Emek için mücadele - Dr. Arzu Çerkezoğlu
Olaylar Ve Görüşler
Son Köşe Yazıları

Emek için mücadele - Dr. Arzu Çerkezoğlu

20.09.2024 04:01
Güncellenme:
Takip Et:

Türkiye tarihinin en ağır geçim krizlerinden biriyle karşı karşıyayız. Milyonlarca işçi, emekçi, emekli, yani bu ülke nüfusunun çalışan, üreten çoğunluğu, durmak bilmeyen zamların ve ağır vergilerin yükü altında ayakta kalmaya çalışıyor. Yüksek enflasyon koşullarında reel gelir kayıplarının telafi edilmemesi ve adaletsiz vergi düzeni ile işçi sınıfından sermayeye, yoksuldan zengine büyük bir gelir transferi yapılıyor. Yani yaşadığımız geçim krizinin en önemli nedeni bölüşümdeki eşitsizliğin devasa artışı. 

2016’da gayrisafi katma değer içinde emeğin payı yüzde 36.3 iken 2022’de bu pay yüzde 26.3’e geriledi. Sermayenin payı ise yüzde 47.5’ten yüzde 53.7’ye yükseldi. Üstelik emeğin bölüşümden aldığı paydaki bu gerileme, orta sınıfın eridiği hızlı bir işçileşme sürecinde, yani ücretliler sayısal olarak artarken gerçekleşti. 

Toplumun büyük bir çoğunluğu asgari ücrete, asgari emekli maaşına, kısacası asgari bir yaşama mahkûm edildi. Sendikal hakların önündeki engeller, toplu pazarlık kapsamının daraltılması asgari yaşamaya mahkûmiyetin en güçlü dayanağı oldu. Türkiye’de toplu iş sözleşmesi kapsamı yüzde 10 ve asgari ücret kapsamı yüzde 50 civarındayken AB’de ortalama toplusözleşme kapsamı yüzde 60, asgari ücret kapsamı yüzde 4’tür.

Türkiye işçi sınıfı asgari ücret civarında ücretlere mahkûm edilirken, on milyonlarca insanımızın geliri açlık sınırının altına inerken vergi yükü de işçilerin, emekçilerin, emeklilerin sırtına yüklenmiş durumda. Vergi gelirlerinin en büyük kısmı yüzde 75’le dolaylı vergilerden oluşmakta ve en zenginlerle en yoksullar çarşıda, pazarda, markette bu vergileri eşit oranda ödemektedir. Bu da yetmiyor, ülkeyi yönetenler vergi dilimlerini bile isteye artırmayarak biz işçileri yıl içerisinde zenginleşmişiz gibi üst vergi dilimine sokmaktadır. Yani gelirdeki adaletsizlik vergideki adaletsizlikle perçinlenmektedir.

‘KULLAN-AT İŞÇİLİĞİ’

Bölüşüm ilişkilerinin olağanüstü bozulduğu bu düzen hakkımızı, hukukumuzu ve hatta anayasayı bile tanımayan olağanüstü baskıcı bir rejim tarafından koruma altına alınmış ve tüm demokratik hak arama yolları tıkanmışken mücadele etmek hepimiz için bir yaşamsal zorunluluk. 

Orta vadeli programda ücretlerin daha da baskılanacağının, güvencesiz çalışmanın “kullan-at” işçiliği olarak yaygınlaştırılacağının ilan edilmesi, kıdem tazminatına göz konulması karşısında korakor bir mücadele süreci bizleri bekliyor.  

DİSK olarak iki yılı aşkın bir süredir “Gelirde adalet, vergide adalet” başlığıyla bir mücadele yürütüyoruz. Türkiye’nin dört bir yanında işyerlerinde, meydanlarda; İstanbul’dan Ankara’ya gerçekleştirdiğimiz yürüyüş boylarında sesimizi yükselttik, yükseltmeye de devam ediyoruz. Bu çabalarımızın meyvesini de alıyoruz ve işçi sınıfı yüzünü DİSK’e dönüyor, ona güveniyor ve üyesi oluyor. Temmuz ayındaki istatistiklerde de açığa çıktığı üzere, üye sayılarımızda ciddi bir artış söz konusu ve sendikalarımız önümüze konan antidemokratik barajları birer birer yıkıp geçiyor.

Tabii ki bu çabalarımızın bir anlamı var ancak sendikalaşma oranı hâlâ olağanüstü düşük. Bu koşullar altında bir yandan örgütlenme çabalarımızı hızlandırmalı öte yandan da kendi üyelerimizin çok değerli hak mücadelelerini kapsayan ancak onu da aşan bir mücadele çizgisini hızla inşa etmeye çalışmalıyız.

ÜLKEDE ADALET ÇAĞRISI

Evet nüfusun artık çok büyük bir bölümünü oluşturan işçi sınıfının bu ülkenin kaderini eline alma vakti çoktan geldi. Ülkemizin işçi sınıfının sözüne, mücadelesine gereksinimi var. Ve bunu yerine getirebilecek en önemli özne ise tarihsel birikimi, o birikimden süzülen bilinci ve anlamlı bir başlangıç noktası olabilecek güncel örgütlenme düzeyi ile elbette DİSK’tir. Türkiye’nin dört bir yanında ve tüm iş kollarındaki örgütlenmemizi ve işçi sınıfının güncel yaşam mücadelesini bu adaletsiz düzene karşı topyekûn bir mücadeleye dönüştürerek büyütmek zorundayız.    

Bizler bu tarihsel sorumluluğun bilinciyle “Gelirde adalet vergide adalet” mücadelemizin yeni bir dönemi için yola çıktık. “Şimdi tek başına yaşam savaşı vermenin değil, hep birlikte adalet mücadelesini büyütmenin zamanı” diyerek Türkiye’nin dört bir yanında üyemiz olsun olmasın tüm işçiler, emekçiler, emeklileri, gençleri, kadınları meydanlarda buluşmaya çağırıyoruz. Gelirde ve vergide adalet mücadelemizi “ülkede adalet” mücadelesi olarak büyütüyoruz. 

22 yıllık AKP iktidarının sınıfsal ve siyasal tercihlerinin bu kara tabloya yol açtığını ifade etmekle yetinmeden, bu büyük yoksullaşmanın, bu büyük adaletsizliğin sorumlularından hesap sormak için şimdi omuz omuza meydanlara çıkma vaktidir. 

BÜYÜK İŞÇİ BULUŞMALARI

Geçtiğimiz ay ülkenin dört bir yanında yüzlerce noktada işyerlerinde ve sokaklarda mücadele hedeflerimizi içeren bildirileri okuduk. Şimdi de bölgesel büyük işçi buluşmalarımızda bir araya geliyoruz. 13 Eylül’de Mersin’deki buluşmamızın ardından, bugün İzmir Cumhuriyet Meydanı’nda Ege bölgesinden gelen üyelerimizle ve sınıf kardeşlerimizle bir araya geliyoruz. İzmir’i, İstanbul ve Ankara’daki “büyük işçi buluşmaları” takip edecek. 

Bu buluşmalarda ülkenin tüm değer ve güzelliklerini üretenlerle beraber, ülkenin dört bir yanında örgütlü olmanın, örgütlü mücadelenin önemini konuşacak, konuşmakla kalmayıp, itirazlarımızı, bu kara tabloyu tersine çevirecek çözüm önerilerimizi, taleplerimizi haykıracak ve hakkımız olanı alıncaya kadar mücadeleyi büyüteceğiz. 

İşçileri emeği ve ekmeği için, gençleri gelecekleri için; kadınları hem işte hem evde hem de sokakta yaşadığımız eşitsizlikleri ortadan kaldırmak için; emeklileri yılların alın teri 12 bin 500 TL’ye mahkûm edildiği için; asgari ücretlileri her şeyin fiyatı artarken bir tek kendi gelirleri artırılmadığı için; beyaz yakalıları, plaza çalışanlarını parlak binaların sönük maaşlıları haline dönüştürüldükleri için bu mücadeleye katılmaya çağırıyoruz. Sendikalı olsun olmasın, DİSK üyesi olsun olmasın, “Bu sistemden, bu düzenden mağdur oldum” diyen herkesi DİSK çatısı altında sesimizi yükseltmeye ve gücümüze güç katmaya çağırıyoruz.

Yazarın Son Yazıları

Devlet ve kalkınma Okan Toygar’ın - Bilin Neyaptı

Bir ülkede ekonomi yönetiminin temel hedefleri verimlilik ve adil bölüşümdür.

Devamını Oku
18.12.2025
Programda işçinin adı yok - Engin Ünsal

CHP 39. Olağan Kurultayı’nda tüzük değişikliği yaptı ve iktidar programını kabul etti.

Devamını Oku
17.12.2025
Yargı öyküleri - Ziya Yergök

Yıllar önce, 5 Ocak 1982’de Çetin Altan’ın Milliyet gazetesindeki “Şeytanın gör dediği” adlı köşesinde “Eski (Mahkeme Koridorları) sütununa özlem” başlıklı yazısında yer alan, bir ceza avukatının “Oturum” adlı anı kitabından alıntılanmış ilginç bir yargı öyküsüne değinmek istiyorum.

Devamını Oku
17.12.2025
Devletçiliğe dönebilmek... - Kemal Onur

Demokratik ve laik sosyal hukuk devletimizin kurucu lideri Atatürk’ün yönetimi döneminde; ülkemizin ulusal çıkarı açısından bilimsel anlayış ve duyarlı bir bilinçle, iç ve dış sermaye şirketlerinin çıkarları için vahşi madenciliğe kesinlikle fırsat verilmemiştir!

Devamını Oku
17.12.2025
Bu çığlığı duyun! - Mustafa Gazalcı

MESEM, Milli Eğitim Bakanlığı’nın sözde mesleki teknik eğitim merkezleri uygulaması.

Devamını Oku
16.12.2025
ABD’nin esnek realist stratejisi - Nejat Eslen

11 Eylül’ün hemen sonrasında ABD, tek kutuplu dünya düzeninin verdiği cesaretle küresel egemen güç olmanın hayallerini kuruyordu.

Devamını Oku
16.12.2025
Çağdaşlık yolunda bir ömür - Hüseyin Karataş

Çağdaşlık eksikliğine ve dokunulmazlara dokunan sevgili hocam Prof. Dr. Türkan Saylan...

Devamını Oku
13.12.2025
Geleceğin savaş alanı, Türkiye ve Karadeniz - Doğu Silahçıoğlu

“Erken Cumhuriyet dönemi”nde (1923-1938) savunma sanayisindeki gelişmeler Türkiye’yi; başta uçak olmak üzere harp silah araç gereçlerinde dış satım yapan bir ülke konumuna getirmişti.

Devamını Oku
12.12.2025
Gençlik MESEM’den büyüktür - Kaan Eroğuz

AKP iktidarı tarafından 2016 yılında örgün ve zorunlu eğitim kapsamına alınan mesleki eğitim merkezleri (MESEM), çocuk işçiliğinin yaygınlaşmasında ve “kurumsallaşmasında” kritik bir rol oynuyor

Devamını Oku
12.12.2025
Komisyonda emekçinin adı yok - Şükrü Karaman

Milyonlarca emekçinin yeni ücrete ilişkin alacağı kararı merakla beklediği Asgari Ücret Tespit Komisyonu çalışmalarına yarın başlayacak.

Devamını Oku
11.12.2025
İnsan onuru ve demokrasi - Ayşe Atalay

TDK sözlüğünde “onur” kavramı insanın kendisine karşı duyduğu saygı olarak tanımlanıyor.

Devamını Oku
11.12.2025
Karadeniz’de neler oluyor? - Can Erenoğlu

Dünyanın en güvenli ve istikrarlı denizi Karadeniz dünyanın en tehlikeli deniz alanına mı dönüştürülüyor?

Devamını Oku
10.12.2025
Gelir adaletsizliği tırmanıyor! - Devrim Onur Erdağ

Türkiye'de emeğin değeri uzun zamandır siyaset meydanında sıkça dile getirilen bir konu.

Devamını Oku
10.12.2025
Yeni feodal çağ ve dijital baronluk - Doğan Sevimbike

Yanis Varoufakis’in No Kings Means No Barons başlıklı yazısı, çağımızın ekonomik ve siyasal düzenini “yeni bir feodalizm” olarak niteliyor.

Devamını Oku
09.12.2025
Erdoğan’ın 2005’teki hayalleri - Kadir Serkan Selçuk

Yıl 2005. Dönemin başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, o dönem henüz el konmamış olan Sabah gazetesinin 20. kuruluş yıldönümü için gazeteye bir yazı yazmıştı.

Devamını Oku
09.12.2025
Terörist başının ayağına gitmek... - Hatice Topçu

Ulus devletler; tarih bilinci, ortak coğrafya ve dil birliğine dayanır.

Devamını Oku
08.12.2025
‘Kırkyama’ siyaset… - Prof. Dr. Utku Yapıcı

Türk siyasetinde son yıllardaki en ilginç gelişme siyasi kimlikler düzleminde yaşanıyor.

Devamını Oku
08.12.2025
Çocuklarımız artık kimsesiz mi? - Özgür Hüseyin Akış

Cumhuriyetin kuruluş yıllarında söylenmiş bir cümle hâlâ kulaklarımızda çınlar:

Devamını Oku
07.12.2025
Çözüm mü, çözülme mi? - Ülgen Zeki Ok

Emperyalist güçlerin Ortadoğu’daki kirli emellerinin önündeki en büyük engel olan Atatürk’ü Türk halkının yüreğinden söküp atmak, yani öldürebilmek için bir gri propaganda yöntemi uyguluyor.

Devamını Oku
06.12.2025
Tek Çin ilkesi - Wei Xiaodong

Türkiye’de Çin’in Tayvan bölgesi yaygın olarak bilinse de bu bölgeye ilişkin tarihi ve siyasi bilgiler genellikle sınırlı kalmaktadır.

Devamını Oku
05.12.2025
İktidarın eğitimdeki U dönüşleri - Nazım Mutlu

Siyasal yaşamının toplamı çeyrek yüzyılı bulan iktidar partisinin kısa tarihi, sayısız U dönüşleriyle doludur.

Devamını Oku
03.12.2025
Cumhuriyete sahip çıkma konuşması: Atatürk’ün ‘Bursa Nutku’ - Hamdi Yaver Aktan

Mustafa Kemal Paşa, 3 Şubat 1933 akşamı İzmir Kordon’daki köşkte akşam yemeği sırasında Bursa’daki olayı öğrenir.

Devamını Oku
03.12.2025
Demokraside seçilenler özgür olmalı - Hüseyin Mert

Demokrasi; çağdaş yaşamın, mutluluğun, ekonomik kalkınmanın ve her türlü gelişmenin önkoşulu, altyapısı ve temelidir.

Devamını Oku
03.12.2025
Tekke ve zaviyelerin kapatılması - Doç. Dr. Hüner Tuncer

Tekkeler ve zaviyeler, İslamdaki tarikatların dinsel tören, toplantı ve eğitim yerleridir.

Devamını Oku
02.12.2025
Suyun akışını sürdürmek - Dr. Anıl Yıldırım Poyraz

“Su ateşe galiptir ancak bir kaba girerse ateş onu kaynatıp yok eder.” - Mevlana

Devamını Oku
02.12.2025
21.yüzyılda Türkiye’de sosyal demokrasi - Halil Sarıgöz

Sosyal demokrat partilerin tarihsel serüvenine baktığımızda, parti programlarının yalnızca birer teknik metin değil; toplumun yönünü, siyasal aklın niteliğini ve iktidar imgelemini belirleyen kurucu belgeler olduğunu görürüz.

Devamını Oku
01.12.2025
Gıda güvenliği sistemimiz alarm veriyor - Adnan Serpen

Gıda yaşam için olmazsa olmazdır ancak kirlenirse hastalığa, hatta ölüme bile neden olabilmektedir.

Devamını Oku
01.12.2025
Buğra Gökce, Silivri'den Cumhuriyet'e yazdı

Otuz altıncı pazar...

Devamını Oku
29.11.2025
İhanetin adı barış olamaz… - Erol Ertuğrul

Güzel yurdumuzda 23 yıldır uygulanan politikalarla, üniter devlet yapımıza ve Cumhuriyetimizin kuruluş anlayışına uymayan görüşler seslerini yükseltmeye başladı.

Devamını Oku
29.11.2025
İmralı ziyareti ve TBMM - Hüseyin Özkahraman

Türkiye’de “Kürt meselesi”, etnik kimlik tartışmalarını aşan; devlet-toplum ilişkilerini, siyasal katılım biçimlerini, demokratikleşme dinamiklerini ve meşruiyet tartışmalarını doğrudan etkileyen çok katmanlı bir olgudur.

Devamını Oku
28.11.2025
İddianame hukukla bağlı mı? - Doğan Erkan

İmamoğlu iddianamesi başından beri hukuk dili yerine tercih edilen siyasal retoriğiyle, delil boşluğuyla, rivayet anlatımlarıyla tartışılıyor.

Devamını Oku
28.11.2025
Seçimin sakatlanması - Cihangir Dumanlı

Anayasamızın 2. maddesine göre Türkiye Cumhuriyeti demokratik bir devlettir.

Devamını Oku
27.11.2025
Kurucu felsefeye dönüş - Mehmet Tomanbay

Son açıklanan TÜİK verileri enflasyon, işsizlik ve derinleşen yoksulluğun gittikçe büyüyen sorunlar olduğunu göstermektedir.

Devamını Oku
27.11.2025
İmralı vesilesiyle CHP dövmek - Esat Aydın

İmralı vesilesiyle CHP dövmek - Esat Aydın

Devamını Oku
26.11.2025
Eğitim sürecinde öğretme ve öğrenme - Cihat Karaali

Geçmişte eğitimciler yalnızca öğretmen değillerdi.

Devamını Oku
26.11.2025
Düzensiz dünya nereye gidiyor? - Nejat Eslen

Yeni bin yılın ilk yüzyılının ilk çeyreği yakında bitecek.

Devamını Oku
26.11.2025
Radbruch formülü ve Türkiye bağlamı - Başar Yaltı

Daha önce bu sütunlarda yayımlanan “Adaletsizliği Görmek” (Cumhuriyet, 07.11.2025) başlıklı yazımızda; adalete giden yolun adaletsizliği görmekten geçtiğini, bir hukuk düzeninde karar veren konumundaki tüm görevliler ile hukuk normlarını uygulayan tüm yetkililerin adaletsizliği görmek, önlemek ve adaleti yerine getirmekle görevli olduklarını, adaletsizliği görme yetisine sahip olmayanların yargıç ve savcı yapılmaması gerektiğini belirtmiştik.

Devamını Oku
25.11.2025
Türkiye Araf’ta - Gani Işık

Şimdilerde Türkiye’ye bir hal oldu; Cumhur İttifakı, İmralı ile hemhal oldu.

Devamını Oku
25.11.2025
Öğretmenim, canım benim! - Duran Güldemir

24 Kasım Öğretmenler Günü’nün anlamını ve önemini anlatmak için söylenecek çok söz var elbette ancak Ceyhun Atuf Kansu’nun “Dünyanın Bütün Çiçekleri” şiirinin bu dizeleri sanki bir başka söze gerek yoktur der gibi derin bir duygusallık içine sürüklemektedir bizi.

Devamını Oku
24.11.2025
Uçak kazasının düşündürdükleri... - Cumhur Utku

Geçen hafta Azerbaycan-Gürcistan sınırında düşen askeri uçağımızla ilgili bir tanımı düzeltelim

Devamını Oku
22.11.2025