Beynam’ın kurtuluşu

11 Haziran 2016 Cumartesi

TEMA Bahçelievler Sorumlusu Şevket Özgün’den gelen mektuptan söz etmiş, Beynam ormanının perişanlığını aktarmıştık. Ankara Büyükşehir Belediyesi yetkilileri bir yanıt gönderdi. Beynam ormanının belediyenin yetkisinde olmadığını belirtip diyorlar ki:
“Burası halen Orman Bakanlığı sorumluluğunda. Ancak, biz buranın Ankara Büyükşehir Belediyesi’ne devri için gerekli girişimlerde bulunduk. Mevcut yapıların ve alanın korunmasını içeren bir proje hazırlayarak Orman Bakanlığı’na sunduk. Eğer Orman Bakanlığı sunduğumuz projeyi onaylarsa alanı bize devredecek. O zaman Beynam Ormanları ile ilgili eleştirileri Büyükşehir Belediyesi’ne yöneltebilirsiniz. Tabii eleştiri yapılacak bir konu bulabilirseniz.”
Öyle anlaşılıyor ki, perişan Beynam ormanının kurtuluşu Melih Gökçek’e kalmış durumda.

Yarım
Bu memlekette…
Abuk sabuk konuşana, ağzından çıkanı kulağı duymayana, aklına eseni söyleyene, vık vık dedikodu edene, her şeye maydanoz olana, kuyuya attığı taş 40 akıllıca çıkarılamayana, ettiği söz baş göz yarana, avurdu yelli terelelliye, ben bildim sen kimsinciye, hem kel hem fodula, uçuk kaçık kibirliye, binmiş bir alamete gidiyor kıyametçiye, dilini tutamayana, nefret saçana, çam devirip sap yiyene…
Kısaca “yarım akıllı” derler…

Dublör
Patlamadık yerimiz kalmadı. Usanç verici terane aynı:
“Terör bataklığını kurutacağız.”
O bataklığın nasıl yaratıldığı önemli.
Çevresi ile kavgalı; Irak ile, Suriye ile, Rusya, Mısır, İran ile didişen, elini kolunu emperyalizmin ahtapot kollarına kaptırmış saray iktidarının yarattığı bir ortam var:
Ülkede casuslar cirit atıyor. Her yeni kavgada, her yeni dengesiz çıkışta, Saray iktidarını uyarmak, cezalandırmak ya da yönlendirmek isteyen dış istihbarat örgütleri, ister adı PKK olsun, ister IŞİD; bir taşeron katillik merkezini kolaylıkla devreye sokabiliyorlar.
Bu kirli hesaplaşmada, ölen yurttaşlarımıza verilen rol ise; uyarılmak, cezalandırılmak ya da yönlendirilmek istenenin dublörlüğü oluyor.

Zehra Üniversitesi’ne doğru
Meclis’teki bir torba yasa tasarısı, Van’da Zehra Üniversitesi’nin kurulmasını, bir yıl içinde de Van Zehra Üniversitesi Güçlendirme Vakfı kurulmasını öngörüyor.
Bilindiği üzere, Van’da Medreset’üz Zehra kurulması, Said-i Nursi’nin (Said-i Kürdi) isteğidir.
Said-i Nursi kimdir?
Kürdistan Teali Cemiyeti, Kürt Neşriyat Cemiyeti kurucusudur.
Başkanlığını Mustafa Sabri’nin (1920’de Mustafa Kemal ve arkadaşları için ölüm fetvasını yazan kişi) yaptığı Cemiyet-i Müderrisin kurucusudur.
Ayrıca, yurt emperyalistlerin çizmesi altındayken bu cemiyet adına “kadın”ları diline dolayandır:
“Karılar yuvalarından çıkıp beşeri yoldan çıkarmış, yuvalarına dönmeli.
Bir meclis-i ihvana (tarikata, cemaate) güzel karı girdikçe riya ile rekabet, haset ile hodgamlık (bencillik) debretir damarları! Yatmış olan hevesat, birdenbire uyanır.”
Eğitim-İş Başkanı Veli Demir ile söyleşiyorduk. Dedi ki:
“Milli Eğitim Bakanlığı’nın adını Maarif Bakanlığı’na dönüştürecekler.”
Kadın ve ulus düşmanlığı, kokuşmuş bir hortlak gibi üzerimizde dolaşıyor.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

IMF Defteri 27 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları