Bebelere Türban!

25 Eylül 2014 Perşembe

Bakanlar Kurulu’nun, kılık kıyafet yönetmeliğindeki “başı açık olarak” ibaresinin kaldırmasıyla ilk ve ortaöğretimdeki türban yasağı bitti.
Toplantıdan sonra, Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı bir açıklama yaparak, başı açık ibaresini kaldırılmasının sadece ortaokul ve liseleri kapsadığını belirtti.
Oysa yönetmelik, anaokulundan lise sona kadar bütün aşamaları kapsıyor.
Yani bu karardan sonra bütün bu eğitim kurumlarında türban yasağı kalkmıştır, anaokulunda bile uygulanmasında herhangi bir engel yoktur.
Burada bir noktayı özenle vurgulamak gerek. Sorun, vatandaşın başını örtmesi veya açması ile ilgili değildir.
Ancak, olayın bir başörtüsü sorunu olmadığı, bilinerek onun siyasal amaçlarla bir simge olarak kullanıldığı türban ile karıştırılmaması gerekir.
Bu ayrımı ıskalamazsak, gerçeği de bütün yönleriyle görür ve olayın AKP’lilerin iddia ettikleri gibi, başını örtme özgürlüğü olmayıp, eğitim alanında siyasi simge teşhiri gösterisinin önünün açılması olduğunu fark ederiz.
Sorunu ortaokul ve liselerde mescit açılması, imam hatip sınıflarının kurulması ve imam hatip liseleri ile buraya cebren ve hile ile öğrenci sevki ve nihayet zorunlu din dersleriyle birlikte ele alıp incelediğimiz zaman gerçeği kavrayabiliriz.

***

Olaya nasıl yaklaşılması gerektiğini en iyi ortaya koyan, 17 Aralık soruşturmasının “günah işleme özgürlüğüne” müdahale olduğu için İslama aykırı olduğu vecizesini 5 Mart 2014 günü tebliğ eden AKP İstanbul Milletvekili Metin Külünk oldu.
Metin Külünk 23 Eylül 2014 günü CNN’deki “5 N bir K” programında, “başörtüsüyle ilgili yasağın kaldırılması Türkiye’nin geldiği ve geleceği yerin en iyi göstergesidir” diyordu.
Gerçekten de laik Cumhuriyeti baskıcı, despot İslamcı yönetime tebdil etmek isteyen AKP’nin amaçları içinde ele alındığında, son girişimin anlamı açıkça ortaya çıkıyor.
AKP’nin laik Cumhuriyeti, mezhep ayrımı yapan İslamcı despot bir rejime dönüştürmek amacı bilindikten sonra, kalkıp da laik sistemde eğitim kurumlarında dinsel simgelerin alenen teşhirinin mümkün olmadığını söylemenin bir anlamı yok.
“Ben laik sisteme karşıyım ve onu ortadan kaldırmak için her şeyi yapacağım” diyene “Bu yaptığın laikliğe aykırıdır” diye karşı çıkarsanız, ağzınızın payını şöyle alırsınız:
- Laikliğe karşıyız, o düzeni yıkacağız dedik ya kaç kez! Ne kaz kafalısın! Hâlâ anlamıyor musun?

***

Yalnız burada, bu kararı içtenlikle, başını örtme özgürlüğü olarak gören ve alkışlayanlara bir çift sözümüz var.
Bütün içinde ele alıp yerli yerine oturtulduğunda, bu bebelere türban kararının ne olduğu ortaya çıkmaktadır.
Şimdi okullarımızda türban konusundaki bu başıboşluğun, yeni gerilimlere, yeni ayrımlara yol açması kaçınılmaz olacaktır.
Mahalle baskısıyla birleştiğinde, bu kararın pek yakında başını örtme özgürlüğünden çıkıp, başını örtememe yasağına dönüşeceğinden kimsenin kuşkusu olmasın!
Öyle şey olur mu demeyin. Unutmayalım ki Türkiye’de uzun yıllar kadınların başı açık sokağa çıkma yasağı vardı ve çok değil, topu topu 99 yıl önce, 1915’te kaldırılmıştı.
Şunu da belirteyim: AKP’nin akıldaneleri bu son kararla çok kurnaz bir oyun tezgâhlamışlar; bir yandan laiklik karşıtı adımlarına yenisini eklerken, öte yandan da laikleri, sözde kılık kıyafet tartışmasına çekerek, algı erozyonundan yararlanıp puan kazanmayı kurmuşlardır.
Bu oyuna da gelmeyelim. Ama açıkça da söyleyelim:
- Başörtüsü özgürlüğü olarak sunduğunuz tezgâhı yemiyoruz!

Düzeltme: Pazar günkü yazımda İskoçya referandumunun sonucu sehven yüzde 45’e karşı yüzde 35 olarak çıkmış. Doğrusu yüzde 45’e karşı yüzde 55 olacaktı. Özürlerimle.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

İyi insan 19 Mart 2024
Laiklik nedir? 6 Mart 2024
Yıldönümü 3 Mart 2024

Günün Köşe Yazıları