Ebru Kılıçoğlu

Futbol bazen...

11 Eylül 2017 Pazartesi

Belki havanın sıcaklığı ya da yüksek nem oranından, belki milli maçlar için verilen aradan ya da tamamen Antalyaspor’un, rakibinin oyununa direnç gösterip oyunu ileri itme çabasından... Sebep ne olursa olsun, sonuç olarak “Galatasaray, sevdiği alanları bulamazsa ne yapar?” sorusunun cevabını izliyoruz bu karşılaşmada. Özellikle ilk 20 dakikada! İki taraf da kendi sahasına mahkûm olmak istemiyor. İki taraf da rakip sahada özerkliğini ilan etmek istiyor... Hal böyle olunca oyun uzunca bir süre sıkışıp kalıyor ortada. Tabii ki kaleye inilen anlar var. Ancak 29. dakikada, Celustka ile başlayan ve Galatasaray açısından bitmek bilmeyen korkulu bir atakta; önce Danilo, sonra da Maicon’la gelen şutlara Muslera’nın dur dediği anları saymazsak, kayda değer değil hiçbiri.

Geriye yaslanınca!
Galatasaray, ‘kazanan kadrosu’ ve alışılmış 4-2-3-1 dizilişi ile önceki üç maçta olduğu gibi futbol oynayarak mutlu olmak istiyor. Antalyaspor ise kâğıt üzerinde 4-2-3-1’e benzeyen ama savunmasından golcüsüne, herkes oyuna dahil olma çabasında olduğundan, herkesin her yerde olduğu bir anlayışta olunca; Galatasaray’ın elinde gol atmak için sadece rakibin hatasını kovalama ve/veya onu hataya zorlama kozu kalıyor.
Nitekim işte böyle bir pozisyon sonucunda; 34’te Gomis, topu ağlara yollayıp meşhur pençesini Antalya’da da sallama şansını buluyor. Yürüyüşü o yapıyor gerçi ama ‘avını dize getiren’ isim, hızlı bir çıkışla ceza sahasında topu rakipten çalan Rodrigues! Golden sonra biraz yavaşlayan tempo ilk yarının son dakikalarında biraz hızlansa da skor değişmiyor. İkinci yarı da tutuk başlıyor. Galatasaray, biraz skor avantajının, biraz da rakip tarafından daraltılan alanlarının rehavetinde, geri yaslandıkça yaslanıyor...
Antalyaspor ise bir türlü aradığı pozisyonları yaratamıyor. Ancak 75’ten itibaren baskısını gittikçe artırıyor. 82’de de Eto’o ile amacına ulaşıyor. Enteresan olan golün yine duran bir toptan (kornerden) gelmesi! Son düdükle giden 2 puan, ‘futbol bazen...’ dedirtse de, ‘rüya takımın’, her maçında ‘rüya’ göstermek için duran top mevzusunu mutlaka çözmesi gerektiğini kanıtlıyor.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Koltukta rahat 22 Nisan 2024
Kazanç ve kayıp 16 Nisan 2024
Hamur 3 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları