Aydın Engin

İç ve dış politikada yeni çizgilerim

06 Temmuz 2016 Çarşamba

Başlık sizi yanıltmasın, çizgiler benim değil. Benim ne haddime çizgi çizmek, çizgi çekmek…
Bu ülkenin iç ve dış politikasının çizgilerini belirlemek kimin haddi ise onun çizgilerinden söz ediyorum. O’nun yeni çizgilerinden…
Şimdi buyrun, ülkemizin dış ve iç politikasının yeni hattı (=çizgisi) ile tanışın.
Tek tek gidelim.
Dış:
Rus uçağının düşürülmesi: Büyük hataydı. Sorumlusu elbette Ahmet Davutoğlu’dur. Uçağın düşürülmesinden hemen sonra “Emri bizzat ben verdim” dediğini unutmadınız herhalde. Aslında emri onun verdiği filan yoktu ama bozum olmasın diye susmuştum.
Şimdi o çok yanlış politikayı düzeltiyorum.
İsrail’le papaz olmak: Çok vahim hataydı. Sorumlusu hiç tartışmasız İHH (İnsan Hak ve Hürriyetleri Vakfı) adlı örgüttür. Bizim tarafta epey vakıf var biliyorsunuz. Mesela Ensar Vakfı, mesela benim oğlanın TÜRGEV’i gibi. Bunuda onlardan biri sanmıştım. Üstelik Bana “Kıbrıs’ın doğusuna doğru bir gezinti yapacağız” demişlerdi. Ben de deniz pikniği yapacaklar diye ses etmemiştim. Meğer niyetleri başkaymış.
O vahim yanlışı da düzeltiyorum…
Suriye politikası: Yanlışların en büyüğüdür. Ben Beşşar kardeşimle ailecek görüşürdüm. Aramızdan su sızmazdı. Kardeş gibiydik. Lakin Ahmet Davutoğlu ne yaptı etti “Osmanlı’yı ihya ediyorum” diyerek Suriye’yi düşman ilan etti. Sorumlusu odur ve sadece odur.
Ama yavaş yavaş o yanlışı da düzeltiyorum.
Mısır: Başlangıçta kuşkularım vardı ama Sisi iyi adam be!.. Bir zararınıgördünüz mü? Hayır. Öyleyse… Sisi ile Türkiye’yi ben barıştıracağım. Davutoğlu ve takımının bu oyununu da boşa çıkaracağım. Yakında göreceksiniz...
Obama ve AB ile bozuşma: İşte en büyük yanlışlardan biri daha. Hükümet ile yani yürütme ile Cumhurbaşkanlığı böyle ayrı olursa hükümetlerin yaptığı yanlışları, yedikleri haltları düzeltmek de cumhurbaşkanına düşüyor. N’apayım, yanlış düzeltmekten canım çıkıyor ama madem bu millet (Halk değil, millet) beni devletin tepesine oturttu, ben de bu devletin tepesini… (Anladınız siz onu…)

***

Gelelim iç politikaya.
Alın size bir çuval yanlış daha. Hep birileri, yani başkaları bu yanlışları yapıyor, düzeltmek de bana düşüyor.
Gezi isyanı: Kaç yıl oldu? Üç bitti değil mi? Peki, Taksim Meydanı’nda ecdat yadigâri Topçu Kışlası’nı gören var mı? Yok. Koskoca belediye, ikinci defa seçtirdiğim Kadir Topbaş kardeşim üç yılda oraya o kışla binasını dikemiyorsa bunu düzeltmek de bana düşmez mi? Temeli yakında bizzat ben atacağım…
17 / 25 Aralık darbe girişimi: Sütten çıkmış ak kaşık misali bakanlarımı ve en önemlisi beni ve oğlumu filan hırsızlık, yolsuzluk, rüşvetle filan suçlayan
o darbe girişiminin sorumlusunu biliyorsunuz artık. Cemaat dedikleri o çıfıt yuvası (Düzeltiyorum: Çıfıt deyince Netanyahu biraderim gücenebilir. O yüzden “O nifak yuvası” diyelim), evet o fesat yuvası baş sorumluydu. Ama onları bizzat kendim hemen hemen hallettim.
Kürt sorunu: En büyük hatadır. Hepsine başta o çok güvendiğim, Yalçın Akdoğan olmak üzere birkaç aymaz bu yanlışın mimarlarıdır. Neydi öyle Dolmabahçe Mutabakatı filan? Sanki benimle mutabık kalınmadan mutabakat olurmuş gibi. Tekmem kuvvetlidir. Masanın halini gördünüz.
Yani o vahim yanlışı da ben düzelttim. Kürt kent ve kasabalarını düz ettim, hatta dümdüz ettim ve yanlışı düzelttim.
İç ve dış politikamızın yeni çizgileri esas olarak işte bunlardan ibarettir. Haberiniz ola!..
 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

25 ay 13 gün sonra 16 Ağustos 2018

Günün Köşe Yazıları