Adnan Dinçer

Özlenen gerçeğe dönüş!

27 Mart 2019 Çarşamba

Biz ulus olarak her şeyi çok iyi biliriz ama inat uğruna kaybettiklerimizi unutur ve hatırlatanlara da ağır tepkiler veririz! Önceki gece Eskişehir’de bayrağı elinde, futbol kentinin talihsiz özlem duyan seyircileri çok mutlu oldu. Yıllardır yabancıları seyretmekten bir ölçüde kendi futbolumuzu unutan, ulusal bütünlük yaşamaya hasret bir coşku ile zayıf rakibimizi 4 güzel golle misafir ederken gelecek adına umutlandık.
Uzun zamandan bu yana yerli yabancı kavgası verenler adeta futbolcularımızı yok kabul eden, hatalı dayatma kadroları ezberleterek bizleri uyuttular! Aslında bu grupta Fransa, biz ve İzlanda içinden iki takımın Avrupa kupasına gedeceğini hepimiz tahmin ediyoruz. Ancak burada önemli olan kurulacak kadronun geçmişte yaptığı gereksiz pazarlıkların profesyonelliği dışında, kendi teknik adamımız ve gençlerimizin bayrak sevgisi ile aidiyet duygusu içinde mücadele etme sorumluluğudur. Bunu takip eden hüzünlü ve aç kalpler önce Arnavutluk sonra da Moldova karşısında özlenen bir tribün, ilgi, destek ve başarı mutluluğunu yaşadı. Tahammülsüz ve duygusal olma ötesinde, taraftarlıkta egomuzu aşamıyoruz! Bunu her alanda görüp yanlışımızı düzeltmekte güçlük çeksek de en önemli örneğini futbolda yaşadık. Daha iki ay öncesine kadar kadrolarında gençlerin yüzüne bakmayanlar bir anda ekonomik kriz nedeniyle zorunlu olarak ‘doğru yolu’ bulmaya başladılar!

Doğruyu yaptık
Sistem için tepki ve cesaret gerekliydi önce Lucescu’yu seçtik! Geçiş süresinden sonra da özlem duyduğumuz teknik adamımıza kadroyu teslim ettik. Doğru yaptık! Devamda ısrarlı olmak gereklidir. Ama işin başındayız ve yolumuzda en önemli gerçek öz kaynak eğitimidir!
Şenol Güneş şimdi iki karşılaşmada önemli bir başarı ve şans yakaladı. Deniz, Dorukhan, Hakan, Mert, Cenk, Burak, Melih, Kaan, Yusuf, Emre Akbaba, Okay, Zeki, Çağlar, Mahmut, Cengiz gibi birçok sayılı genç forma giyiyor ve giyecek! Biz her zaman ulusal anlamda bir 11 çıkartırız ama önemli olan neyi ne için yaptıkları bilinci ve çağdaş futbol gerçeğidir. Grup karşılaşmalarında uzun zamandan bu yana sıkıntı yaşadık. Bu kez bunu aşabilecek bir görüntü var. Kazanılan iki karşılaşma fazla büyütülmemelidir. Asıl olan insanımızın başarıya açlığı ve kendi futbolcularının başarısını görme heyecanıdır. Bu heyecan ve talep sorumlu kişilerin hem geriye hem de geleceğe iyi bakmaları anlamı taşır.

Futbol ülkesi olmalıyız
Futbol endüstrisini kabul edip altyapısını tevekkele bırakmak hayalciliktir! Bu anlamda ileri ülkeler dünya üstündeki gençleri tarıyor, buluyor ve eğitici ile eğitimi ayağına götürüyor. ‘İdareci alır ben oynatırım’ devri teknik adamlar için tam bir fiyaskodur! Bunu aşmak ve ülkemizi yeniden futbol ülkesi haline getirmek gereklidir! Ben 1956 Macaristan galibiyetini sürekli konuşan ve statlarda seyircileri azalan ülkeme, 1981’de başarı dolu tribünleri yaratırken neler yaptım bilenler bilir! O kadar büyük bir çıkış yaptık ki, gol yemeyen kadromun gençleri futbolumuzun 20 yılını ayakta tuttu. Yerimi o zamanın büyük ismi ve oynadığımız ligin adını taşıyan Lefter’e yenilgisiz, gol yemeden teslim ettim!

Güneş’e destek zamanı
Yıllar sonra Derwal bana şöyle demişti Köln Akademisi’nde ziyaretime geldiğinde: “Biz Almanlar kol kola hep birlikte başarı içinde yükselmeyi sağlarız. Sizde ise başarıya tahammül yok. Birbirinizin ayağından, sana yapılan gibi, aşağıya çekiyorsunuz!” Şimdi Şenol Güneş’e destek zamanıdır! Gerekiyorsa kol kola hatta omuzlarda taşıyarak başarmak zamanıdır. Tebrikler çocuklar ve Şenol Güneş!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Tuhaflık var! 28 Nisan 2024
Tek çare 24 Nisan 2024
Nihayet 20 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları