Şeyhülislam Fetvaları…

16 Şubat 2015 Pazartesi

Uzunca bir süredir Diyanet İşleri Başkanlığı’nın ve bu kurum bünyesindeki Din İşleri Yüksek Kurulu’nun tasarrufları, yasa ile öngörülmüş görevleri ve sınırları epey geride bıraktı. Öyle ki, söz konusu tasarrufları artık “şeyhülislam fetvaları” diye nitelendirmek, kesinlikle abartı olmayacaktır. Ayrıca Diyanet İşleri Başkanlığı’nın bu tutumunun belli bir “tutarlığı” yansıttığı da rahatça söylenebilir. Çünkü Türkiye Cumhuriyeti’nin yerini Osmanlı’yı ihya etme çabalarının aldığı noktada Cumhuriyet’in bir getirisi olan Diyanet İşleri Başkanlığı’nın da Şeyhülislamlık makamına dönüştürülmesi son derece doğaldır ve işin “fıtratı” gereğidir.
“Dinen caiz” olanı ve olmayanı, neyin günah sayılması, neyin ahlaka ve iffete uygun düştüğü, neyin düşmediği gibi noktaları saptama işi özel hayatın sınırlarından içeriye sızdığı anda kişi hak ve özgürlükleri de düşünülebilecek en büyük ve vahim saldırılara hedef olmaya aday demektir.
Herhalde hatırlardadır; Ağlamaktan Sorumlu Devlet Bakanı, daha dün denilebilecek kadar kısa bir süre önce “iffetli kadınlara nasıl gülmenin yakışacağı” konusunda gerçekten aydınlatıcı(!) nitelikte ölçütler getirmişti.
Evli çiftlerin kaç çocuk yapmaları gerektiği ise belki çok yakın bir gelecekte yasa ile düzenlenecektir.
Ve bu arada Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu, nişanlı çiftlerin ne zaman ahlaka ve adaba uygun davranmış sayılabileceklerine ilişkin ölçütler getirdi. Hemen tekrarlayalım: Bu ve benzeri girişimler ne “ölçüt” ne de “düzenleme” diye adlandırılabilir. Bunların tümü, düpedüz “fetva işi” girişimlerdir. Bugünkü iktidar tarafından öngörülen “devlet modeli”, çiftlerin yatak odalarının önünde de durmak nedir bilmeyen bir iktidar anlayışının simgesidir.
ABD Başkanı Obama’nın Grammy ödülleri törenine video konferansla katılarak “kadına şiddet” konusunda uyarı niteliğinde söyledikleri, sanırım uzun süre belleklerden silinmeyecektir. Bu konuda “sanatçıların sorumluluğu”na da değinen Obama, konuşmasının bir yerinde şöyle diyor: “Zihniyetlerin ve davranışların değişmesi konusunda, sanatçıların çok önemli gücü var. Şiddetin tolere edilmediği, mağdurların desteklendiği, tüm kadın ve erkeklerin hayallerini takip ettiği bir kültür yaratmak, elimizde…”
“…tüm kadın ve erkeklerin hayallerini takip ettiği bir kültür...” Evet, Barak Obama, kültür üretmek’ten kadın, erkek herkese “hayal kurma” ve “hayallerinin peşinden gitme” özgürlüğünün tanınmasını anlıyor.
Bu özgürlüğün yerini “fetvacılığın” aldığı yerde artık “kültür” değil, fakat “kültürsüzlük” üretimi başlar!
 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları