyman, ülkesinde şu ara “Türk modeline ilişkin espriden geçilmediğini” anlatıyor. Süleyman’ın açıklamalarına göre “Erdoğan’ın İslam demokrasisi modeli ‘out’/ bundan böyle isyancı Tunus modeli ‘in’ deniyormuş.

\n

‘Erdoğan’ı istemiyoruz!’

\n

“La Stampa”ya konuşan Tunuslu yazar Velid Süleyman; “Geçmişte Erdoğan’ı bizler de sitayişle karşıladık” diyor: “O zaman çünkü yalnız İslamcılara değil, laiklere de hitap eden söylemleri vardı. Ama bugün artık kendisini istemiyoruz. Ülkesinde muhalefeti ezdiği yetmiyormuş gibi bizim üzerimizde hâkimiyet kurmaya çalışan Katar’la da flört ediyor!”
Bir haftada Erdoğan’ın Türkiye sınırları dışındaki tüm yaldızı döküldü kısacası.
İtalya solunun simge gazetesi
“Manifesto”, “kral çıplak” deyimine yaptığı bir göndermeyle örneğin önceki gün “sultan çıplak!” sözlerini manşete çekti.

\n

‘Obama ağlıyor, Esat gülüyor!’

\n

“Sağdıç” Berlusconi’ nin grubundan olan sağcı “Il Foglio” gazetesi ise Türk modelinin krizi içinObama ağlıyor, Esat gülüyor!”sözlerini birinci sayfaya taşıyor.
İstihbarat servisleri ve CIA ile yakın ilişkiler içinde olmakla bilinen gazete; gelişmeler için
“ABD başkanı çok kaygılı” diye yazıyor ve şunları ekliyor:
(Yeşil İsyan’ın yaşandığı) 2009’da İran’da ve giderek (Arap Baharı günlerinde) Mısır’da olduğu gibi; Obama bir kez daha yanlış tarafın yanında ters köşeye yatmak istemiyor ama beri yandan İslam dünyasındaki en iyi (belki de tek) müttefiğini kaybetmek de istemiyor. Washington’ın bütün kararlarına nüfuz eden pragmatizm, statükoya yaslanır. Eski değişim şampiyonu Obama, her türlü değişime dehşetle bakıyor… Obama ne kadar çok kaygılanırsa, Şam da o kadar gülüyor!”
Uluslararası sistem için başka deyişle bir numaralı alarm konusu bu:
“Türk modelinin krizi”.
Konuya parmak basan İslam dünyası uzmanlarının ilki olan
Gilles Kepel; “Erdoğan tarafından kapitalist İslam örneği olarak sunulan Türk İslam demokrasisi modelinin şirazesinin çıktığını” söylüyor ve modelin geçerliliğini yitirdiğini belirtiyor mesela.
“Türk modelininin sonunu” ilan eden bir diğer tanınmış yazar Bernard Henri Levy de; gözlerden büyük bir sır perdesinin kalktığını açıklıyor.

\n

‘Ilımlı İslam yoksa Erdoğan da olmayabilir!’

\n

“Erdoğan’a son on yılda her şey hoşgörüldü. Gazeteciler ve aydınların keyfi tutuklamalarından, gazetelere estirdiği teröre; dine küfür yüzünden yazarları, piyanistleri, hicivcileri mahkûm ettirmesine, ateşli Yahudi düşmanlığı yapmasına… dek pek çok şeye göz yumuldu. Kürtlere ve diğer azınlıklara yaptığı baskılar görmezden gelindi” diyerek Erdoğan’a “ılımlı İslam modeli” uğruna müsamaha gösterilen baskıların ve aşırılıkların listesini yapan Henri Levy; “Kral Erdoğan şimdi çıplak; güler yüzlü İslamcılığı da bir serap gibi eriyor!” diyor.
Reel politika için kör kör parmağım gözüne bu saldırganlıklara sırt çevrilmiş olduğunu ve son derecede bilinçli bir şekilde hiç yoktan bir
“AKP modeli mitosu yaratılmış olduğunu” itiraf eden Henri Levy -özetle!- “sivil toplum düşmanına dönüşen Erdoğan’ın bundan böyle ihtiyaç duyulan bir lider olamayacağını” ifade ediyor.
Kısaca;
“ortada bir ılımlı İslam modeli yoksa, Erdoğan’a da gerek yok!”
Batı’nın en tipik
“reel politik aydınlarından” biri olan Henri Levy’nin vardığı sonuç bu…
Denklem niye bu kadar yalın peki?
Propaganda gazıyla
“mitos” düzeyine çıkarılan “ılımlı İslam” modeli”, bölge için çünkü “olmazsa olmaz” bir istikrar formülü olarak görülüyordu.
Erdoğan bu formülün başroldeki
“istikrar aktörüydü”.
Gezi protestosu, Erdoğan’ın en delinmez zırhı ve en güçlü silahı olan bu
“istikrar sermayesini” elinden aldı.
Gezi ve Gezi olayları karşısında başbakanın aldığı çatışmacı tavır; AKP liderinin bundan böyle değil istikrar başlıbaşına bir belirsizlik unsuru olduğunu gösterdi.
Sandıkta -muhalefetin zayıflığı nedeniyle- hâlâ rakipsiz sayılsa da RTE uluslararası sistem için artık istikrarın diğer adı değil.
Gezi olaylarının bir haftada gerçekleştirdiği en tayin edici paradigma değişikliği bu.

\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Boş koltuk 5 Mayıs 2024
Yurttaşlara mektup 28 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları