Siyasi sapıklık

09 Nisan 2016 Cumartesi

Politika jargonumuza yeni bir tanım katıldı: “Siyasi sapıklık.
Erdoğan, Ensar Vakfı’nın çocuk tacizi skandalı üzerinden “siyasi istismar”la suçladığı ana muhalefet lideri için, “Bu siyasi sapıkları ne yapacağız?” dedi.
Muhalefet liderinin pozisyonunun “Reis”in dünyasındaki karşılığı bu: Siyasi sapıklık.
Türkiye, “cinsel gönderme” içerdiği düşünülen “önüne yatmak” ifadesinin bel altı çağrışımları ile sarsıladursun… “siyasi sapıklık” söyleminin korkunç faşist çağrışımlarından kimse etkilenmiyor.
Erdoğan’la ağız dalaşı düzeyini pek aşamayan Kılıçdaroğlu ötesinde hiç kimse “Siyasi sapıklık mı? O ne? Cumhurbaşkanı ne diyor?” demiyor.
Sapık kime denir diye lügata baktım: “Tavır ve davranışları normal olmayan veya geleneklerden, törelerden ayrılan, anormal, gayrı tabii kimse” deniyor sapık için.
Siyasi sapık” bu durumda, Cumhurbaşkanının zihin dünyasına uzak düşen, sınırları o dünya ile çizilen gelenek ve de törelere ters, AKP siyasetinin doğasıyla tanımlanamayan UFO misali aktörler/siyaset oluyor.

AKP totalitarizmi
Siyasi sapık” dendiğinde, RTE’nin bizzat tanımladığı normlar dışına ittirilen, hep dışlanmaya mahkûm, hiç düşünmeksizin, refleks halinde dışlanması gereken bir siyaset anlaşılıyor. Bundan veciz bir totalitarizm tanımı olabilir mi?
Reis”in saptadığı siyaset normlarının dışına çıktığınızda “sapık”sınız! Muhalif konumda olmak böyle otomatik marjinalliğe ve sapıklığa indirgeniyor.
İtalya’nın faşizm uzmanlarından Piero Calamandrei’nin “Bir yalan rejimi olarak faşizm/ Il fascismo come regime della menzogna” kitabını yeni bitirdim.
Faşizmin ilk özelliğini Calamandrei, “bir partinin siyasi yaşamın tamamını (kalan bölümü sapıklık’ kertesinde tanımlanacak ölçüde-NC) kendi bünyesinde toplaması” olarak tanımlıyor. Buna “parti devlet/devlet parti” veya “totaliter parti” deniyor.
Henüz fiziken daha diğer partilerin kapısına kilit vurulmasa da biz şimdi işte bu “totaliter parti” aşamasına erişiyoruz…
AKP’nin “totaliter” dünya vizyonu dışında kalan partiler artık o derece dışlanıyor ki, ana muhalefetin eleştirileriyle ilgili olarak “siyasi sapıklık” mertebesinde dışlayıcı ifadeler kullanılabiliyor. Calamandrei, böyle bir totaliter parti düzeninde iktidar partisi dışında kalmanın “devlet dışında kalmakla” eşanlama geldiğini söylüyor.
Buralara gelindiği için bugün AKP Türkiyesi’nde devletin başı olan kişi örneğin, makbul bulunmayan vatandaşların bundan böyle terörle mücadele keyfiyeti içinde “vatandaşlıktan atılmasını” gündeme getirebiliyor.
Oğlan bizim, kız bizim” diye ifade edilen bir yargı, yasama, yürütme sisteminden bahsediliyor. Bu sistemi tamamlayacak bir “yerli ve milli polis teşkilatı” öneriliyor. Beri yandan “milli savunma, milli güvenlik kamu güvenliği, kamu düzeni ve ekonomik güvenliği yükseltmek adına” yurttaşlar hakkında yeni fişleme yasaları gündeme geliyor.

Tek tip düşünce inşası
Fikir, ifade özgürlükleri zaten nicedir kaput...
Tüm diğer görüşleri “siyasi sapıklık” sayan biricik AKP- devlet gerçeği medya organlarında yer bulabiliyor...
Calamandrei, Çizme’nin mucidi olduğu “propaganda ve yalan rüzgârıyla” yapılandırılan faşist rejimin sırf “her muhalif ve karşıt fikri engellemekle kalmadığını” söylüyor. Aynı zamanda damardan bir “tek tip gerçek korosu” talep ettiğini belirtiyor.
Mussolini bir orkestra şefi gibi bu amaçla entelektüel ortamı yönetirdi” diyor ünlü faşizm uzmanı hukukçu Calamandrei ve ekliyor: “Gazetelere sade rejimin onay verdiği genel yayın yönetmenleri getirilirdi. Sonuçta bütün gazetelerin genel yayın yönetmeni bire bir o, Duçe’ydi. Bu yolla yalnız faşist görüş inşa edilmekle kalmıyor, aynı zamanda bu dünya görüşü dışında başka hiçbir vicdani tavır/zihniyetin oluşmasına fırsat da verilmiyordu. Böylece her düşünce ve eylem alanı önden engelleniyordu!
İtalya, iki kuşağın yaşamını karartan bu yirmi yıllık kâbustan ancak bir dünya savaşıyla kurtulabildi.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Boş koltuk 5 Mayıs 2024
Yurttaşlara mektup 28 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları