Saçmalamak özgürlük müdür?

19 Ağustos 2017 Cumartesi

Cumhuriyet gazetesinin geçmişi ve ilkelerini sorgulayıp özgürlük dersi verme yarışına girenlere bir çift söz etmek gerek:
Cumhuriyet’in genlerine tekçi ideoloji bağnazlığı (Kemalizmi kastediyorlar) yapışmış filan…
Cumhuriyet gazetesinin kurucusu Yunus Nadi’nin adına konulmuş roman ödülünü kazananlara baksınlar:
Oya Baydar da var, Ahmet Altan da…
Kemalizmi ve Cumhuriyetin kuruluş felsefesini sorgulayan kanatta yer alan her iki isim de ödül aldıkları dönemde Cumhuriyet’in başında Kemalist İlhan Selçuk vardı.
1991’de Irak’tan Türkiye’ye göç etmek zorunda kalan Kürtlerin acılarını belgelemek üzere Orhan Pamuk’u röportaj yazarı olarak bölgeye gönderen Cumhuriyet’in başında Nadir Nadi vardı.
12 Mart cuntasına direnirken gazetenin başında yine Nadir Nadi vardı. İlhan Selçuk, Ziverbey Köşkü’nde işte bu direniş yüzünden işkence gördü.
Cumhuriyet’i “dar kalıpçı”lıkla suçlayanlar, 12 Eylül döneminde Cumhuriyet’in Dev- Yol’dan tutun TKP’ye, DİSK’ten tutun TÖBDER’e yürütülen soruşturmalarda solun tüm kesimlerinin uğradığı haksızlıklara ve işkencelere karşı nasıl bir kalkan olduğunu, gazetenin belgeliğine girip Erbil Tuşalp’in, Deniz Teztel’in, Faruk Bildirici’nin ve bu köşenin yazarının haberlerinden, yazarlarımızın yazılarından, izlenimlerinden öğrenebilirler. O dönemde de Cumhuriyet’in başında Kemalist Nadir Nadi vardı.
Uğur Mumcu’nun Türkiye’deki sosyalist hareketin önderlerinden başta Mehmet Ali Aybar ve Behice Boran ile söyleşilerini yayımlayan Cumhuriyet’in de başında Nadir Nadi vardı.
12 Eylül faşizmi döneminde “Aydınlar Dilekçesi”ni hazırlayanların önde gelenleri arasında Kemalist Cumhuriyet yazarları vardı.
12 Eylül sonrası gurbette acı çekenlerin yurda dönüşü için canını dişine takmış Mustafa Ekmekçi Cumhuriyet’te yazıyordu.
Aynı dönemde, Kürt kökenli yurttaşlara pislik yedirilme haberini de kamuoyu “Kemalist” Cumhuriyet gazetesinde okumuştu.
Gladyoyu da, ülkücü çeteleşmeyi de, Komünizmle Mücadele Dernekleri’nden yükselen casusluk cemaatini de, hapishanelerdeki, Emniyet odalarındaki işkenceleri de, “yetmez ama evet” ile desteklenen yobazlığın varacağı noktayı da; bu ülkenin insanları, ilk kez Cumhuriyet’ten öğrenmişti.
Kimse Cumhuriyet’in tarihsel çizgisini karalamaya, suçlamaya, “yasakçı, tek tipçi, dar kalıpçı” gibi zırvalarla küçümsemeye kalkmasın. Cumhuriyetçilere özgürlük, insan hakları, demokrasi dersi verenler, bir kez de kendi gittikleri fırıldaklıkla, döneklikle, eyyamcılıkla, saçmalama ve kandırılmışlıkla döşeli yollarına baksınlar. Nasıl rezil rüsva olunur, görürler.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

IMF Defteri 27 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları