Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
‘Yetmez Ama Evet’çiler İçin Ağıt…
Sizleri herhangi bir zaman bağışlayabileceğimi hiç sanmıyorum.
Tıpkı bir zamanlar, bir gün gelip de birilerini kullandıkları oydan dolayı suçlayabileceğimi de hiç sanmadığım gibi.
Ama bir gün geldi, sizlerin “yetmez, ama evet” oylarınız, sonuçları bakımından yalnızca birer oy olmaktan çıkıp, “ve hatta hıyanet”in tehlike çanlarına dönüştü.
Üstelik büyük çoğunluğunuz bakımından bu oylar, yalnızca bir defaya özgü “kazalar” olmakla kalmayıp, bu ülkenin aydınlarının bir bölümü için epey eskiden bu yana artık teamüle dönüşmüş bir tavrın, başka deyişle hep idareimaslahattan yana bir tavrın yeni göstergeleriydi.
Çünkü sizler, yani o bilinen anayasa oylamasında “yetmez ama evet”leri pusulalara basanlar, en önemli ülke sorunları söz konusu olduğunda bile her zaman açık seçik ve kararlı bir tutumdan yana değil, fakat hep suya sabuna fazla dokunmamaktan yana oldunuz. Üstelik böyle bir tutumu örneğin “tarafsızlık” ya da “aydın tavrı” diye adlandırmaktan da hiçbir zaman çekinmediniz.
Şimdiye kadar nerelerde olmadınız ki?
Kısaca söylemek gerekirse, göze çarpabileceğiniz, hemen görülebileceğiniz, sütunlara ve ekranlara yansıyabileceğiniz her yerde, ama her yerde vardınız. Kendinizi hep “aydınlar” diye nitelendirdiniz, fakat kimi zaman bazı yerlerde olmamanın da çok güçlü bir aydın tavrı ve militan bir eylem niteliğini kazanabileceği gerçeği hiçbir zaman geçerli olmadı.
Ülke, iktidar tarafından hızla bir din devletine dönüştürülürken bu durumdan içtenlikle kaygı duyanların: “Bu kadarı artık biraz fazla olmuyor mu?” şeklindeki sorularına, “Ama neden? Ben akşamları pekâlâ rakımı içebiliyorum!” yanıtını vererek, nasıl bir gaflet uçurumunun kenarında olduğunuzu kendiniz sergilediniz.
Kapkara güçler, Mustafa Kemal’in cumhuriyetinin mezarını kazarken ve o cumhuriyetin tüm kazanımlarını yıkarken, sizler ortaya “İkinci Cumhuriyetçiler” kimliğiyle(!) çıktınız ve cumhuriyetinizin ilk “icraatı” olarak “Artık Mustafa Kemal Atatürk ve Kemalizm de eleştirilebilir ve eleştirilmelidir!” saptamasında bulundunuz. Bunun hemen ardından da gündeme “Mustafa Kemal’in bir diktatör olup olmadığı” sorusunu getirdiniz. Bunları yaparken, İstiklal Savaşı’nın en kritik günlerinde Türkiye Büyük Millet Meclisi’ndeki hasımlarının gayretiyle Başkomutanlık süresi uzatılmayan Mustafa Kemal’in, emrindeki ordularla o Meclis’i susturacak yerde cepheden ayrılıp Ankara’ya geldiğini ve Meclis’ten resmi uzatma talebinde bulunduğunu unutup, böyle bir insanın nasıl diktatör olabileceğini düşünmediniz. Tıpkı Birinci Cumhuriyet’in neden yıkılmış olabileceğini de düşünmediğiniz gibi. Ama bütün bunları zaten isteseniz de düşünemezdiniz, çünkü düşünme yetileriniz hep akşamları içkilerinizi rahat yudumlayabilmekle ve muktedirin kapısında “akil adamcılık” oynamakla sınırlı kaldı.
Sonunda “Kemalizmin vesayetinden(!)” kurtarmakla övündüğünüz ülkeniz, şimdilerde tarihte eşi görülmemiş yolsuzluk fırtınalarının esareti altına girdi. Bilincinden tümüyle yoksun olduğunuz o tarih, inanın ki sizleri asla bağışlamayacak!
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Karga videosu sosyal medyada viral olmuştu!
- Öğretmenlik meslek kanunu taslağı...
- Atatürk'ün kullandığı parfümden üretti!
- Minikler Cumhuriyet'in ilanını gazete dağıtarak duyurdu
- Şok İddialar! Oktan Keleş: TUSAŞ Saldırısının Arkasında
- Bu kadarı pes! Çöp evden 10 kamyon çöp çıktı
- Prof. Dr. İlber Ortaylı'dan Antalya'ya turizm eleştirisi
- FETÖ elebaşısı Fethullah Gülen öldü
- Eğitimde sorunlar çığ gibi büyüyor! Öğrenciler aç, okull
- ABD seçimleri dünyayı nasıl etkileyecek?
En Çok Okunan Haberler
- Kayyumdan ilk fotoğraf
- AKP'li Şamil Tayyar'dan yandaş medyaya tepki
- Polis engelledi, Özel yurttaşlara çağrı yaptı
- Ahmet Özer'in gözaltına alındığı görüntüler ortaya çıktı
- Esenyurt Belediyesi'ne kayyum!
- Özgür Özel Esenyurt'ta konuşacak
- Mansur Yavaş'tan ilk 'Ahmet Özer' tepkisi
- Akşener’den kayınbiraderi hakkında suç duyurusu
- Tepkili veliler şikâyet etti
- Yurttaşlar Özel'in Demirtaş ziyaretini nasıl karşıladı?