Rezalet: 131 Kepazelik: 46

31 Ocak 2014 Cuma

İnsanlığın sicilini artık Google tutuyor.
Bir kişinin, kurumun hal ve gidişi, dünyada olup bitenler, bir hadisenin içyüzü-yankısı-etkileri, bu konuda yazılanlar çizilenler, söylenenler bir tık ile saniyede önünüze dökülüyor.
Artık ülkenizi (ve dünyayı) izlemek / yorumlamak / anlamak eskiye göre çok çok daha hızlı, çok çok daha kolay..
Yanar döner gazeteciyi, siyasetçiyi, kötü niyetli yöneticiyi, sözünde durmayan şirketi, beceriksiz bürokratı, hırsızlığı, uğursuzluğu, rezaleti görmek ve göstermek artık hiç mesele değil.
Onlarca yıldır sorunsuz tıkır tıkır işleyen kurumlarımız kuruluşlarımız var(dı).
Birçoğu haraç mezat satıldı.
Satılmayanlar da hile hurda, kayırmacılık ve yer yer de beceriksizlikten nasiplerini aldı.
Öğrenci Seçme Yerleştirme Merkezi bunların başında geliyor.
ÖSYM, sadece öğrenci seçmiyor, belediyelerden devlet bürokrasisine, öğretmenlerden tıpta uzmanlaşacak hekim kadrolarına dek sayısız eleme sınavı yapıyor.
Böyle bir seçim hem insanımızın geleceği demek hem de ülkemizi ehil ellere emanet etmek demek.
Çocukları SBS sınavına girip liselere kayıt yaptırmış öğrencilerle ilgili idare mahkemesi kararının yol açtığı belirsizliğe tepki gösteren velilerin endişeleri öfkeleri “e-postalar”dan taşıyor.
- “Böyle bir rezalet olur mu” diye soran da var...
- “Bu kepazeliği niye yazmıyorsunuz ?” diye çıkışan da.
ÖSYM’ye yönelik bu isyan yeni değil.
Karıkoca KPSS’cilerin tavan yaptığı sınavlar en akılda kalanı.
Bu isyan öylesine köklü, öylesine yaygın ki...
Google’a (ÖSYM, Rezalet) yazıyorsunuz.
Saniyede önünüze 139 bin ayrı haber, yazı,makale, demeç dökülüyor.
Bu rezaletin faili de kapsamı da belli.
“ÖSYM rezaleti”nde aslan payı SBS ’de...
İlköğretim 8’inci sınıf Seviye Belirleme Sınavı’na (SBS) geçen temmuzda 1.2 milyon öğrenci girdi.
Bu öğrenciler kazandıkları liselere yerleşti.
Aradan 6 ay geçti. Ders yılı yarı oldu.
Sınavda 718 adayın puanı yanlış hesaplandı iddiasıyla bir dava açıldı.
Ankara 18. İdare Mehkemesi, “yürütmeyi durdurma” kararı verdi.
Ve 1.2 milyon öğrenci ve aileleri ile binlerce lisenin yöneticisi ve öğretmeni
huzursuzluk, kuşku, çaresizlik batağına itiliverdi.
Buna rezalet mi demek gerekir, yoksa kepazelik mi?
“Allah’ın vasıflarını taşıdığı ilan edilen” Tayyip Bey’den korkmazsa, buna da
Ombudsman karar versin!

***

İnsanlığın sicilini tutan Google elbette bu iktidara da not veriyor.
“SBS rezaleti” yazın, saniye bile sürmüyor, ortaya konulan 132 bin isyan!
Millet yine de ölçülü, “SBS kepazeliği” diyenler sadece 46 binde kalmış.
718 öğrenciye yapılan haksızlık için yeterli mi yetersiz mi?
Buna da sorumlulukla karar versin!

Tcmb Eşittir Hsyk?
Başbakan faizin artırılmasına kızdı veya kızar gibi yaptı:
Merkez Bankası bağımsız” demeyi de eklemeden etmedi.
Ama 24 saat geçmeden döviz kurlarına karşı B ve C planlarının olduğunu açıkladı.
Böylece, Merkez Bankası’nın “bağımsızlığının” HSYK’ninkinden hallice olmadığı da belli oldu.

Örgüte Suç Duyurusu?
Ayakkabı kutuları, para makineleri, kasalar ortaya saçıldıktan sonra, minareler için kılıf yetmiyor...
Artık miletin gözüne topyekûn perde çekmek gerekiyor. Kefenli mitinglerden, savcılarla bire bir ağız dalaşına sayısız olanak var
Daha yaratıcı girişimlere ve alengirli numaralara hazır olmalıyız. Ama bunlar arasında “sahte peygamber”, “âlim müsveddesi” dediği ve “örgüt lideri” diye suçladığı Fethullah Gülen için bir “suç duyurusu” yer almayacak. Onu “altın vuruş” olarak belki de en sona saklayacak.
“Paralelci” diye yüzlerce polis ve polis müdürü sürüldü, sürülüyor; daha birisi için bile değil soruşturma inceleme haberi bile duyulmadı.
Bu nedenle Nazlı Ilıcak bile artık açıkça ilan ediyor: “Paralel devlet, somut delillerle kanıtlanmadıkça yolsuzluğu örten bir komplo teorisinden ibarettir!”

Tık Tık Da Tık Tık...
“Kâh çıkarım gökyüzüne seyrederim âlemi..
Kâh inerim gökyüzüne seyreder âlem beni...”
Yunus Emre yaşasaydı beyitlerini herhalde “tweet”e de dökerdi.
Başbakan’ın “bela”... Yardımcısının “tık tık” diye dalga geçmesine...
Tayyip Bey’in, 4 milyon, Arınç’ın ise 1 milyon küsur takipçi ile bu işin göbeğinde yer almasının çelişkisine aldırmazdı bile. Kırk yıl odun taşıdığı dergâha bir tek eğri gün bile eğri odun getirmeyen birisinin eğrilikle, eğrilerle işi elbete olmazdı. Ama Türkiye’nin belli ki daha işi var.

Acemi Jest
24 saatlik İran seyahati daha çok Esed içindi.
Ama Sarraf’ın da gündemde olduğu belli oldu. Giderken, el konulan mal varlığı, serbest bırakılmıştı: “jest”!
Herkesin, her ülkenin paralelliği kendine... Orada da paydaşlar var. Umalım bakanlar ve oğullar da olmasın.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Gerçeğin demine Hu 28 Nisan 2024
Erdoğannâme... 14 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları