M.C. Anday ile Anılar

29 Kasım 2012 Perşembe

Melih Cevdet Andayın, dün ölümünün onuncu yıldönümü vesilesiyle, TYS ve Adalar Belediyesi tarafından anıldığı törende şair, romancı, tiyatro ve deneme yazarlığı yönleri üzerinde duruldu.

\n

Ben de Melih Cevdet Anday ile kimi anılarımı anlattım. Burada paylaşmak isterim.

\n

Yaşamımın bir bölümünde, cuma günlerinin bir özelliği de, Melih Cevdet Andayın Cumhuriyetin 2. sayfasında yayımlanan denemeleriydi.

\n

Kimi zaman sabah işe yetişme telaşı içinde bile, sonra gazeteye gittiğimde tekrar okumak üzere, o yazılara göz gezdirirdim.

\n

Bunlardan iyilikve kötülükile ilgili olanını veya dolmuşta geçen bir diğerini ya da bir tatil köyünün plajındaki duşu anlatanını 25 yıl geçmesine karşın unutmamışım.

\n

O cuma yazılarından birinde Melih Cevdet Bey, Türkiyenin en büyük sorunlarından birinin de Rönesansı ve Aydınlanmayı yaşamamış olması olduğunu söylüyordu.

\n

Doğrusu onun gibi Türk Rönesansının simgelerinden birinden böyle bir görüşün gelmesi beni çok şaşırtmıştı. Haddimi aşarak bir yazı kaleme aldım ve şu mealde bir şeyler çiziktirdim:

\n

M.C. Andayın Türkiyenin Rönesansı yaşamadığını ileri süren yazısı beni şaşırttı.

\n

Çünkü Türkiye geç ve güdük kalmış bile olsa, Rönesansını ve aydınlanmasını yaşamıştır ve Melih Cevdet Andayın bizzat kendisi bunun en parlak örneklerinden biridir.

\n

Bir süre geçti, Melih Bey, cuma yazısında bana verdiği yanıtında Türkiyenin kendi Rönesansını ve aydınlanmasını yaşadığını kabul ediyor, sonra da ekliyordu:

\n

- Yalnız bu nasıl bir Rönesans ise hem beni hem de Türk İslam sentezini yaratıyor.

\n

***

\n

O dönemlerde cumartesileri, bir dostlar grubu, Melih Cevdet Bey ve eşi ile birlikte Büyükada günleriidi.

\n

Bindiğimiz vapurla 12-12.30 sıralarında adaya varır, önce yürüyerek bir küçük turyapar, sonra gelir Ormanmeyhanesine oturur, Melih Beyin deyimiyleterakki eder”, yani rakı içerdik. Gezinin en ilginç yönü oydu. Onu dinler, o hazineden yararlanır, ardından da 16.30 vapuruyla kente dönerdik.

\n

Bir süre sonra durum daha da gelişti.

\n

Artık 16.30 vapuruyla dönmeyip, geceyi iskeleye yakın İdeal Pansiyon da geçirmeye başladık, dönüşlerimiz pazar öğleni buluyordu.

\n

Cumartesilerden birinin arifesinde, Melih Cevdet Beyin 2. sayfa yazısı Taocu Sevişme Tekniğiidi. Tabii o gün, Kolay gelsindiye biten o yazı da konuşuldu.

\n

Gece İdeal Pansiyonda herkes odasına çekildikten sonra, ben bir peçetenin üzerine,Kolay gelsinyazdım ve Melih Beylerin oda kapısının altından içeri itiverdim.

\n

Aradan bir süre geçti, kapının önünde bir ayak sesi ve kapı altından sürülen peçete kâğıdının hışırtısı...

\n

Kâğıt geri gelmişti.

\n

Ertesi sabah, iskelenin yanındaki kahvede otururken Melih Bey gülümseyerek

\n

- Ali Sirmen Bey, dün gece umut ettim ki o kâğıt, kapıların altından birçok kez gidip gelecek, ama olmadı, dedi.

\n

***

\n

Yine o yıllarda, bir grup, 1936da Sovyetler Birliğinde idam edilen devrimcilerin itibarlarının iade edilmesi için imza topluyordu.

\n

Melih Bey, cumartesi gezilerinden birinde bana döndü:

\n

- Bildiriyi imzalamışsınız dedi, sonra biraz durdu ve ekledi:

\n

- Ben imzalamadım, imzalamam da.

\n

Ben ne yanıt vereceğimi düşünürken üsteledi:

\n

- Neden biliyor musunuz? Çünkü ben, o zaman, o davaları ve mahkûmiyetleri onaylamıştım.

\n

- Ama o zaman gerçeği bilemezdiniz ki diyecek oldum.

\n

Hemen kesti.

\n

- Bilemezdim olmaz... Bilmeliydim... Bilmek zorundaydım!

\n

Ondan öğrendiğim birçok şeyden biri de namuslu, titiz aydın sorumluluğu oldu.

\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

İyi insan 19 Mart 2024
Laiklik nedir? 6 Mart 2024
Yıldönümü 3 Mart 2024

Günün Köşe Yazıları