04 Ocak 2013 Cuma

Hukuk Artık 
Paranteze Alınmalı


\n


Org.(E) Çevik Bir, eski patron Org.(E) Karadayı hakkında suç duyurusu yaptı. Anında netice aldı!
“Suç duyurusu” hem hak, hem görev çünkü “hukuk” devletiyiz ama hukuk hep parantez içine alınmalı.
Ve her an herkesi içeri alabilen hukuk, artık hep parantez içinde kalmalıdır.
“Sui-misal” hukukta misal sayılmıyor. Silivri elbette en kötüden bile kötü misal. Bu yüzden iktidar misal saymıyor.
Balbay’ı, Haberal’ı Tuncay Özkan’ı Perinçek’leri ve illa da Apo’nun sağ kolu” olmaktan mahpus İlker Başbuğ’u... Niye 2 yıl yattığını bilemeden çıkan ve bir de “her çarşamba karakola gitme” cezası da kesilen gazeteci Soner Yalçın’ı da “en kötü örnekler” olduğu için geçelim; günlük hayattan örnek verelim.
En sıradan borç alacak davalarındaki
“bilirkişilik” hallerinden örnek verelim. Ülkemizde tepeden tırnağa “bilirkişi” rezaleti yaşanıyor. TBMM Başkanı Cemil Çicek de bundan yakınıyor. “Dürüstleri” elbette “tenzih” ederek... “Şeker hastalığı gibi her türlü yolsuzluğun arkasında bilirkişler var diyor ama bir konferansta konuştuğu için kendisine “Silivri, Balyoz, Odatv ve öteki davalar da dahil mi?” diye soran çıkmıyor.
Milyonlarca vatandaş şeker hastalığının mağduru. Bilirkişiler hukukun cılkını çıkarıp duruyor. Her gün yeni bir
“bilirkişi marifeti” sergiliyorlar. Karanlık ellerle yürütülen dijital sahtekârlıklar, sahte imza furyası hep bu “bilirkişi” bataklığının zehirli meyveleri. İstanbul Adliyesi’ndeki “sahte bilirkişi vurgunu” iki gündür haberlerde...
Başbakanımız, “Bizim önceliğimiz adalet ve millet” diyor. Millet ise adaletsizliğe adliye saraylarında uğruyor. Eksiğimiz “sahte bilirkişilik” idi. O da tamam. Madem “hukuk” devletiyiz. Çevik Bir ile ‘çevik olmayan iki’ eşit olmalı. Bir “suç duyurusu” da bu köşeden: “Yalan beyan ve sahte imza ile bilirkişi görevlendirme tutanağı düzenleyenler için, HSYK Dosya: 101 / 03 / 34 /4109 / 2010”
İstanbul 15. Asliye Ceza Mahkemesi- Dosya : 2011/ 471.
Şeker hastalığı hukukta tat bırakmadı.

\n


İmamın ay-petleri

\n


İktidar eliyle
“çok ciddi bir komedi” sergileniyor. Silivri korkusu geride kaldığında dünya şaheseri piyesler üretilecektir. Yunus Emre’ye sansürü dengelemek için Batı kaynaklarına el atılıyor. “Fareler ve İnsanlar” yazılalı, basılalı neredeyse bir asır oluyor. Resmen 100 Temel Eser arasındaydı. Şimdi ise sayfa sayfa, satır satır taranarak “sansür” ediliyor. “Şey edilen şeyi” mi arıyorlar? Sansür gizli çalıştığı için bu bilinmiyor. Dışışleri Bakanımız aynı gün “Tarih Ankara’dan akıyor!” diye ilan ediyor ama eksik söylüyor. Tarih Ankara’dan değil, bu iktidarın paçalarından akıyor.
Yeterince akınca..
İzmir Milli Eğitim Komisyonu Fareler ve İnsanlar’ın yazarı
John Steinbeck’in ifadesinin alınması için Dışışleri Bakanlığı aracılğı ile Washington’a başvuracaktır.
TV’leri, CD’leri geçtik.. Girene ve gezinene, internetten
“porno” fışkırıyor.
Devlet ise öğrencilere
“tablet” dağıtıyor.
Yozgat’ta bir caminin imamı Cebrail Öztürk adlı bir imam efendimiz, 180 vakit namaz kılana
“iPad” hediye edeceğini ilan ediyor. Okul ile cami arasında bir rekabet başlıyor ama camide dağıtılacak olanlar daha cazip... İmam efendi iPad’lerde porno sitelerine karşı önlemden söz etmiyor. Bu durumda imam da cemaat de sansürlük. Sahi iPad’lerin parasal kaynağı nereden? iPad’leri yoksa imam Cebrail’e Cebrail aleyhisselam mı getirecek? 
\n

ADLİYE KORİDORUNDAN....

\n

Birbirinden ak ile kara kadar farklı iki imza ama aynı “bilir”- “kişi”... Tanıklı, ispatlı yalan beyan ve yalan yeminli “bilirkişi görevlendirme tutanağı” var ama kişi sahte bilirkişi. Mahkeme sahteliğe rağmen hüküm tesis ediyor. Çok şükür Yargıtay bunu bozuyor ama nedense sahtecilik yapanlara 5 yıldır soruşturma yok... Sahtekâr fazlalığından mı dosya yoğunluğundan mı?
Kamil Özdemir - Kadıköy

\n


O günkü liste kazası


\n

Meslektaşımız Lale Kemal aksini yazıp duruyor.
“Cumhurbaşkanı Gül’ün ODTÜ’deki Göktürk2 törenine katılması Başbakanlık çevrelerinde önlendi!” Bu haberi objektif olgular pek desteklemiyor. Sayın Gül ile Sayın Erdoğan defalarca anımsatıp durdu:
“Biz dünya ahret kardeşiz. Kimse aramıza karakedi sokamaz!!”
Bizce de sokamaz. Son olay basit bir bürokratik protokol kazası.
Şöyle: TÜBİTAK ev sahibi. Davetli listesini de Genel Sekreter Ogün Bahadır hazırlıyor. Ogün Bey kim? Düne kadar cumhurbaşkanının protokol müdürü.
Ogün Bey, TÜBİTAK’a transfer olurken elinde Çankaya protokol listesiyle gelmiş. O listede de doğal olarak cumhurbaşkanı yok... Yani karakedi falan yok.

\n

\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

5’in 5’i yoktur eşi 5 Mayıs 2024
Gerçeğin demine Hu 28 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları