Alev Coşkun

Atatürk ve karşıdevrim

10 Kasım 2022 Perşembe

Bugün Atatürk’ü kaybedişimizin 84. yılındayız. Eski 10 Kasımlar “Atam sen kalk ben yatam” sloganıyla etkinleşirdi. Oysa 10 Kasımlar artık bir “muhasebe” bir “hesap verme” bir “özeleştiri” durumuna gelmelidir.

Atatürk Cumhuriyetçiydi. Aklın terazisini öne çıkaran Aydınlanma felsefesine inanmıştı. Çağdaş ve uygar bir toplum yaratmak amacıyla önemli Aydınlanma devrimlerini gerçekleştirdi. 

Atatürk, Cumhuriyet yönetim modelini demokrasi olarak nitelemiş, çok partili demokrasinin gerçekleşmesi için de iki kez girişimde bulunmuştu.

Çok partili demokratik sisteme onun en yakın çalışma arkadaşı İnönü’nün kararıyla 14 Mayıs 1950 seçimleriyle girdik. O tarihten bugüne 72 yıl geçti. 

Bu 72 yılın yüzde 90’ında Türkiye’yi sağcı iktidarlar yönettiler. Kutsal din duygularından yararlanılarak oy devşirme, her seçimde giderek yaygınlaştı.

DP ve Menderes’le başlayan halkın “tuttuğu ve tutmadığı” devrimler ayrımı 72 yıl içinde giderek büyük mesafe aldı.

Tarikatlara kol kanat gerip olanak tanımak tüm sağcı siyasal liderlerin en önemli uğraşı oldu.

12 Mart ve 12 Eylül askeri dikta rejimleri ılımlı İslamı kurumsallaştırdılar. 12 Eylül, ilkokullarda ve ortaokullarda din derslerini zorunlu ders olarak kesinleştirdi. Dine dayalı partilerin önü açıldı, gelişmesi sağlandı.

Son 20 yılda ülkemizi “ılımlı İslam partisi” olduğunu resmen kabul eden AKP yönetiyor.

“Demokrasi bir tramvaydır, istediğimiz yerde ineriz”, “Biz bu ülkede ‘kindar ve dindar bir nesil’ istiyoruz”, “Biz ‘muhafazakâr devrimci’ partiyiz” sloganları açıkça ortaya konuluyor. 

“Muhafazakâr” ve “devrim” birbirine zıt kavramlardır. Muhafazakâr devrimcinin anlamı, “karşıdevrimcilik”tir. Burada geriye gidişleri, Atatürk Devrimlerine karşı hareketleri teker teker saysak sayfalar tutar.

19 Mayıs törenlerini kaldırmak isteyen, “Said Nursi, Milli Mücadele’nin maddi ve manevi mimarları arasındadır” diyen milli eğitim bakanları gördük. İlköğretimi ve ortaöğretimi din odaklı duruma getirmek için 4+4+4 uygulamasına gidildi.

Son aşamada Cumhuriyet için “yüzyıllık parantez”, “yüzyıllık yıkım süreci” değerlendirmeleri yapılıyor.

Harf Devrimi’ne, kültür devrimlerine dil uzatılıyor. Arap hayranlığı, din devleti hayranlığı her kavramın üzerinde...

Ellerinden gelse, Meclis’e bir kanun teklifi verip Cumhuriyeti kaldıracaklar, halifeliği yeniden getirecekler.

1970’te 40, 1980’de 249 olan imam hatip okullarının sayısı bugün 5 bin 145’e ulaştı. Bunun 3 bin 451’i imam hatip ortaokulu ve 1694’ü imam hatip lisesidir. Son rapora göre, imam hatip okulları tüm okullar arasında yüzde 13.5 orana ve bu okullarda okuyan öğrenci sayısı 1 milyon 381 bin 220’ye ulaşmış bulunuyor. İmam hatip okullarını seçen öğrencilere 500-1000 TL arasında burs veriliyor. İmam hatip okulları Cumhuriyet felsefesine karşı bir kitle yaratmak için kullanılmak isteniyor.

Atatürk Devrimleri ve laiklik konusunda verilen ödünler dinci kesimi cesaretlendirmiş, giderek laikliğin temellerine dinamit konulma yönünde ilerlemelere neden olmuştur. Bu ödünler ne yazık ki ilk önce Atatürk Devrimlerini savunması gereken partilerden daha sonra da liberal solculardan geldi... Oysa laiklik, Cumhuriyetin ve demokrasinin temelidir. Çağdaş toplumun, demokrasinin sürdürülebilmesi bu temelin titizlikle korunmasına bağlıdır.

Açıkça belirtmeliyiz ki, Aydınlanma Devrimlerini, çağdaşlaşma çabalarını İslama karşı bir “istila” olarak gören bir siyasal hareket karşısındayız. 

Umudumuz genç nesillerin Atatürk ve çağdaşlaşmaya olan inançlarıdır.

Cumhuriyet gazetesi, Aydınlanmanın, çağdaşlaşmanın, Atatürk’ün gazetesidir. Aydınlanma Devrimlerine, laiklik ilkesine karşı tutum nereden gelirse gelsin karşısında Cumhuriyet gazetesini bulacaktır.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları