29 Ekim’de kurultay

20 Haziran 2023 Salı

Seçimin ilk turunun üstünden neredeyse bir ay geçti. Genelde bir şaşkınlık, tedirginlik, endişe ve Erdoğan yandaşlarında bir zafer havası egemen.

Bu kadar elverişsiz koşullarda bile seçim kazandıklarına göre söyleyecek bir şey yok.

Bir kez daha iktidara taşıdıkları AKP’nin Türkiye’yi içine düşürdüğü durumu düşününce, son seçimin bir kazananı olup olmadığı sorusu ciddi olarak gündemde.

Kimse kusura bakmasın! Ben kaybedeni laik Cumhuriyet olan bir seçimin kazananı olduğunu kabul edemem.

Türkiye’nin ne kazandığını önümüzdeki günlerde yaşayarak göreceğiz.

Tabii kazananın da Türkiye’nin de bir şey kazanmadığını söylemek de yetmiyor. Kazananın da kaybettiği bir seçimle, Türk demokrasisi “kazan kazan” yerine “kaybet kaybet” formülünü yaşama geçirmek dehasını göstermiştir. Az şey değil!

Resmen açıklanan sonuçlara göre son seçimin baş kaybedeni ise CHP’dir.

Onunla birlikte kaybeden demokrasi ve laik Cumhuriyet olmasa mesele yok. Ama öyle değil.

CHP’yi dışlayan bir formülle de iş yürümeyeceğine göre ne yapmalı sorusu geliyor gündeme.

Son seçim gösterdi, bu CHP önderliğinde sorun çözülmüyor. Çok elverişli koşullara karşın yüzde 25 bandına sıkışmış hantal parti bu haliyle yerinden milim kıpırdamıyor.

***

Almanya’da otuz yıl öğretim üyeliği yapmış, iki kez Alman parlamentosunda görev almış, Avrupa Parlamenterler Meclisi’nin eski üyesi Hakkı Keskin, “Bugünkü tüzük yapısıyla CHP parti içi demokrasinin ilkelerine uygun olmayıp, demokratik kuralların işlemediği, parti genel başkanının çok önemli kararları verirken neredeyse tek kişilik bir lider konumunda olduğu artık yaygın olarak belirtilmektedir” demektedir.

Hakkı Keskin, “Öteden beri Türkiye’de gerçek demokrasi uğraşı veren ve bu nedenle tek kişilik lider ve başkanlık anlayışını 20 yıldır uygulayan Erdoğan’a karşı çıkan CHP’nin ivedi olarak parti içi demokrasiyi uygulamasının zamanı gelmiştir” diye eklemektedir.

Gerçekten de Türkiye’de tek kişilik devlet anlayışına karşı çıkıp bununla mücadele eden CHP’nin tüzüğüne baktığınızda “tüzükte tanımlanan bir başkanlık sistemidir”.

CHP’nin üye sisteminin de ne kadar bozuk olduğu, partinin üyelik açısından nasıl dışa kapalı bulunduğu da herkesçe malumdur.

CHP’nin dillere destan delege sisteminin geçmişte ne gülünç durumlar yarattığını da herkes bilir.

Bütün bu hususların bilinmelerine karşın, hâlâ bu partinin yüzde 25’ler bandında demir atmasının nedenlerinin başka yerlerde aranması gerçekten şaşırtıcıdır.

Parti içi demokrasi olmadığından yapısındaki hantallıktan kurtulamayan CHP’nin Türkiye’yi yeniden Cumhuriyetin kazanımlarına kavuşturması için parti içi, önseçim sisteminin getirilmesi şarttır.

İçinde bulunduğumuz ortam partinin yapısının, kurumlarının, kurallarının ele alnması için en elverişli zamandır.

***

Kemal Kılıçdaroğlu partinin sorunlarnın çözülmesi için kurultayın 29 Ekim’de toplanmasını öneriyor. Bu çağrı olumlu yanıtlanarak fırsat değerlendirilmelidir.

Genel başkanın kurultay çağrısı ile amacı istifanın önüne geçmek olabilir. Fark etmez. Böyle bir kurultay genel başkanlık seçimini de ister istemez içerecektir.

Parti içi demokrasi sorununu çözerek örgüte yeni bir dinamizm kazandıracak bir kurultaydan sonra bütün büyük kentlerin sandık sınavından geçeceği yerel seçimlere daha güçlü olarak girilecektir. İyi hazırlanılmış, hem tüzük değişikliği hem yeni örgütlenme modeli hem genel başkan seçimlerini kapsayan bir kurultay CHP’yi tarihin bir kez daha kendine biçmekte olduğu misyonu yerine getirebilecek hale sokacaktır.

Bu kurultayda kadın kolları, gençlik kolları, tüm üyelerle ilişkiler, üye örgütlenme yapısı da enine boyuna düşünülmelidir.

CHP’nin içi doldurulmamış değişim çağrıları yerine 29 Ekim kurultayına şimdiden hazırlanmasında yarar var. Yapılacak işlerin büyüklüğü ve çokluğu da vaktin az olduğunu gösteriyor.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

İyi insan 19 Mart 2024
Laiklik nedir? 6 Mart 2024
Yıldönümü 3 Mart 2024

Günün Köşe Yazıları