İkisi de yanlış

11 Temmuz 2023 Salı

Sivas Kongresi’ni ilk kurultayı olarak kabul ederseniz CHP çoktan, ikinci yüzyılını yaşamaya başlamıştır. Eğer kuruluşu 9 Eylül 1923 olarak kabul ediyorsanız, birkaç hafta içinde kuruluş birinci yüzyılını tamamlayacaktır. Devlet kurucu bir parti olarak CHP tarih içinde seçkin yere sahip, birçok başarıya imza atmış bir kuruluştur.

İkinci yüzyılının eşiğinde kurduğu Türkiye Cumhuriyeti’nin durumu göz önünde bulundurulursa, CHP’nin bilançosunun pozitif olduğunu söylemek güçtür.

Cumhuriyetin getirdiği bütün siyasi, ekonomik, hukuki, kültürel kazanımların teker teker yitirilmesi ve bunların garantisi olma savındaki CHP’nin yirmi yılı aşkın süredir bunların hoyratça çiğnenmesi karşısında etkisiz kalması bilançonun olumlu olmadığını söyleyenlerin haksız olduklarının söylenmesini güçleştiriyor.

Buna karşılık, toplumun 20 yıllık baskı ve düzene karşı teslim olmayıp, direnmesi ve CHP’nin de Cumhuriyete saldıranlar karşısında bir demokrasi ittifakını oluşturmayı (yeterizliği seçim sonuçlarıyla belli olmuştur) becermesi toplumun, azımsanmayacak dinamik bir bölümünün ondan tümüyle ümidini kesmemesi yüzünden, bu pek olumlu olmayan bilançoya rağmen, partinin tümüyle işlevini yitirmediğini de göstermektedir.

Böyle bir durumda ikinci yüzyılının eşiğindeki bir köklü kuruluşun, misyonunu yerine getirebilmek için ne gibi yapısal değişimler, ne gibi yenilikler yapması gerektiğini saptayıp, bunun gereklerini yerine getirerek yeni bir toplumsal bütünleşmeyi gerçekleştirmesi gerekir.

***

Şu sıralarda CHP’ye baktığınızda göreceğiniz bu değildir. Partinin çalışkan çok özverili, azimli başkanı, seçim yenilgisi üzerine koltuğunu bırakmasını isteyenlere karşı, gemiyi güvenli bir limana götürene kadar çekilmemekte direnmekte, ama salim limana götürme işini nasıl becereceği konusunda herhangi bir ipucu verememektedir.

Partinin yerel şeçimlerdeki büyük zaferiyle Erdoğan’a seçim yenilgisi yaşatan tek ismi, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin karizmatik Bbaşkanı da içi yeterince doldurulmamış değişim istemleriyle, sadece genel başkanın kendi önünü açmasının peşindeymiş izlenimi doğurmaktadır.

Oysa şu sırada parti 29 Ekim’de yapılması düşünülen kurultay sürecindedir.

Partinin tabanından başlayarak çok geniş bir katılımla bu kurultayı tüzük ve program değişikliklerini de kapsayan bir yeniden yapılanma fırsatı olarak değerlendinmek hem partiyi salim limana ulaştırma misyonu açısından hek de zorunlu olan değişimin sağlıklı biçimde gerçekleştirilmesi bakımından son derecede yararlı olacaktır. Israrla ileri sürülen değişimin sağlıklılığı açısından zorunlu olan, parti içi demokrasiyi sağlayacak nasıl gerçekleşeceği, partiyi gönün koşullarına uydurcak değişimi de partinin en üst organı olan büyük kurultayın önderliğinde gerçekleştirmek her iki tarafın da isteğine uygun tek çözüm yolu değil mi?

***

Parti içinde bu gereksinimi gören ve tarafları yıllardır eleştirilen ve düzeltilmediği takdirde sağlıklı bir değişime de salim bir limana gitmeye de izin vermeyecek olan üye kayıt düzeni ve uygulamada ne gibi sakıncalar taşıdığı yıllarca yaşanarak görülmüş olan delege ağalığı sistemi de düzeltilebilir. Partinin programı bütün kadrolarının katılımıyla günün koşullarına uygun hale getirilebilir.

Böylelikle CHP halk ile daha kaynaşıp durağan yapısından kurtulmak olanağına kavuşacaktır.

Ama şu anda Kılıçdaroğlu tarafı da İmamoğlu tarafı da bu tutumdan çok uzakta görünüyorlar.

Şu anda koltuk kavgası izlenimi var kamuoyunda. Bu böyle sürerse eğer, 2024 Mart’ındaki yerel seçimlerin CHP için tam bir hezimet olması kaçınılmazdır.

Oysa tam tersinin olması mümkündür ki değişime de salim limana da giden yol oradan geçmektedir.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

İyi insan 19 Mart 2024
Laiklik nedir? 6 Mart 2024
Yıldönümü 3 Mart 2024

Günün Köşe Yazıları