AKP Andımız’dan Ne İstiyor?

12 Ekim 2013 Cumartesi


İlkokul çağlarımızdan bugünlere, hemen
hepimizin aklında Andımız’dan bir şeyler
kalmıştır.
Belleğimi yokladım, eksiksiz orada
duruyor…
Peki, çocukluğumuzda her okul sabahı
bu sözleri yinelerken anlamlarını düşünür
müydük?
Sanmıyorum.
Buna karşılık o erken sabah saatlerinde bir
ağızdan haykırırcasına seslendirdiğimiz bu
sözlerde, anlamlarından çok, onları birlikte
söylüyor olmamızın coşkusunu duyumsardık.
Sonrasında da bir anda havalanan bir
kuş sürüsü gibi sınıflara dağılır, derslerimize
canlılıkla başlardık.
AKP yönetimi şimdi çocuklarımızın elinden
bu yaşama sevincini, birlikte olma coşkusunu
çekip alıyor.
Tıpkı giysi özgürlüğü gibi, herkes ne
istiyorsa, olanakları neye yetiyorsa onu
giyinsin, kendi andı neyse içinden onu
söylesin demeye getiriyor…
Tabii bu sözde özgürlükçü, aslında yasakçı
yönetimin, bununla yetinip burada duracağına
inanıyorsak…
***
Andımız “Türküm” diye başlıyor.
Ben hiçbir çocukluk arkadaşımın bu
sözcüğü söylemekten tedirginlik duyduğunu
anımsamıyorum.
Çünkü bir ağızdan söylediğimiz bu
sözcükte, tıpkı siyah okul önlüklerimiz,
beyaz yakalarımız gibi, yoksuluyla varsılıyla,
hepimizi birleştirici, eşitleyici bir şey vardı…
AKP yönetimi önce giysi özgürlüğü
görüntüsü arkasında, bu birlikteliği, bu eşitliği
kaldırma yönünde bir adım attı.
Asıl amaç ise, birkaç gün önceki türban
özgürlüğü yasası ile daha iyi anlaşılıyor,
belli ki dinsel anlam taşıyan giyim kuşamı
ilkokullara kadar yaygınlaştırmak…
Andımız’ın ortadan kaldırılmasıyla da bir
boşluk oluştu.
Bu boşluk da, kuşkumuz olmasın (akıl
sahibi herkes bunu zaten görüyor), dinsel
içerikli sözlerle, dualarla doldurulmak
istenecektir.
En azından amaç budur.
İlkokullardan başlayarak bütün okullarımızın
imam giysili din dersi öğretmenlerinin
hutbeleri ve öğrencilerce de tekrarlanacak
dua ve öğütleriyle açılacağı, bunların her gün
tekrarlanacağı günler de uzakta değildir.
Gelmiş geçmiş en büyük demagog, bunu
da “Cumhuriyetin esasına dönüş” olarak
adlandıracaktır.
Tıpkı ihanet ettiği hocasının, pervasızca ve
utanmazca, Atatürk yaşasaydı bizim partiye
girerdi demesi gibi…
***
Çok sever göründükleri Âkif’in ürünü
İstiklal Marşımızda, Andımız’dakinden çok
daha fazla tartışılacak sözler vardır.
İlle de herkesin dindar ve Tanrı tanır
olmadığı, olmak zorunda da bulunmadığı
günümüz Türkiye’sinde, “Hakk’a
tapmak”
kavramı kuşkusuz ki herkesçe
benimsenmeyecektir.
“Kahraman ırk” sözü de böyle bir şeydir.
Irk kavramı ulus kavramıyla bağdaşmadığı
gibi, aynı ırktan bile olsalar (ne demekse
bu?) kahramanlık kavramıyla söz konusu
ırkı yan yana getirmek istemeyecekler de
olabilecektir.
Fakat herkes bilir ki İstiklal Marşımız çok
özel koşulların ürünüdür.
Onu bir ağızdan söylerken, tıpkı Andımız’ı
bir ağızdan söyleyen çocuklar gibi,
sözcüklerin anlamlarını irdelemekten çok, bir
ulusa ait olmanın, omuz omuza birlikteliğin
coşkusunu duyumsarız…
Bu nedenle AKP (daha doğrusu buyruk
verme konumundakiler), Andımız gibi, eninde
sonunda, İstiklal Marşı’na da el atacaklardır.
Çünkü içerik konusu bir yana, onun
bütünündeki ve birlikte söylenişindeki ulusal
birlik duygusuna ve coşkusuna da yabancı ve
düşmandırlar…
Özetle, bu siyasal iktidar için önemli
olan Türkiye’nin ulusal birliği değil, İslam
ümmetinin bir parçası olmasıdır.
Biricik amaçları, ulusu ümmetleştirmektir…
***
Bu nedenle bu konudaki sorun, ulusal
andın sözlerinin şu ya da bu yana çekilerek
yorumlanıp eleştirilebilecek olması
değil, AKP’nin onu hangi amaçla, neden
kaldırdığıdır.
Bugünkü siyasal iktidar tarafından ulusal
andın kaldırılmasını, andın şu ya da bu
yönden içeriğine takıldıkları için alkışlayan
ya da bunda sakınca görmeyenler, ya bu
iktidarın her anlamda ve her alanda ülkeyi
bölüp parçalama amacının yeterince
farkında değiller, ya da bunda da bir sakınca
görmüyorlar demektir…



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Ülkem için korkuyorum 24 Nisan 2024
Devlet suç işliyor 17 Nisan 2024
Bir bayram kutlaması 10 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları