Satranç Oyununda Son Hamle Vekâleten, Asaleten, Temsilen

21 Mayıs 2013 Salı

- Başbakan’dan korkan baş, korkmayan taş oluyor.

\n

***

\n

Çok şükür, Cumhuriyet’in taş olma korkusu da yok, baş olma beklentisi de.
Yine de ihtiyatı elden bırakmamak...
Örneğin İktidar ile Cemaati arasında bir çekişme olduğunu yazmamak gerek.
Konuyu belgeli, ispatlı yazmaya kalkan, üstelik bu iktidarın Emniyet Müdürü de olan,
Hanefi Avcı’nın başına gelenlerden ders almak gerek.
Ama ders almayanlar eksik değil.
Örneğin,
M. Şevket Eygi, dünkü yazısına şöyle başlamıştı:
“Siyasi iktidar ile muhalif bir (dini) grup arasında şu anda sanki gizli bir savaş var.
Bu konuda dehşetli bir satranç oynanmaktadır.
Satrancın geri planında, ABD, İsrail, Haçlı mihraklar, CIA, MOSSAD bulunuyor.
Yargıda, poliste, üniversitelerde yoğun bir kadrolaşma ve bu kadroloşmayı önleme faaliyeti var.”
diye devam ediyordu.
“Du”, çünkü, kaset komplosuyla ünlenen “habervaktim.com” adlı site, yazıyı iki saat geçmeden yayından kaldırdı.
Ve
“taş olmaktan” kurtuldu.

\n

***

\n

Evet şarkıdaki gibi:
“Bir hadise var, can ile canan arasında!/
Kaldım yine bir ateş-i hicran arasında...”
Durumuna düşmemek için, Başbakan da çok büyük bir rikkat ve dikkat içinde, Cemaat de...
ABD yolculuğuna çıkarken
Tayyip Bey’in ağzından çıkanlar ise herhalde, Gülen Hocaefendi’nin ağzını açıkta bıraktı.
“Gökten ne yağar da, yer kabul etmez!”
Nitekim
“gök” randevuyu lütfetti.
Başbakan da kabul etti.
Ama Eygi’nin dediği gibi, satranç oyunu bu.
Ayağına gitmek yerine
“vekâleten” görüşmeci gönderdi.
Böylece,
“geçmişe dayalı kardeşlik ve dostluk ilişkimiz var” dediği kardeşlik pratiğine “temsilen değil” vekâleten görüşmecilik” kurumu da eklendi.
Oysa uygun bir ortam yaratılır Gülen Hocaefendi, TC tarihinin en yüksek makama çıkmış imam hatiplisi ile, Sayın Başbakan ile bir araya gelebilirdi.
Ayrıca Tayyip Bey bir telefonla hal hatır sorabilirdi.
Obama ile telefonlaşan Tayyip Bey, neden Gülen’den sesini esirgemiş olabilir ki?
Ayrıca, ABD’deki Türk İslam Dernekleri ile bir toplantı düzenlenebilir ve bu vesile ile iki
“dost ve kardeş” birbirlerine olan hissiyatını yüz yüze ifade edebilirlerdi.
Ama nedense Tayyip Bey,
“vekâleten” görüşme usulünü tercih etti.
Gülen de kabul etti.
Eygi diyor ya, iktidar odaklı bir
“satranç oyunu” bu.
İktidar ve hükmetmek söz konusu olunca paylaşmak kolay değil.
Siz bakmayın
Nâzım Hikmet’in “yârin yanağından başka her şeyde ortaklık” demesine...
Yârin yanağı kadar paylaşmanın söz konusu olamayacağı tek konu vardır:
Sınırsız ve sorgusuz sualsiz egemenlik iddiasındakilerin iktidarı paylaşmalarıdır.
İktidar ile Cemaat arasındaki satrancı milletçe izlemeye devam.
Ama kesinlikle taraf tutmadan.

\n

ÇILGIN RAKİP

\n

“Çılgın Proje” ile ABD de özellikle ilgileniyormuş.
Bu ilgi, projenin
“çılgın” maliyetine mi?
Yoksa
‘stratejik derinliği’ne mi?
Bu ilginin arkasında, tarihi Mondros Boğazlar Sözleşmesi’nin maddelerinin by-pass edilme olasılığına karşı bir önlemden söz edilebilir mi?
Malum, Rus savaş gemilerinin Çanakkale ve İstanbul Boğazı’ndan geçmeleri kayda kuyda tabi.
* Kanal İstanbul sayesinde Tayyip Bey, elini güçlendirmek mi istiyor?
* ABD’ye karşı yeri gelirse, Kanal vasıtasıyla bir Rus kartı mı oynamak istiyor?
* Yarı şaka yarı ciddi başka sorular, kaygılar da sayılıp dökülüyor:
* Türkiye bölünemez... Bölünse bile bölünemez!
* İşe, bölünemeyeceğini Trakya’dan başlayıp kanıtlayacagız!
* Trakya’yı ikiye bölerek, AB’ye üyelik için, “parça parça, aşama aşama, lokma lokma” pazarlığından karşı çıkabiliriz!
Bu ve benzeri olasılıklar ve sorular kazma vurulduktan sonra yağmur gibi yağacaktır.
Ama şimdiden kesin olan bir gerçek var:
* Kanal İstanbul ile çağ kapatıp çağ aşan Fatih Sultan Mehmet’e en büyük rakip Recep Tayyip Erdoğan olacaktır.

\n

Vekâleten mi Temsilen mi

\n

“Vekâleten” sözü, Sayın Bülent Arınç’ın avukatlık mesleğine yabancı bir kavram değil.
Ama dostluk ve kardeşlik hukukuna fazla uygun düşmüyor.
Aşılamayacak bir engel varsa, hal hatır sormak üzere birisine “temsilen” bir kişi gönderilir.
Ama bu ziyaret “Temsilen” değil de “Vekâleten” olursa, bu görüşme “sorunsal” bir manzara arz eder.
Ve işin içine yığınla soru girer:
* Gökten ne yağar da yer kabul etmez, sözcüğü ile zaten yarı kutsiyet kazanmış bu görüşme neden “vekâleten” gerçekleşti?
* Bu “vekâlet” “TC Başbakanı’na mı vekâletendir, yoksa Bakanlar Kurulu’na mı vekâletendir?”
* Teşbihte hata olmaz, hâşâ, “Vekâleten” örneğin, namaz da olmaz, oruç da. Ama İslamın 5 şartından biri olan “Hac” (belli şartlar altında) olabilir.
* Fakat bu durumda da “vekil olan” hacı olamaz. Acaba, Tayyip Bey, “vekilsin” diyerek, Arınç’ın görevine ve geleceğine bir engel mi koymak istemiştir?
* Arınç’a verilen “vekâlet” neleri kapsıyordu?
* “Temsilen” gidilmesi ile “vekâleten” gidilmesi arasında, “satranç oyunu” bakımından ne gibi bir fark vardır?
* Arınç, görüşmeye başlarken, Gülen’e ziyaretinin “vekâleten” gerçekleşeceğinin altını çizdi mi?
* Çizdi ise neden, çizmedi ise neden?
* Tayyip Bey, “vekâletin sınırlarını” belirledi mi?
* Arınç’ın elinde özel olarak iletilen yazılı bir metin var mıydı?
* Bu okundu mu yoksa mealen mi sunuldu?
* Sayın Gülen’in bu “vekâleten” ziyaret konusunda hiçbir açıklama yapmamasının bir anlamı var mı?
* Varsa nedir?
* Yoksa niyedir?
* Eli boş gidilmeyeceğine göre, Obama’yla “İsminin Hat Sanatı ile Yazılı” halini hediye eden Tayyip Bey’in Gülen’e ne hediye gönderdiği neden açıklanmamıştır?
* Görüşmede 3. kişi bulundu mu ve herhangi bir not tutuldu mu?
* Arınç “vekâleten” görüşmenin ardından, kendi adına da “asaleten” herhangi bir mesajı olmuş mudur?

\n

İKİ AYIK VE SORU

\n

Devlet en büyük vergiyi alkolden almaya karar verdiğine göre, bütçeden en fazla payı alan Diyanet İşleri’nin yükünü sarhoşlara yıkmak istiyor.
iki sorumuz var:

1- Bu durum imamların maaşlarını haram değilse bile “mekruh” hale getirmez mi?
2- Diyanet’i finanse eden sarhoşların günahları Tanrı katında hiç değilse biraz azalmaz mı?

\n

\n\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Narinsiz yazı... 15 Eylül 2024
Alo 999.com bang dac 8 Eylül 2024
Bugün 1 Eylül... 1 Eylül 2024

Günün Köşe Yazıları