‘Erkek Adam, Erkekten Hoşlanır!’

08 Kasım 2013 Cuma

Başbakan’a en ağır darbeyi kendi danışmanları indirecek.
Tayyip Bey’i tongaya düşürüp duruyorlar.
Ona bilgi vermiyorlar.
O da cinselliğin hâlâ sadece kızlarla oğlanlar arasında ve “öğrenci evleri”nde, başka yerlerde de kadınlarla erkekler arasında yaşanabileceğini sanıyor.
Danışmanları ona anlatmalı ki...
Cinsellik (ve aşk) ne yazık ki (veya çok şükür ki!) çokboyutlu, çok yönlü ve çok katmanlı bir hadise.
Ve bu hadise dünya kurulduğundan beri erkekler ile erkekler, kadınlar ile kadınlar arasında da yaşanabiliyor.
Ve yaşayanlar o kadar mutlu ki.
Kendilerine artık dilimize de yerleşen “Gay” (yani “Neşeli”) diyorlar!
Nasıl neşelenmesinler ki?
Bizim de tam üyesi olduğumuz Avrupa Konseyi’nin 51 ülkesinden 22’sinde resmen evlenebiliyorlar. Hatta çocuk evlat edinip büyütebiliyorlar.

***

Başbakan’ın danışmanları belli ki iyi aile çocukları.
Ona sundukları ziyaret bilgi dosyasında Avrupa’nın “gayguy evlilik” bilançosundan söz etmemişler.
Başbakanımızı, Finlandiyalı mevkidaşı Katainen’i yanında “cinsellik cahili” konumuna düşürdüler.
Bir soru üzerine kendisine soruldu.
O da yanıtladı:
“Evlerde kız-erkek karışık olmaz!”
Finli Başbakan mutlaka iç geçirmişti:
“Keşke bizde karışık olsalar. Kızlar erkeklerle düşüp kalksalar ama olmuyor. İlla erkek erkeğe kız kızalar!”
Tayyip Bey ardından ekliyor: “Meşru olan neyse o yapılır!”
“Meşru” denilen şey ne ki?
Birçok AB ülkesi gibi ziyaret ettiği İsveç ve Finlandiya’da “eşcinsel evliliği” meşru ve yasal bir hak.
Katolik Polonya’da da bir tür “eşcinsel nikâh” sayılan “kız kıza – erkek erkeğe tescil edilmiş beraberlik (registered patrnership)” yıllardır yürürlükte.
Bu durum Avrupa Birliği hukuk haline gelirse yandık veya yaşadık.
Şu günlerde AB ile 22. fasıl görüşmeler yürütülüyor.
Sırada temel hak ve özgürlükleri içeren 23 ve 24. fasıllar var.
“Kızlar kızlarla” ve “erkekler erkeklerle” düzenini AB’ye kabul ettirmek çok kolay olacak.  

En Kestirme Çözüm
Birçok sorun gibi “başörtüsü” sorunu da hukuken değil fiilen çozüldü: (Yani aşağı yukarı çözüldü!) Hacca giden ve hidayete erdiğini belirten 5 hanım milletvekili başlarını bağlayarak Meclis’e adım attı.

İşi kestirmeden bitirdiler!
Sırada “kadın-erkek yan yana oturma sorunu” var.
Bu da belli ki Başbakan’ın kafasında çok önemli bir sorun.
Şöyle diyor: “Bunlar benim değerlerimle uyuşan şeyler değil. (..) Birisiyle kalkarsın aynı bankta oturursun. Sohbetini yaparsın. Şudur budur. Vesaire. Detayına girmeye gerek yok!” “Detayına girmeye gerek yok!” demesi.. “Aptal değilseniz sakıncasını anlayın artık!” demek.
Özetle..
Yan yana oturma sorunu da başörtüsü gibi Meclis’te ve fiilen çözülmeli.
Kadınlar ve erkekler ayrı bölümlerde oturmalı.

Ar Değil Kâr!
Kendi partisindeki en yakın çalışma arkadaşlarının ve destekçi yazarların bile aklını karıştırıyor. 

Yine öyle oldu. 
TBMM Başkanı Cemil Çiçek, hukuken kimsenin evine ve mahremiyetine müdahale edilemiyeceğini söylüyor. 
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, “Başbakan öyle demek istemedi!” anlamına bir açıklama yapıyor. 
Ama Başbakan ertesi gün ikisini de tekzip ediyor. 
Ve “tam da öyle demek istediğini” bir daha ilan ediyor. 
Buradan da anlıyoruz ki... 
“Öğrenci evleri” ve “kız kıza, erkek erkeğe düzeni” konusunu kimse ile konuşup tartışmadan gündeme getirmiş: 
Amacı belli... En güçlü konumda olanların fiyakasını bozmak! 
Başbakan her şaşırtıcı adımını “muhafazakâr demokratız!” diye atıyor. 
Ama “muhafazakâr” derken neyi nasıl muhafaza ettiği belli değil. 
“Demokrat” derken neyin nasıl demokrasisi o da belli değil. 
Aslında “muhafazakâr”ın en güzel tanımı Uğur Mumcu aittir: 
“Kârı muhafaza” eden demektir!  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Gerçeğin demine Hu 28 Nisan 2024
Erdoğannâme... 14 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları