Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Uygarlık düşmanı ‘gelişme’...
Birkaç akşam önce İz TV’de, Isparta il sınırları içersinde yer alan Eğirdir Gölü’ne ait nefis bir belgesel izledim.
Film, nefis olmasına nefis, ancak konusu bağlamında gerçek anlamda utanç verici. Çünkü ülkemizin en büyük doğa zenginliklerinden birini sergilemesinin yanı sıra, böyle bir zenginliğin nasıl bir acımasızlıkla ve bilinçsizlikle yıkıma sürüklenmekte olduğunun da öyküsü.
Çevresindeki sanayi tesislerinin atık sularıyla, tarım alanlarına uygulanan ilaçlamayla göl olmaktan hızla çıkıp bataklığa dönüşmenin yolunu tutmuş, bunun sonucunda da doğal yaşamını yitirmenin son sınırlarını da zorlamaya başlamış dev bir su birikintisi.
Bu, yalnızca Eğirdir Gölü için değil, fakat Türkiye’nin en güzel göllerinin çoğu için artık yazgıya dönüşmüş bir öykü.
Uygarlık ve ‘gelişme’...
İşin en acı yanı ise ülkemizde bu yazgının artık sadece göllerle sınırlı kalmaması, fakat ‘gelişme’ sözcüğünün acı gerçekleri perdeleyen koruması altında, örneğin ‘kentleşme’ olgusu için de geçerlik kazanmış olması.
‘Kentleşme’, kabaca iki aşamadan oluşan bir kavramdır. İlk aşama, belli bir yaşama biriminde nüfusun çoğalmasıdır. Kentleşmenin terminolojisinde gerçek anlamda kentleşmenin hemen öncesindeki aşamayı belirleyen bu durum ‘kentlere yığılma’ diye de tanımlanmaktadır. Ancak ‘kentlere yığılma’, tek başına ‘kentleşme’ olgusunu inşa etmeye kesinlikle yeterli değildir. Zaman içersinde bu ‘yığılma’nın birlikte yaşama bağlamında örgütlenmesi ve örgütlenen bu bütünün yine zamanla insana yakışır bir hayatın yansıması haline gelmesi, ‘kentleşme’yi tamamlayan öğelerdir. Bu yansımanın öteki adı ise ‘uygarlaşma’dır.
Şimdi yine Eğirdir Gölü örneğine dönersek, doğal zenginlik ve dolayısıyla da insana yakışır bir hayatın ta kendisi olan bir çevrenin doğal yaşama koşullarının, insanoğlunun bilinçli ve bilinçsiz çabalarıyla bu özelliklerini yitirmesi, aslında uygarlığa yönelik bir yıkım eyleminden başka bir şey değildir.
Aynı saptamayı, başlangıçta uygar bir birlikte yaşama ortamı olması öngörülmüş kentlerin zamanla türlü rant kaygılarının ve hırslarının etkisiyle insanca hayatlarla ilintisiz odak noktalarına dönüşmesi durumu için de yapabiliriz.
Düzmece gelişme modelleri...
Ülkemizde yıllardır yürürlükte olan model, Eğirdir Gölü örneğindeki gibi, bir gölün çevresini oradaki doğal hayatı yok olma noktasına getirecek sanayi tesisleri ile kuşatmanın veya silueti de dahil olmak üzere, bir kentin tarihsel dokusunu delik deşik etmenin ‘gelişme’ ya da ‘modernleşme’ diye adlandırılmasını öngören bir modeldir. Ve bu model, aslında bir uygarlık düşmanlığını vurgulamaktan başka bir şey değildir!
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Türkiye'deki sağlık sistemi ne durumda? Mersin Tabip Oda
- Çorlu tren faciası davasında 6 yıl sonra karar çıktı!
- Beslenme çantalarının içi boş kaldı...
- Böylesi görülmedi: Tavuk mu horoz mu?
- Özel yeni üye kampanyasını başlattı
- Bugün 23 Nisan! Arşiv görüntüleriyle Meclis'in açılışı..
- Erdal Sağlam'dan ekonomi analizi!
- Belediye başkanı 'sıkıntı olmayan belediyemiz yok' dedi
- Özdağ'dan hükümete Dünya Bankası tepkisi
- Meclis'te gerilim
En Çok Okunan Haberler
- AFAD duyurdu: Ege Denizi'nde korkutan deprem!
- AKP'de toplu istifa!
- Uçum'dan bu kez '50+1' ayarı
- Kurum kazanacak diyen astrolog neden yanıldığını anlattı
- Cem Yılmaz'dan 'gönder'meli' paylaşım
- Kayıp ekonomist Berzeg olayında yeni gelişme!
- Ayrılık iddialarına cevap niteliğinde fotoğraf!
- O il için gök gürültülü sağanak uyarısı!
- Otobüsteki dehşetten acı haber geldi
- Premier Lig'den Arda'ya çılgın teklif!