ODTÜ’deki camiyi kim yaptırdı?

16 Ocak 2016 Cumartesi

Kâğıtta halen durduğuna göre, anayasanın “laiklik” ilkesine tümüyle aykırı olduğu açık “cuma namazı izni” genelgesinin ilk olarak bir üniversitede, İstanbul Teknik Üniversitesi’nde uygulamaya konulduğunu duyduğumuzda hiç şaşırmadık. 
Oysa, bilim yapılan bir yere dinsel kurallar getirilmesi karşısında şaşırmalıydık. Ancak biliyoruz ki, baskıcı dikta dönemlerinde, bizde üniversiteler üniversite olmaktan çıkar. 
12 Eylül faşist darbesi sonrasında da benzer bir olaya tanık olmuştuk. 
Dönemin ODTÜ Rektörü Prof. Dr. Mehmet Gönlübol ve arkadaşları, amacı “Müslüman ülkelerin şeriatla yönetilmesi” olan Suudi Arabistan kökenli Rabıta örgütünün kaynakları ile üniversite içine bir cami yapılmasını kararlaştırmışlardı. Bir ABD-Suudi ortaklığı olan ARAMCO petrol şirketince desteklenen Rabıta’nın ODTÜ’de cami yaptırmasına dönemin faşist generali Kenan Evren de tam destek vermişti. 
Olay döndü dolaştı, yıllar sonra yine baskıcı bir dikta döneminde, evrensel eğitim geleneği en köklü üniversitelerimizden biri olan ODTÜ’nün laik, bilimsel eğitimi savunan öğrenci ve öğretim üyelerinin başına çorap örülmesi için bahane oldu.

Yasak! 
Sokaklarda her gün takır takır insan öldürülüyor, peş peşe bombalar patlıyor. 
Ülkeyi bu noktaya getirmiş iktidar sahiplerinden, sultanın özel istihbaratından sorumlu hale gelmiş görevliden hesap soran yok. Demokrasimiz o denli ilerledi ki hesap sormak, sorgulamak, yazmak, konuşmak yasak.

Faiz lobisine vergi affı 
Türkiye’de sermaye kazançları stopaja tabi. Oranı düşük. Ama onun bile alınmaması için AKP, 10 yıldır sermaye kazançlarına vergi affı getiriyor. 
Efendim, bu uygulama sıcak paranın ülkeye daha ucuz girmesini sağlıyor, faiz lobisini ürkütmüyormuş. Hani, Gezi olayları sırasında sultanın devreye girdiğini söylediği lobi var ya, onu koruyorlar yani. 
Yeni bir düzenleme ile 10 yıldır sürdürdükleri uygulamayı bir 5 yıl daha uzattılar. 
Özetle, önümüzdeki beş yıl getirilen ayrıcalıkla, 100-150 milyar liralık (eski ölçüye göre katrilyon) bir kaynaktan vazgeçilecek. 
CHP’li Bülent Kuşoğlu diyor ki: 
“Son 10 yılda giren sıcak parayla yalnızca inşaatçılık yapıldı. Gerçek bir yatırım yok ortada.” 
Yatırımı ceplerine yapanlar kazanıyor artık.

Cumhuriyet, Diyanet’in alt kurumu değildir 
Sapkın bir soruya “fetva” adıyla abuk sabuk yanıt vermek Diyanet İşleri Başkanlığı’nın işi midir? İstanbul Barosu, nedense kamuoyuna pek yansıtılmayan bir açıklama ile bu soruya yanıt verdi. İşte o açıklamadan satırbaşları: 
- Hukuk devleti kimliğine sahip laik Cumhuriyetin bir kurumu olan Diyanet İşleri Başkanlığı, faaliyetlerinde, siyasi görüş ve düşüncelerin dışında kalmak ve laiklik ilkesi doğrultusunda davranmakla yükümlüdür ve bu anayasal bir yükümlülüktür. 
- Diyanet İşleri Başkanlığı’nın anayasal yükümlülüklerini çiğnediği, iktidar partisi paralelinde bir anlayışı faaliyetlerine yansıttığı, laiklik ilkesine açıkça aykırı olarak kendisini şeyhülislamlık benzeri bir “fetva” mercii olarak gördüğü müşahade edilmektedir. 
- Hukuk devletinde toplumsal hayat ve davranışlar “fetvalarla” değil öncelikle hukuk kuralları ile düzenlenmektedir. 
- Diyanet İşleri Başkanlığı’nın Cumhuriyetin bir kurumu olduğunu, Cumhuriyetin Diyanet İşleri Başkanlığı’nın bir alt kurumu olmadığını hatırlatmak isteriz.

Tıpışçılar kurultayı 
CHP kurultayında delegeler sandığa tıpış tıpış gidip Kemal Kılıçdaroğlu’nu yeniden genel başkan seçecekler. 
Böylece, Umut Oran’ın dediği gibi, Kılıçdaroğlu, AKP’ye karşı kazanamadığı zaferi, parti içi iktidar mücadelesinde edinmiş olacak. 
Yeni CHP diyorlar ya. Çok doğru. Kılıçdaroğlu, yeni Deniz Baykal’dır.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

IMF Defteri 27 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları