Derin Dondurucudaki Dosyalar

31 Aralık 2013 Salı

Adalet de balık gibi baştan, yani Başbakan’dan kokar, koktu, kokuyor.
TBMM’de 11 yıldır derin dondurucuda bekletilen 2 ayrı suç dosyası var.
Söz eden yok. Ama Başbakan’ın her daim aklında.
Yargıya çok yakın ilgisi bundan.
Meclis gündeminde yer alıp da, gündeme hiçbir zaman alınamayan o dosyalar da noktası virgülüne aynen şöyle:
“İstanbul Milletvekili R.T. Erdoğan, AKP milletvekilleri Mustafa Açıkalın (Sivas), İdris Naim Şahin (İstanbul), Mikail Arslan (Kırşehir) ile birlikte ‘Zimmet, kamu taşıma biletlerinde kalpazanlık, resmi evrak ve kayıtlarda sahtecilik ile cürüm işlemek için teşekkül oluşturmak’...”
Bu iki şişkin dosyalardaki belgelerin hepsi orijinal ve ıslak imzalı!..
Zimmet, kalpazanlık, resmi evrakta sahtekârlık gibi iddialarla dolu dosyalara rağmen başbakanlık yapan bir başka siyasetçi var mı acaba dünyada?
Bu ülkede, ne yazık ki başbakan ve bakanlar idam edildi.
Ama hiçbirisinin suç dosyasında ve idam yaftasında “Yolsuzluk, evrakta sahtekârlık, kalpazanlık, vergi kaçakçılığı gibi suçlar” yoktu!

Yargı ile Derdi Olan İktidar...
2009 yılının ortaları. Tayyip Bey’in kalfalık dönemi. Anayasa dilinden düşmüyor. Tek amacı var:
“Yargıyı kontrolüne almak!.”
O günlerde en yalın gerçeği CHP lideri Baykal dile getirmişti:
“Yargı ile derdi olan bir iktidarın, yargıyı düzenlemeye hakkı olamaz!”
Hakkı yoktu.
Ama işin içine halkı da karıştırdı.
12 Eylül darbesini tasfiye teranesiyle, kendi sivil 12 Eylül’ünü yarattı.
Üstelik şimdilerde nedametten kıvranan “yetmez ama evetçi” akıldanelerin de desteğini alarak.
Ama haksızlık, hukuksuzluk, yolsuzluk dinamik bir süreç.
Yeni dertler, yeni sorunlar kaçınılmaz.
Yatak odalarında ele geçen kasalar, para sayma makineleriyle, ayakkabı kutularından taşan dolarlarla dertler katmerleniyor.
En yakın bakanlar bile birden safra haline geliyor.
Onları kenara atıp yola devam kaçınılmaz oluyor.
Zamanın ruhuna en uygun en ala (ala, alacanın ala’sı mı, yoksa pekâlâ’nın âlâsı mı öğreneceğiz yakında..) beyanatı yine de yeni İçişleri Bakanımız Efkan Ala yapıyor:
“Bu yargı sistemi ile yolumuza devam edemeyiz!”
Nasıl yani?
Yargı sisteminin, taammüden, çok affedersiniz içine eden sanki başka iktidarlar..
Pazarda kavun karpuz seçer gibi Hâkimler ve Savcılar Kurulu’na üye seçen / seçtiren kimdi ki?
“Yola devam edemeyiz!” mi?
Hangi yol?
Yol bitti!
Ortalığı yolsuzluğun sarması yeterli işaret değil mi?

Tecellinin Tesellisi Yok...
Türkiye’de adalet geç tecelli ediyor.
Ama sonunda mutlaka ediyor.
Erbakan’ın kayıp trilyon davası yıllarca sürdü.
Hoca’nın yaşı Allah rahmet eylesin, 80’i geçmişti.
Ama sonunda kayıp trilyon davasından hüküm giydi.
Bir dönem ortak kaderi paylaştığı kadrolar sayesinde hapse girmekten kurtuldu.
Adalet, elbette Tayyip Bey için de tecelli edecektir.
Allah sağlık ve afiyet versin, 60’ına henüz basmış değil.
Yani aklı varsa, aklanıp temizlenmesi için hâlâ zamanı var.
Ama belli ki o işi şansa bırakmak istemiyor.
Kafasına göre adalet düzeni yaratmaya yönelmesi, yargıç ve savcılarla bu kadar yakından ilgilenmesi boşuna değil.

Teze Yilinizi Gutlayaa...
Yeni yılınız kutlu olsun!
Yeni yilinizi kutlerim! (Gagauz)
Yéni (teze) iliniz mübarek olsun! (Azeri)
Teze yilinizi gutlayaarin! (Türkmen)
Yéngi iliviz mubarâk olsun! (Kerkük/Erbil Türkmen)
Yéngi yilingiz mübarek bolsun! (Özbek)
Yéngi yilingizi a mübarek bolsun! (Yeni Uygur Türkçesi)
Cangi cilingiz kuttu bolsun! (Kırgız)
Canga cilingiz kutti bolsin! (Kazak)
Canga cilingiz kutti bolsin! (Karakalpak Türkçesi)
Sézné yanga yil bélen tebrik item! (Tatar Türkçesi)
Ceni ciliniz kutlu bolsun! (Moldova Tatarcası)
Hezze yangi yil menén kotlayim! (Başkurtça)
Yana yiliniz men! (Nogay)
Yangi yiligiz kutlu bolsun! (Kulmuk)
Sizni yanhi yil bila kutleymin! (Karay/Karaim Türkçesi)
Caa çil-bile bayir çedirip or men! (Tuva Türkçesi)
Slerdi cangi cilla utkup turum! (Altay Türkçesi)
Ehigini yanga cılınan ederdeliibin! (Yakutça)
Sene sul yaçepe salamlatap! (Çuvaşça)

“Hukuk devleti”adalet mekanizması ele geçirilerek kurulamaz.
Ama polisi ele geçirerek “polis devleti” kurulur.

***

Başbakan, “Yetkim olsa HSKY’i yargılarım!” diyor.
Yazık, demek demokrasimiz o kadar da ileri değilmiş!

***

Penceresi naylon kaplı odada donarak ölen 40 günlük bebek için, tabut biraz lüks kaçtı.
Zamanın ruhuna hürmeten keşke ayakkabı kutusunda defnedilseydi!  

 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Gerçeğin demine Hu 28 Nisan 2024
Erdoğannâme... 14 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları